Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '09

 
Kategori
Futbol
 

Para her şeyi satın alabilir mi?

Para her şeyi satın alabilir mi?
 

Beni satın alabilirsin, ruhumu asla!


Eski bir Türk filminde unutamadığım bir sahne vardır. Yaşar Usta (Münir Ozkul) oğluyla evlenmek için evden kaçan zengin kızın babasının fabrikasında çalışıyordur ve bu fabrikatör adam kızını yıldırmak için Yaşar Usta'yı işten çıkarır. Yaşar Usta da adamın odasına gider ve o efsane konuşmasını yapar: 'Sen fabrikalar sahibi , para babası , zengin adam! Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm, sevgiye engel olmak için işten attırdığın adam, Yaşar Usta. Parayla her şeyi satın alabilirsin sanıyorsun ama, sevgiyi satın alamazsın.' Kaka'nın ve Milan'in 100 milyon sterlini elinin tersiyle ittiğini okuduğum zaman, bu muhteşem sahne geldi gözümün önüne.

Manchester City'yi satın alan Şeyh Mansur, kendine örnek aldığı Abramovich'in izinden gitmeye, hatta onu geçmeye niyetli görünüyor. Öyle ki, eksiği değil fazlası var. Serveti Abramovich'in iki katı, neden onun iki katı başarılı olmasın ki? Yıllarca gölgesinde kaldığı Manchester United'a iyi bir ders vermek isteyen City taraftarları, başlarına konan talih kuşundan hayli memnun. 'En iyi' olmak için gerekli olan her şey yeni sahiplerinde var, paraysa para, güçse güç, kararlılıksa kararlılık. Başlangıcı Robinho ile yapılan bu transfer çılgınlığı uzun süre devam edeceğe benziyor. Gerekirse dünyanın en iyi yıldızlarını toplayıp bir 'yıldızlar topluluğu' yaratarak başarının gelmesi çok yakın (!) Bu amaçla teklif sunulan yıldızlar Henry, Buffon ve son olarak Kaka. Türk filmlerindeki fabrikatör tipli şeyh, çekmecesinden çek defterini çıkardı ve Kaka'ya 100 milyon sterlin teklif etti. Bu rakam, futbolun endüstrileşmesinin üstünde , tam bir çılgınlık. Ancak 'her şeyin bir fiyatı vardır' diyen atalarımız bu sefer yanıldılar.. Kaka hayatı boyunca sırtını yere getirmeyecek bir teklifi elinin tersiyle iterek, tüm futbolseverlerin 'gönlünün yıldızı' olmayı başardı. Bunda taraftar mı etkili oldu, yoksa muhteşem kariyerini para için de olsa kapasitesi kısıtlı bir orta sıra takımının vasat futbolunun içinde heba etmek mi istemedi, bilinmez, ama şu bir gerçek ki, para bu sefer kazanamadı, satın alamadı, yenemedi.

Para tabii ki başarının anahtarıdır. Ancak başarının tek anahtarı olamaz. Olsaydı, Abramovich'in 500 milyon sterlin harcadığı Chelsea, sadece iki Premier Lig şampiyonluğu ile yetinmezdi. Başarı için altyapı, istikrar ve sabır gerekiyor. Dünyaca ünlü Real Madrid, Barcelona, Manchester United, Arsenal, Liverpool, Milan gibi takımlar, sadece yıldızlarından dolayı 'büyük takım' olmuyor. Bu takımların muhteşem bütçeler ayırdıkları özkaynak düzenleri var. Dünyayı dolaşan ve yetenekli çocuklar arayan komiteleri var. Dikkatinizi çekiyorum, gençler değil, çocuklar. Çocuk yaşta yetiştirilmeye, emek verilmeye, para harcanmaya başlayan yetenekli futbolcular, bugünün Messi'si, Raul'u, Giggs'i, Gerrard'ı , Kaka'sı oluyor. Bu futbolculardan hiçbiri müthiş paralar verilerek transfer edilmiş futbolcular değil, kulüplerinde büyümüş, yetişmiş, yıldızlaşmış futbolcular. Arsenal yıllardır 22-23 yaş ortalamasında, kimsenin bilmediği futbolculardan takım kurup , 500 milyon sterlin harcayan Chelsea kadar başarılı olabiliyor. Burada yatan sır, paranın kenarına bile yaklaşamayacağı bir şeyde gizli: TAKIM RUHU.

Eğer bir Dubai şeyhi 3 büyüklerden birini satın alsa, mesela Beşiktaş'ı, muhteşem transferler yapsa, 'yıldızlar topluluğu' İnönü Stadı'nın çimlerinde koşmaya başlasa, bunu tercih eder miydim diye çokça düşündüm. Kabul etmek gerekir ki, Kaka'yı Beşiktaş formasıyla izlemek harika olurdu! Ama ben yine de Beşiktaş'ın Yaşar Usta olmasını tercih ederim, o asi ruhu tercih ederim, futbol, neyse ki ülkemizde o kadar da endüstriyelleşemedi, hala Don Kişot hisleriyle dolu bir taraftar grubumuz var, ne mutlu bize..

 
Toplam blog
: 55
: 969
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

29 yaşındayım. İTÜ Tekstil Mühendisliği mezunuyum. Evliyim. Çocukluğumdan beri futbol gönüllüsüyüm. ..