- Kategori
- Deneme
- Okunma Sayısı
- 418
Pandoranın Kutusu

Hepimizin hayatı biraz roman aslında. Şiddet, sevgi, kıskançlık, hasret ... Adını bile koyamadığımız karmakarışık duygular.
Mutlu çocukluk yaşayanların gelecekte de mutlu olma ihtimallerinin yüksek olduğunu okumuştum yıllar önce bir psikoloji kitabında. Hayata pozitif bakmaya başlarsınız, insanları daha çok seversiniz, umutlarınız daha kolay yeşerir.
Yani; ana babası olmayan, olup da hayırsız çıkan, içen, söven, kumarbaz, alkolik, sadakatsiz çıkanlar 3/4:0 mağlup başlıyor hayata. Nasıl güvensin ki insanlara? Ya onlar da hayırsız babası ya da anası gibi olursa?
Hiç bu duyguyu tatmamış, hayatla cami avlusu, karakol, Çocuk Esirgeme Kurumu üçgeninde tanışanlar ne yapacak peki?
Kim sevilir, kimden korkulur, kime güvenilir? Nereden bilecek? Belki de ayakta kalmanın ve güçlü olmanın tek yolunu şiddet ve suçla eşleştirecek. Acıtasyon jargonu gibi hayat bir kere sillesini vurdu mu arkası kesilmez.
Kısacası, kiminin hayatı peri masalı, kimininki acıların çocuğu bilmem kaçıncı versiyonu.
Çok daralıp, söylemek istemek istemediğimiz şeyleri söylemek zorunda bırakılınca 'Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü'
demez miyiz?
Kimbilir Pandoranın sır dolu kutusunda bizim için neler saklı daha bu hayatta? Tek kalan umutlarımız olsa da...
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
