Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '09

 
Kategori
Dünya
 

Pamuktan Obama'ya Nobel Yolculuğu...

Pamuktan Obama'ya Nobel Yolculuğu...
 

''Ödülümü tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme adıyorum...'' Nuri Bilge Ceylan


Barak Hüseyin Obama’nın Nobel Barış Ödülünü almasının ardından Nobel ödüllerinin kıstaslarının ne olduğunu ben de sizler gibi merak etmeye başladım. Bu yüzden konuyla ilgili bilgilerimi tazelemek istedim. Tarihin içinde, yer yer beni şaırtan bir yolculuk yaptım...

Nobel ödülleri 6 dalda veriliyor… Pozitif bilim dallarında fazla sorun yaşanmamakla birlikte, Edebiyat ve Barış adına verilen ödüllerde sık sık gürültü çıkıyor…

Vakfın kurucusu olan Alfred Nobel’in babası bir silah tüccarı. Üstelik sadece tüccar da değil, aynı zamanda imalatçısı. Osmanlıyla Ruslar arasında başlayıp daha sonra İngiltere ve Fransa’nın da katılacağı Kırım Savaşı sırasında, Rusların silah kaynağıdır Nobel ailesi.

Nobel, aslında bir kaşif de değil bana göre. Değil, çünkü dinamit bir keşif ürünü değil bir mamul üründür. Dinamiti dinamit yapan nitrogliserindir. Nitrogliserinin kaşifi ise İtalyan kimyager Ascanio Sabrio’dur. Nobel’in yaptığı ise sıvı halde duran nitrogliserini katı hale getirerek adını dinamit koymaktır...

Alfret Nobel’in, Hababam sınıfındaki kimya hocasından pek de farkı yok aslında. Çünkü sıvı haldeki nitrogliserini katı hale yani dinamite dönüştürmek için uğraştığı laboratuarında sayısız patlama meydana gelmiş ve bu patlamaların birinde küçük erkek kardeşi Emil’le birlikte toplam 4 kişi ölmüş. Bunun üzerine Nobel’in laboratuarı kapatılır ve Stockholm sınırları içerisinde çalışması yasaklanır.

Nobel, buna rağmen ısrarla baba mesleği olan ölüm tüccarlığını sürdürecek ve laboratuarını Malaren gölünde yüzdürdüğü bir mavnaya taşıyacaktır. Nihayet 1864 de dinamiti oluşturmayı başarır. Hemen ardından, çok büyük miktarlarda siparişler almaya başlar ve kısa zamanda laboratuarı devasa bir fabrikaya dönüşür. Ölüm tüccarlığına o tek fabrika da yetmemektedir ve ikinci fabrikayı da kurar. Arge çalışmalarını sürdürür ve çeşitli karakterlerde dinamit çeşitlerini oluşturur. Hayatını bombalara adamış bir barış aşığıdır Nobel!

Ölümü sonrasında vasiyeti gereği kendi adını taşıyan bir vakıf oluşturulur ve bütün maddi mirası bu vakfa kalır.

Nobel Kurumu, kıstaslarını ve jürisini şu şekilde açıklamış:

1) Fizik

2) Kimya

3) Fizyoloji ve ya tıp ödülleri: Bu alanlarda en önemli icadı yapan kişilere verilir. Seçimler: Fizik ve Kimyada İsveç Kraliyet Akademisi, Tıp/Fizyoloji alanlarında ise Stockholm, Karolinska Enstitüsü tarafından yapılır.

4) Ekonomi ödülü: Her yıl, ekonomi alanına yapılan katkılara verilir. Seçim, İsveç Kraliyet Akademisi tarafından yapılır.

5) Edebiyat ödülü: En soylu ve en içten ideali örnek alarak meydana getirilen eserin yazarına verilir. Seçimi İsveç Kraliyet Akademisi yapar.

6) Barış ödülü: Halklar arasında kardeşliğin gerçekleştirilmesi, orduların kaldırılması ve ya sayısının azaltılması, barış kongrelerinin yapılması ve yaygınlaştırılması için en çok çalışan kimselere verilir. Seçimleri, Norveç parlamentosundan oluşturulmuş beş kişilik bir komisyon yapar.

Peki, Sayın Obama bu kriterlerin hangisini gerçekleştirmişti? Şimdi diyeceksiniz ki, Nobel Barış Ödülünün kriterlerini kendileri belirlemişlerdi ve kendi belirledikleri bu kriterlere neden uymuyorlar? Uymazlar… Çünkü emperyalizmin kriterleri değişkendir. Kardeşliğin, dostluğun, yoldaşlığın kriterleri ise sabittir. Bin yıl geçse de, ekmeğini bölüşmektir arkadaşlık fakat bu insani değerleri batıdan beklerseniz eğer yanılgıya düşersiniz. Sayın Obama’ya karşı hiçbir önyargım yok. Onun bu ödülü hak ettiği zaman almasını gerçekten çok isterdim. ABD’nin ilk, belki de son kara derili başkanının bu ödülü almasından dolayı bir doğulu olarak övünç bile duyarım. Afrikalı kardeşim benim! Bir siyahın ABD’nin başkanı olması elbette çok önemli bir başarıdır fakat konumuz BARIŞ!

Nobel Barış Ödülünün kriterlerinde başka şeyler var: ‘’Halklar arasında kardeşliğin gerçekleştirilmesi, orduların kaldırılması ve ya sayısının azaltılması, barış kongrelerinin yapılması ve yaygınlaştırılması için en çok çalışan kimselere verilir. Seçimleri, Norveç parlamentosundan oluşturulmuş beş kişilik bir komisyon yapar.’’

Hangi halklar arasındaki barışa hizmet etti Obama?Hangi orduları, hangi silahları kaldırdı yeryüzünden? Tam tersine İran’a ve Rusya’ya karşı kullanılacak olan füzeleri Türkiye’ye yerleştirmek istemiyor mu şu an? Afganistan için kapı kapı gezip asker istemiyor mu şu an? Latin Amerika’da hala darbeler planlamıyor mu şu an? Filistin’deki karagözlü çocukları cayır cayır yakıp kül eden misket bombalarını üretmiyor mu şu an? Ve daha niceleri… İşin ilginç tarafı Sn. Obama da ödülü kendisinin hak etmediğini söylüyor. Bu bir mütevazılık değil, bir realitenin tespitidir.

Batının kurallarıyla atılan her adımda egemen olan ‘Doğrular’ değil, ‘Çıkarlardır’. Kimin çıkarları egemendir peki? Elbette güçlü olanların… Bu güne kadar Nobel Barış Ödülü alanların listesine baktığınızda, gerçek barışa hizmet edenlerden daha çok sayıda bir sürü güçlü adamın, sömürgecinin, mandacının ve katliamları desteklemiş insanların ‘Nobel Barış Ödülü’ almış olduklarını göreceksiniz…

Gelelim Edebiyat ödüllerine… Evet, gerçekten gönlümüze kazınan eserleriyle ödül alanların yanında ödülü almayı red edenler de var... Ayrıca soğuk savaş döneminde sosyalist ülkelerdeki muhalif yazarlara verilen ödüller o kadar edebiyat dışı ki... İşin cılkı tam olarak çıkıyor.

2006 yılı Nobel Edebiyat ödülüyle ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Vakıf 2006 yılında ödül verdiği yazar için şu sözleri söylemiş: ‘’Kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken, kültürlerin birbirleriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulduğu için.’’ Mevcut cümle düşüklüğü benden kaynaklanmıyor. Demek ki ödülü sayın yazara verirken oldukça terlemişler.

2006 yılı Nobel Edebiyat ödülü alan yazar Orhan Pamuğun ‘’Kültürlerin birbiriyle çatışması’’ anlayışını anımsayalım birlikte: "Bu topraklarda 30 bin Kürdü ve 1 milyon Ermeni'yi öldürdük. Türkiye'de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum'' dedi. Bravo! Değerli yazarımızı cesaretinden dolayı kutluyoruz. Diasporanın yüz yıldır kanıtlayamadığı yalanı, Nobelli yazarımızın bir gün kanıtlayacağını zannediyoruz...

En acı gerçek, insanın kendinden sakladığı gerçektir... Sn. Orhan Pamuk, gerçekten iyi bir yazar olup olmadığı sorusunun yanıtını mutlaka vicdanına veriyordur. Nobel ödülünü, yazarlığından dolayı mı yoksa doğruluğu yüz yıldır hiçbir şekilde kanıtlanmamış olan iddiaların sözcülüğünü yaptığı için mi aldığını en iyi kendisi biliyordur. Hak edip etmediğinin yanıtını, vicdanına veriyordur…

2006 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’nün ardından Asala şu açıklamayı yapmıştı: ‘’Pamuk’a ödül verilmesi Türkiye için bir derstir.’’

Toparlarsak: Alın Nobel’inizi sokun gözünüze...

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..