- Kategori
- Gündelik Yaşam
- Okunma Sayısı
- 684
Palamut Ağacı

Oturacak Dedem serin gölgesinde ve rüzgardan umacak, hatıraları getirip döksün kucağına. Çoğu kahır, azı kahkaha...
Nenem öldü.
Tüm aile buluştuk Palamut ağacının altında. Zincir gibi kenetlenmiştik. Ölüm geldi mi, ne ayrı gayrılık dinliyor ne dargınlık. Bitiyor yaşamak telaşı. Küçülüp kalıyor dünya dertleri ve eşitliyor herkesi bir gidişin karşısında.
El ele tutuşup koyulduk mezar yoluna. Yol uzadı. Sonunda acıyla yüzleşileceğinden, yakınlaştıkça uzaklaşıyordu sanki. Hayat ağırlaşıyor ama bizim dışımızdaki başka hayatlar akıyordu son hızla. Acı; ancak aynı kan, aynı kader bağı ve ortak anıları demlediklerinle sağaltılabiliyordu.
Köyün içinden sessiz bir tören havasıyla geçtik. Toprak uyanmamıştı daha, ama belli belirsiz bir bahar kokusu duyuluyordu. Küçük bir korunun içindeki köy mezarlığının içine girip taze bir mezar başında toplandık.
Bir erkeklik gösterisi sürdürmenin beyhudeliği içinde koyverdim gözyaşlarımı. Sesime şaşıyordum, beni dinlemeksizin içerden bir hıçkırık gibi yükselip gelen sesime. Sözün taşıyamayacağı ağırlığı yüklenmişti. Ağlayışa eşlik eden sesim, mezarın başında duran dedemin sesine karıştı. İnceydi, inleme desem değil, ağlama değil, daha derinden ve kesik kesikti onunki. Baktım yüzüne. Ağlıyor muydu? Hayır. En onulmaz acıların tarihçesini tutmuş, sürgünlüğü, nice ölümleri görmüş, evinden yurdundan, ailesinden olmuştu. Oturdu tevekkülle mezarın başına. Ne düşünüyordu acaba. İki gece önceyi mi?
Oturuyorlarmış başbaşa bir göz odacıklarında. Küçümen kömür sobası sönmemiş daha. Nenem, yarım asrı hayli geçmiş beraberliklerinde yine bir sohbet faslı açmak istemiş olmalı ki "çayın da çok güzel olmuş" demiş dedeme. " Ben her gün çay koyuyorum değişiklik yok" diye cevaplamış o da. Sonra can havliyle yerinden kalkmasıyla " öldüm" deyip yıkılıvermiş oracığa nenem.
Şimdi iki elini birbirinin üzerine kavuşturmuş, puslu gözleriyle artık hep uzaklara bakacağını düşündüğüm dedem sitemkârdı belki de. 93 yıllık bir ömrü yaşadıktan sonra "sıra bendeydi" diyormuş. "Azrail sırayı şaşırdı"
Duruyorduk, daha toprağı çökmemiş, kurt kuş gelmesin diye üzeri yaş dallarla örtülü mezarın başında. "Fazla toprak atmayın" diye takılırmış oysa nenem. "Ağırlık olmasın"
Sonsuz bir ağırlık vardı orda oysa. Teyzem de vardı. "Bu ne kadar acı" diye yakarıyordu. "Kalk aney, bak kimler gelmiş, senin şakaların bitmez, kalk hadi! " Belli ki affetmiyordu kendini. Yetinememiş el atamamış diye kahredip durdu. Kaldırmayı denedik, kızanlar oldu bu kadar yakarışına.Tuttum elini çıktık mezardan.
Köyün köpekleri kaybımızı anlar gibi hüzünlü gözlerle bakıp durdular.Tavuklar umursamaz,kendi çöplüklerini eşeliyorlardı yine. Sonra pişen köy ekmeğinin kokusu yayıldı ortalığa. Heybetli ölüm bir yanda, taze ekmek kokusu diğer yanda...Bu duyduğumuz koku, bize yaşamalısınız diyordu.
Nenem de bir yaz sıcağında toplaşıp meyvesi yenmez Palamut ağacı altına, ölümü değil yaşamayı kutsayalım isterdi.
Ve ağlamaktan çok, gülerek yadedilmeyi...
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Ölümün acısı, demli çayın kokusu, Meşe palamudunun gölgesi, köy ekmeğinin kokusunu ben şimdi alabildim. Ömrünüze bereket Ninenize rahmet dileyerek ve hatta ölüme imrenerek, böyle gidilecek ve ardından kalemini konuşturacaksa torun,"Ağaçlar ayakta ölür." misali, Nur içinde yatsın cennet mekanında nineniz, selamlar
Cemile Torun 05.06.2014 22:17- Cevap :
- Çağırıyor kokular, sesler, imgeler...Bir kenarda bekleşiyor dile gelmek için.Bazen gönülsüz bir gidişle,bazen diline çalınan bir türküyle bir kokuyla burdayım diyor; ta içinde.Bu da öyle bir şey işte.Teşekkürler yorumunuza,sağolun. Selamlar... 07.06.2014 11:40
Senede bir-iki görülen, şakalarına gülünen, hep orada durucağı sanılanlar gün gelir giderler arkalarında daha fazla yaşanan anılar bırakarak. Bazen palamut, bazen elma mı armut mu bilinmeyen bir ağacın altında istirahat ederler. Ölmek mi kolay, geride kalmak mı? Taze ekmek kokusunun güzelliğinde yaşama devam... Başın sağolsun arkadaşım yeni okudum yazını, ailene de sabırlar diliyorum
kevser şekercioğlu akın 14.03.2014 15:02- Cevap :
- "Gün gelir" ne umutlu cümledir.O gün uğruna yakarız köprüleri,isyana beleriz çınlar her taraf. Kimi zaman da gün gelir deriz,gidenlerin yasını yeni doğacak olanın sevincine sarar, sağaltırız.Sağolasın,ikiz çocuk vardı diye hatırlıyorum,öpüyorum onları da.Selamlar... 16.03.2014 11:50
Başınız sağolsun... derken bile yaşamı kutsamıyor muyuz şu gök kubbe altında, Palamut ağacı misali?... Gidene rahmet, kalanlara sabır dilerim.
Tuğba Şardan 12.01.2014 22:39- Cevap :
- Yaşanmamış yaşanmayacak şey yok gökkubbe altında.Doğru diyorsunuz.Sağolun, selamlar... 13.01.2014 19:48
Acı veren bir yokluk, ancak bu kadar tatlı anlatılabilirdi. Mekanı cennet olsun nenenizin...
Nuray Ors 12.01.2014 16:04- Cevap :
- Şairin hayatı şiire dahil der C.Süreya.Yaşadığının tanıklığı yazıya can suyu oluyor biraz.Sağolun, selamlar... 13.01.2014 19:50