Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '09

 
Kategori
Sinema
 

Pandoranın Kutusu

Pandoranın Kutusu
 

Filmin Başarılı Oyuncuları, Tsilla Chelton ve Onur Ünsal


Türkiyeli sinemaseverlerin 1998 yılında Güneşe Yolculuk ile tanımaya başladığı, ardından 2003 yılında Bulutları Beklerken filmi ile Türkiye Sinemasında adından söz ettirmeye başlayan yönetmen Yeşim Ustaoğlu, 1988 yılında Bir Anı Yakalamak filmi ile başladığı yönetmenlik kariyerinin 20. yılında Pandoranın Kutusu filmi ile uzun yıllar konuşulacak bir yapıma imza attı.

Öncelikle geçen yılın en başarılı yapımları arasında yer alan Pandoranın Kutusu adlı film Film festivalleri arasında önemli bir tutan San Sebastian Film Festivalin de en iyi film seçildikten sonra birçok festivalden ödülle dönme başarısını gösterdi.

Başroller Tsilla Chelton (90 yaşındaki Fransız oyuncu bu filmdeki rolü kabul ettikten sonra Türkçe öğrenmiştir.) Derya Alabora (Nesrin) Onur Ünsal (Murat) Övül Avkıran (Güzin ilk sinema deneyimi için başarılı sayılabilir bir oyunculuk performansı gösterdiği söylenebilir.) gibi yetenekli oyuncuların bulunduğu filmde en fazla dikkat çeken diğer karakter ise üç kardeşin en küçüğü ama başıboşu olarak bilinen Mehmet karakterini canlandıran Osman Sonant.

Annelerin köyde kaybolması üzerine apar topar Karadenizin güzel doğa görüntüleri arasından annelerine ulaşmaya çalışan üç kardeş, bugüne kadar çözemedikleri sorunları yeniden beliriyor. Yaşlı annelerini daha iyi bir hayat için getirdikleri İstanbul’da kendi hayatlarını sıkıştırdıkları duvarlar arasına hapseden üç kardeş, annelerinin alzhemir olduğunu anlıyorlar. Kendi sorumluklarını zorla taşıyan insanların üzerine birde annelerin çıkması tümünün hayatını bir şekilde değiştiriyor.

Nesrin karakterini canlandıran Derya Alabora, aile yaşantısında eşi ve dayısının yolunda ilerleyen oğlu ile durmadan sorun yaşayan, oto-kontrol sisteminin kurbanı olan bir kişiyi canlandırıyor. Oğlu Murat ise kendine zorla dayatılan gerçeklerden bıkmış, kendi doğrusunu bulmaya çalışan, var olma mücadelesi veren yalnız bir genç, kendini huzurlu hissettiği yer, dayısının elektriği olmayan virane evi.

Ortanca kardeş ise aşkı arayıp bulamayan gazeteci Güzin. Kendisini yasak bir ilişkinin içinde doğruyu arayan bir kadın olarak görüyoruz. Annesine duyduğu kızgınlığı dizginlemeye çalışan ve zamanla aynı babasının annesine yaptığı gibi kendi terk edilişi ile aynı kaderi paylaştıklarına inanan mutsuz ve kırgın kişi.

Aileler arası kopukluğu, iletişim çatışmalarını özgün anlatımla bizlere aksettirilen filmde, hayatımızda yüzleşemediğimiz sorunlarımızı gizlediğimiz hayatlarımızda mutluluk arayışlarımızın nafile olduğunu anlatılmaya çalışılıyor. Sisteme farkında olmadan yenik düşen ve herkesin payın hayal kırıklarının nedenini başkasından arıyan kardeşlerin hikayesi.

Aile baskısından bıkmış genç karakter Murat ise, kendine göre hayatın anlamsızlığı içinde kendine yaşamak için bir geçerli neden ararken, ilk kez karşılaştığı anneannesi ile hiç beklemediği bir duygu yoğunluğu yaşamaya başlar. Anneannesinin içinde bulunduğu yalnızlığa ortak olmak isterken, aynı zamanda kendi hayatının da yalnızlığa hapsolmuş olduğunu anlar. İstanbul’un güzel sahil manzaraları içinde, nefes almaktan bu güzelliğin farkında olmadan yaşamaya adapte olmuş bireylerin yalnızlık hikâyesi.

Nusret hanım ile torunu Murat İstanbul’un güzelliğine boş bakışlarından sonra kendilerine Karadenizin eşsiz doğasına teslim ederler .Anneannesi ile birlikte hayatının tamamını küçücük kulübede geçirmiş anneannesinin yaşadığı yere gelirler.

Pandoranın .Kutusu belki de bugüne kadar bizlerinde yüzleşmekten korktuğumuz gerçeklerimizle karşı karşıya gelmemizi sağlayan bir yapım. Hayatlarımızı istemeden de olsa sıkıştırdığımız, bazen bizimde anlam veremediğimiz yoğun hayat temposu içinde unuttuğumuz manevi güzelliklerin ne kadar değerli olduğunu bizlere gösteremeye çalışan etkileyici bir film.

Bekli de bu filmin en kısa ve en anlamlı yorumunu Yönetmen Yeşim Ustaoğlu’nun şu cümleleri ile daha iyi anlayabiliriz;

“Yitirilen idealler ve sinsice yerini alan konformizm; gerçeklikten kopmalar, ön yargılar, böylece her an çatırdamaya hazır iki yüzlü aile anlayışı, ve bunun yarattığı bunalımlar, kaçışlar, nihilizm, sınıfsal farklılıklar, iğreti ilişkiler, iletişimsizlik, suçluluk, korkular, yapayalnızlık, kısaca insana dair her şey Pandora’nın Kutusu’nda saklı.”

İçimiz de sakladığımız, ortaya çıkarmaya korktuğumuz Sevgilerimizi yaşamak dileğiyle…

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 32
: 823
Kayıt tarihi
: 12.03.09
 
 

29 yaşındayım Adanada yaşıyorum. Kendime ait bir kırtasiye dükkanım var. Aynı zamanda İşletme mez..