Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '06

 
Kategori
Hayvanlar Alemi
 

Panço

Panço
 

Doksandört yazıydı ve bütün aile yaz talinde baba evindeydik. Bir akşam yeğenim Erden elindeki torbada bir köpek yavrusuyla çıkageldi. Babam kapıda "köpek istemiyorum" deyip yavruyu geri gönderdi. Diğer yeğenim Anıl köpeği tekrar getirince ve annemin de desteğiyle evimizin ilk ve tek köpeği vardı artık.

Dayımın hanımı bir gün bize gelmişti ve çocukların elindeki Panço marka cipslere bakıp "Bunun adı da Panço olsun" dedi. Adı Panço olarak kaldı. Artık aileden bir fert olmuştu.

Onunla ilgili çok şey var anlatacağım ancak bu defalık bir tanesini aktaracağım.

Kapısında köpek istemeyen babam, sanki Panço’nun da babası olmuştu. Sürekli onu konuşturuyor, fabl yapıyor, bize neler anlatmak istediğini aktarıyordu. Bütün köy kasaba Panço’yu babamın dördüncü oğlu olarak kabul etmişti. Babama, "Panço ne diyor?" diye sorulduğunda genelde esprili ya da ince mesajlar veren cevaplar alınıyordu.

Birkaç yıl sonra, Ağustos ayında fındık toplama işinde babama yardım için köye gittim. Yevmiyeli ama komşularımızdan oluşan 60-70 kişilik bir imece grubuyla fındıklar dallardan toplanmaya başlandı. Herkes birbirini tanıyor eğlence içinde günler geçiyordu. Evden uzakta bir bahçemiz var ve oraya kamyon üstünde gidip gelmemiz gerekiyordu. Tabiî ki Panço’da gelmek durumundaydı. Kamyona binip inmesi hususunda görevli bendim.

Bahçeye gidildi, Panço bir yukarı bir aşağı şımardıkça şımardı. Herkese oyunlar karşı yamaçtaki diğer köpeklerle atışmalar kelimelerle anlatılamaz. Öğle olmuş, herkes azıklarını sepetlerden çıkarmış, örtüler serilmiş, fındık dalların gölgesinde yemekler yenmeye başlanmıştı. Köyün davulcusu Yaşar abi de hızlı ve azıcık yemek yemiş cigarasını yakmıştı. Kendisi esprili biri olarak tanınır ve o bir şey söyleyince herkes pür dikkat kesilirdi.

Babam ile Yaşar abinin konuşmalarını aynen aktarmak istiyorum. Her ikisinin de alabildiğince ciddi bir surat ifadeleri olduğunu düşünün.

Yaşar abi: Yunis Agaaa,
Babam: Nooldu Yaşar,
Yaşar abi: Bu Osman’ın evleneceği yok. Ben, düşündüm de bir an önce Panço’yu evlendirelim.
Babam: Yaşar, olmaz o iş, kapat bu konuyu.
Yaşar abi: Yaav niye olmaz, sahildeki şantiyenin orada has bir kızcağız gördüm ben, bembeyaz tüyleri var. Emine ingem düğün yemeklerini yapar, davulu da ben çalarım, para bile almam,
Babam: Bırak dedim ya Yaşar olmaz o iş Panço’nun sorunları var, (babam herkesin duyacağı bir sesle ve ilginç bir konuyla dikkatleri bir noktada toplamıştı)

"Yaşar abi ve imecedeki herkes, Allah Allah neymiş Panço’nun sorunu söylesene diye" hararetlendiler. Babam ayıp bir şey varmış gibi gözlerini herkesten kaçırıyor, elini de yukarı aşağı oynatıp kapat işareti yapıyordu.

Yaşar abi: Yahu neymiş bu kadar büyük sorun, söyle de herkes bilsin
Babam: Yaşar burada bayanlar var söyleyemem ayıp olur, bu konuyu kapat

Bu defa herkes merakını yenmek ve babamın konuyu açıklaması için büyük bir ısrara girişti, annem ise herkesin merakını gidermesi için arabuluculuk yapmaya başladı.

Annem: Yunuscuğum, sen açtın bu konuyu, tüm imece, çoluk çocuk merak içinde kaldılar. Öğleden sonra kimse fındık toplayamaz haberin olsun. Söyle artık ne söyleyeceksen.

Babam da biraz sıkılmış gibi başını öne eğerek ve sağa sola sallayarak: "Panço diyor ki, ben de evlenmek istiyorum ama sünnet olmadım".

 
Toplam blog
: 23
: 910
Kayıt tarihi
: 27.10.06
 
 

Ordu-Perşembe'nin Çerli Köyü'nün sahilinde doğdum. 23 yaşına kadar balıkçılık yapıp liseyi bitirdim...