Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '08

 
Kategori
Blog
 

Papağanlar ve insanlar

Papağanlar ve insanlar
 

Uçuşa hazır bir papağan!


Bazı kuş türlerine, örneğin “papağanlara” ve “muhabbet kuşlarına” da öğretiyorlar konuşmasını. Bu sevimli ama “ taklitçi” yaratıklar da şakıyıp duruyorlar işte, sahiplerinin anlayacağı bir dilde… Becerileri kısıtlı ama yine de hoş bir durum!

İnsanoğlu ise elbette farklı… Doğduğu andan itibaren önce “zırlayarak”, sonra da bölük pörçük sözcükleri öğrenerek anlatıyor derdini. Suya “buuu” diyor, gezmeye “ attaaa” diyor başlarda ama büyüdükçe konuşması da anlaşılır bir hale geliyor. Kelime hazinesinin zenginleştiği oranda cümleler kurup, kendisini ifade etmeye çalışıyor.

Daha sonra okul dönemi başlıyor tabii… İlk sınıflarda genellikle toplu söylemelere öncelik veriyor eğitimciler: “ …yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun!” gibi koro halinde yinelenen söylemlerin de bir faydası olduğu yadsınmaz elbet!

Düşünün ki bir papağan, sabahtan akşama kadar “Trafik kurallarına uyalım, uymayanları da uyaralım” diye şakıyıp duruyor. Papağandır tabii, trafiğe günde 20 kurban verilmesinin bu tür uyarılarla önlenemeyeceğini bilemez! Kural var mıdır? Trafik polislerinin maaşı ne kadardır? Türkiye’de ehliyet alırken sağlanan kolaylıklar nelerdir? Ehliyet sınavına girmeden ehliyet alma borsası kaç paradan başlar? Eşek sürücüsü ile motorlu taşıt sürücüsü arasında bir fark var mıdır?

Papağındır bu! Bu tür ayrıntılara kafayı takmaz ve sabahtan akşama kadar şakır:

“Trafik kurallarına uyalım, uymayanları da uyaralım” diye…

Mesela şu sıralar dillere pelesenk olmuş bir söylem var bizim çarşıda:

“Rejimi ve Cumhuriyeti korumanın bir yolu da, rejimin ve cumhuriyetin kurumlarına sahip çıkmaktan geçer!” diye…

E tabii bizler papağan değiliz! İlkokulda müsamereye çıkmış “mini mini birler” de değiliz! Koca kazık olduk artık ve “İnternet cağında” yaşıyoruz. “Google”” diye bir şey var en azından. Arama motoruna “Kızılay”diye yazdınız mı tüm bilgiler önünüze seriliyor mesela. Hele bir de:

“Kızılay yolsuzlukları” diye yazdınız mı, tüm merakınızı giderecek kadar bilgiye ulaşıyorsunuz. E tabii bu durum tüm “Cumhuriyet kurumları” için de geçerli.

“Sahip çıkmak”, göreceli bir kavram! “Hırsızlığa, yolsuzluğa” sahip çıkılmaz! Çeşitli nedenlerle “görmemezlikten” gelmek ve hatta “desteklemek”, kişilerin kendi bileceği bir iştir.

Söz konusu “Cumhuriyet kurumlarında” trilyonlar söz konusu. Bu tür kurumların üst düzey yöneticilerinin “gönüllü” olarak çalıştıkları ise doğru değil! Kitabına uydurulmuş bir şekilde, gerek “Temsil ödeneği” gerekse “Harcırah” adı altında elde ettikleri kazanç milyarlarla ifade ediliyor. Kurum imkânlarından yararlanma ve yararlandırma öncelikleri ise ayrı bir konu. Yeni çıkan bir yasaya göre bu tür devlet kurumlarının üst düzey yöneticileri periyodik olarak “Mal beyanı” bildiriminde bulunmaları gerekiyor! Yapılan yolsuzluklar, bu tür bir uygulamayı gerekli kılmış ama ne derece önleyici olur bilinmez!

Haklarında açılan davalar nedeniyle sık sık “Kayyuma” devredilen bu tür “Cumhuriyet kurumlarına sahip çıkmak” için sadece bu kurumların başlattıkları “kampanyalara” katılmak pek yeterli olmasa gerek!

Araştırmak, sormak ve soruşturmak gerekir!

“Vatansız, vatan haini, hariçten gazel okuyor” gibi suçlamalara aldırmadan tabii.

Yazınız efendim!

Google’un arama motoruna gönül verdiğiniz, kampanyalarına katkıda bulunarak sahip çıkmak istediğiniz cumhuriyet kurumunun adını yazınız! Ama hemen yanına da “yolsuzlukları” yazınız! Bazı “güzelliklere(!)" ulaşmak için araştırmak gerekir yani!

Milliyet Blog demokratik bir platform. Hükümetler, devletin yapısı, Cumhurbaşkanı, başbakan bile eleştirilebiliyor. Doğrusu da bu zaten. "İlkeleriyle ters düşme pahasına" her türlü "bağışa"açık olan kimi "Cumhuriyet kurumları", "eleştiriye de" açık olmaları gerekiyor. Toplumun büyük kesiminin "balık hafızasına" sahip olması, geçmişte yaşanan ama internet sayfalarında bayrak gibi dalgalanan "yolsuzlukları" örtbas etmek için yeterli olmayabilir.

Görmeyene, görmek istemeyene sözümüz yok!

Yazı adabından bihaber ve ağız ishalinden muzdarip kimileri ise muhattabımız değil!

Ama meydan da boş değil!

Unutmayınız: Papağan bir kuştur! Sadece kuş, ezberletilen bir takım sözcükleri yinelese de!

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..