Palalı 'Kırmızı Bülten' e rağmen döner mi?

Ülkemizde uygulanan ‘İleri demokrasi’ dünya ülkelerine örnek teşkil edecek şekilde uygulanıyor!

Örneğin; Almanya’da asrın yolsuzluğu olarak görülen Deniz Feneri Davasının Türkiye ayağında, sanıkları yargılayacak mahkeme bulunamazken, soruşturmayı yürüten savcıların tümü görevden alınarak yargı önüne çıkartıldı!

Sizin anlayacağınız Fenerin ışığını gören yanıyor!

Örneği daha da genişletecek olursak; terörle mücadele eden ve hayatlarını ortaya koyan kahramanların hepsi terör örgütü üyeliğinden mahkûm olurken, gerçek teröristlerin salıverilmeleri için her türlü yasal düzenleme ‘Açılım’ adı altında yapılıyor.

Terörist başının çizdiği yol haritasından yürüyenler, ülkenin 26. Genel Kurmay Başkanı’nı terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırtıp, iyi halinden dolayı(!) cezayı müebbet hapse çeviriyorlar!

Savcı cezanın niye müebbet’e çevrildiğine itiraz ediyor!

Biliyorsunuz son dönemlerde patlak veren Gezi eylemleri nedeniyle 5 ölü,8 bin civarında da yaralı verdik. Polis sokakta kimi gördüyse terörist diye tutukladı. Ve gözaltına alınanların bir kısmı serbest bırakılsa da, 80 civarındaki eylemci tutuklandı.

Serbest bırakılanların arasında, polisimize ‘Destan’ yazarken palaları ve çivili sopaları ile yardımcı olan, vatanını, milletini, polisini seven(!) vatandaşlarımız da katılmıştı.

Bunlardan birisi de bildiğiniz gibi Palalı Sabri lakaplı Sabri Çelebi’ydi.

Palalı Sabri elindeki kocaman ‘Pala’ ile polisin şiddetinden kaçan eylemcilerin üzerine birkaç arkadaşı ile saldırmış, palasının tersi ile genç bir kızımıza vurmuş, bununla yetinmeyen Palalı Sabri, kızımızın arkasından tekme savurarak, devletini ne kadar çok sevdiğini herkese göstermişti. Hatta öylesine büyük sevgi göstermişti ki; yoldan geçen bir şahsın yüzünü, elindeki palası ile çizerek, şahsın yaralanmasına neden olmuştu.

Yakalanan Palalı Sabri’ye ne olduğunu hepimiz biliyoruz.

Palalıyı mahkeme, polise, vatana millete faydalı bir elaman olarak görüp, kaçmaz diyerek serbest bırakmıştı.

Ülkede büyük infial yaratan bu serbest bırakma işlemi, serbest bırakan hâkimin de konuşmasına neden olup, “vicdanen çok rahat olduğunu, önüne böyle bir olay gelse yine sanığı serbest bırakacağını” söyleyip, ‘İleri demokrasi’yi nasıl içine sindirdiğini herkese göstermişti.

Sabri ne yaptı?

Soluğu, kayınpederinin rahatsızlığını bahane ederek Fas’ta aldı. Ne de olsa uluslararası bir kişilik olan Sabri Çelebi, Arap baharından etkilenen Türk hâkimleri tarafından serbest kalmasının ardından Fas’ta bizim medyaya konuştu. En kısa sürede döneceğini, biletinin bile gidiş dönüş olduğunu söyledi!

Döndü mü?

Acelesi olmadığı için şimdiye kadar dönmedi!

Savcı serbest bırakılmasına itiraz etmeyip, Palalı hakkında 27 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Mahkeme iddianameyi kabul edip, dosyayı işleme koydu.

Ama bizim Palalı Sabri hala dönmedi!

Mahkeme belki gelir diye, ‘Bekledim de gelmedin’ isimli şarkıyı bu güne kadar söyledi! Ancak şarkıyı duyan olmadı! Ve yerel mahkeme bu zamana kadar her hangi bir uluslararası girişimde bulunmadı. Ha bu gün gelir, ha yarın gelir diye bekleyen mahkeme, kamuoyundan gelen baskılara daha fazla dayanamayıp, nihayet Interpol tarafından ‘Kırmızı Bülten’le aranması için müracaat etme gereğini duymuş!

Adalet Bakanlığı’na dosyayı gönderen yerel mahkeme, bakanlığın görüşü doğrultusunda karar verecekmiş. Biliyorsunuz kırmızı bülten çıkartılmasına Adalet Bakanlığı karar veriyor.

Şimdi diyeceksiniz ki; Polise bu kadar yardımcı olan böyle vatansever(!) bir vatandaş hakkında, kırmızı, mavi, sarı, yeşil bülten neyin nesi(!)?

E… Bunun adına ‘İleri demokrasi’ diyorlar.

Yoksa vatandaş ne der değil mi?