Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '07

 
Kategori
Müzik
 

Padişahların dinlediği besteler

Padişahların dinlediği besteler
 

Kemençe sanatçısı Derya Türkan, 17. yüzyılda İstanbul'da yaşayan Avrupalı besteciler tarafından notaya alınan ve Osmanlı padişahlarının saraydaki has odalarında dinledikleri besteleri yeniden yorumladı. Albümde Batılı ve Doğulu çalgılar yeni bir ses sentezi ortaya koyuyor.

Türkiye'de ve yurtdışında klasik Türk müziği alanındaki çalışmalarıyla tanınan sanatçı Derya Türkan, yeni bir çalışmaya daha imza attı. Türkan, geçtiğimiz günlerde müzik marketlere çıkan "Minstrel's Era" isimli albümde, Osmanlı padişahlarının saraydaki özel dairesinde dinlemesi için bestelenen eserleri yeniden yorumladı. Albümde klasik kemençe, çello ve kontrbas ilk kez bir araya geldi. Osmanlı enstrümantal müziği eserleri, ilk defa 17. yüzyılın ilk çeyreğinde, imparatorluk başkenti İstanbul'da yaşayan Avrupalılar tarafından notaya alındı. Ancak, Albertus Bobowius (Ali Ufki) ve Dimitrius Kantemir gibi tarihçi olarak tanınan bestekârların notaya kaydettikleri bu eserlerin çoğu zamanla unutuldu ve sonraki yüzyıllarda hemen hiç çalınmadı. Türkiye'nin önde gelen klasik kemençe virtüozu Derya Türkan, bu eserleri Türkiye'nin seçkin çellisti Uğur Işık ile tanınmış Fransız kontrbasçı Renaud Garcia Fons'un eşliğinde çağdaş bir yorumla icra ediyor.

"Minstrel's Era" (Ozanların Dönemi) adını taşıyan ve Kalan Müzik etiketiyle çıkan albümde, geleneksel bir enstrüman olan kemençenin sınırları yüksek bir müzikal çizgide seyrederken, çello ile kontrbasın tınılarıyla beraber yepyeni bir ses sentezi ortaya çıkıyor. Padişahlar için yapılan besteler, imparatorluğu oluşturan değişik uluslara mensup insanları ve eserleri; Osmanlı İmparatorluğu'na 17. yüzyılda hâkim olan ezgi anlayışını yansıtıyor. Çoğu ilk kez çalınan üç asır öncesinin eserleri, parlak ezgi hareketlerinin yanı sıra modern anlayış çizgisindeki refakatin neticesinde bugün de rahatlıkla anlaşılabilecek bir kimliğe bürünüyor.

Kudsi Ergüner, İhsan Özgen ve İncesaz grubundaki çalışmalarıyla tanıdığımız Derya Türkan, albümün, unutulmaya yüz tutmuş bir müziği yeniden hatırlatmanın yanı sıra, iki Batılı ve bir Doğulu çalgıyı Osmanlı müziği içinde ilk kez bir araya getirdiğini söylüyor. Eserlerin çoğu uzun zaman sonra yeniden icra edildiği için zor bir işe kalkıştıklarını dile getiren Türkan, "Bu üçlü ilk kez bir araya geldi. Dünyanın en tanınan kontrbasçılarından Renaud Garcia Fons bizi kırmadı. Tabii ki çellist Uğur Işık'ın büyük gayretleri oldu. Bu eserlerin elimizde sadece notaları vardı. Yani nasıl çalındıklarını daha önceden hiç bilmiyorduk. Ama ortaya güzel bir çalışma çıktı." sözleriyle, çalışmanın zorluğunu ve önemini özetliyor. "O dönemin müziğinde daha farklı şaşırtıcı melodi hareketleri var." diyen sanatçı, elinde kemençesi, adeta bu eserleri icra etmenin heyecanını yeniden yaşıyor: "18. yüzyılın sonlarında gördüğümüz ritmik melodiler daha farklı. Biraz mehtervari ve canlılık söz konusu. O canlılık ağır tempolu bir eserde de verilmiş. İnsanın hayatında hep gülmek yok, ağlamak da var. Bu albümdeki müzik, duyguları dengeliyor. Albüm fazla ritmik gibi gözükse de son eseri bir ağıt ile bitiyor."

Karadeniz kemençesiyle klasik kemençeyi ayıramayanlar var

"Dünyada imparatorluk çerçevesinde gelişen müzikler var. Kralı ya da padişahı destekliyor. O dönemin yaşantısına göre müzik gelişiyor." sözleriyle anlatıyor saray ozanlarını ve saray müziğini Türkan. Bizim bu müziği ne kadar tanıdığımız sorusunu ise derin bir 'ah' çekerek cevaplıyor kemençe ustası: "Türkiye'de popüler kültürün etkisi var. Bu çok normal; ama bunun yanında insan kendi kültürüne de bakmalı. Klasik kemençe ile Karadeniz kemençesinin farkını çoğu kimse bilmiyor. Ama Avrupa'da öyle değil, hem kendi kültürlerini hem de dış kültürleri takip ediyorlar. Bunlar çok güzel şeyler." Türkan, yaptıkları müziğin gelecek kuşaklara örnek teşkil etmesinin kendileri için gurur kaynağı olacağını söylüyor ve asıl ihtiyacımızın 'güven' olduğunu ısrarla vurguluyor: "Bizim gibi müzisyenlerin Türk müziğine yaptığı katkılar genç kuşak tarafından sahiplenilir inşallah. Bu, bizim için gurur kaynağı olur. Öncelikle yaptığımız müzikten, yani kendi öz müziğimizden utanmamamız gerektiğini anlamamız lazım."

Avrupa'da geniş yankı buldu

Derya Türkan ve ekibi "Minstrel's Era" albümünün ilk konserini Belçika'da geçtiğimiz hafta verdi. Belçikalıların konsere ilgisi, beklediklerinden de fazla olmuş. Albüm, Belçika basınında da geniş yankı bulmuş. Çoğu sanatçıdan duyduğumuz o sihirli cümleyi Derya Türkan'ın ağzından bir kez daha duyuyoruz: "Biz Avrupa'ya kültürümüzle gireriz. Çünkü Avrupa'nın hiçbir ülkesi bizim kadar geniş ve büyük bir kültüre sahip değil."

 
Toplam blog
: 2
: 1261
Kayıt tarihi
: 07.03.07
 
 

1981 Bursa doğumluyum. Niğde Üniversite Radyo-TV Yayımcılığı bölümü mezunuyum. Özelbir şirkette gene..