Pamuk Prenses'e tesettür, cücelere tespih!

Bugün ilk sayfada okuduğum traji-komik bir haberle güne gülerek başladım. Haber şöyle:

"BAŞÖRTÜSÜNÜ HEIDI'NİN KİTABINA SOKTULAR

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara tavsiye edilen, ancak denetlenmeyen 100 TEMEL ESER aileler için kabusa döndü."

Akşam Gazetesi muhabiri Deniz Güçer'in haberini vermişler anasayfamızda. Haberde resim de mevcut. Karanfil
Yayınları'ndan çıkan Heidi isimli masal kitabında, Klara'nın büyükannesi Bayan Seseman'a türban takılmış. Ayrıca Martı Yayınları'ndan çıkan Alice harikalar Diyarı yazım hatalarıyla doluymuş.

Haydi bir de Pamuk Prenses'e tesettür giydirin, olsun bitsin! Zaten prensesler uzun elbise giyiyorlar, farkına bile varılmaz, kimse itiraz etmez. Elbisenin bel kısmını genişletin azıcık yeter, vücut hatları belli olmasın, çocuklar tahrik olur sonra. Sarı saçlarını da örttün mü, al sana "Pamuk Sultan." Misler gibi, bir de uygun eş bulur, müslüman yaparsınız! Bununla bitmiyor iş, başladık bir kez....

Yedi tane cüce oğlan var, onların başına sarık, ayağına çarık, ellerine de birer tespih ya da zikirmatik vermek gerek. Haa elmalı cadıya da burka...Çirkinliğini çocuklar görüp ürkmesin.

Yaptık mı şimdi 9 kişiyi müslüman. Sırada Rapunzel, Hansel ve Gretel, Sindirella, Parmak Çocuk, Şirinler, Tweety, Bugs Bunny...ve niceleri var.

Elimiz değdi bir kere, sadece Klara'nın ebesi yetmez. Sevap ve cennet yolu açmak öyle kolay mı? Hadi bakalım!

Hepimiz topyekün," oh be dünya varmış, masal kahramanlarını bize getirdik, Grimm Kardeşleri de dize getirdik," diyeceğiz ya...

Almanlar bizim Nasrettin Hoca'nın sakalını traş etseler, Deli Dumrul'un bıyığını kesseler, yakışık alır mı?

İşin masal kısmı bir tarafa, ben bu 100 temel eserden epeydir bahsetmek istiyordum, Klara'nın ninesi bahane oldu. Okuma alışkanlığı kazandırmak istenilirken, çocukları kitaplardan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Seçilen eserler çocukların seviyesinin bir hayli üstünde. Benim küçük kızım iyi bir okuyucu olduğu halde, sözcükleri, konuları anlayamıyor veya sıkılıyor, görev gibi okuyor.

Üstelik kitaplar kitapçılarda her aradığında bulunmuyor, sipariş veriyorlar, başka şehirlerden getirttiyorlar. Madem okutmak amacı güdülüyor, seviyelerine ve günümüz koşullarına daha uygun eserler yok mu? Bizler Kemalettin Tuğcu ile başlamıştık, Ömer Seyfettin ile. Ama o köprülerin altından çok sular geçti.

Bilgi çağı diyoruz, bilgisayar çağı diyoruz sözde, ama eylemde skolastik çağı yaşıyoruz. Allah affetsin, böyle dar kafalı, örümcek kafalı insanları!.. Başka birşey demiyorum...

Gününüz güzel geçsin!

Haberin tamamını okumak için:

http://www.aksam.com.tr/index.asp