Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '16

 
Kategori
Dünya
 

Para ile insanın ve insanlığın savaşı

Para ile insanın ve insanlığın savaşı
 

Sömürü yöntem ve araçları çeşitlidir.


Ticari yanı olan ya da olmayan; görünen ya da görünmeyen, her şeyin duruma göre para ile sınırsız bir şekilde takas edilebiliyor olması, para adlı bu bedensiz maymuncuğun gereğinden fazla önem kazanmasına ve çok büyük miktarlarda parası olan sahiplerini gereğinden fazla şımartmasına neden olmaktadır.

Her şey, insanın dünyaya gelmesiyle başlamaktadır.  

Yaradılış itibariyle doğum anında birbirinin eşi, benzeri ve eşiti olan bebekler içine doğdukları toplumların ve ailelerin parasal güçlerine göre bir anda çok farklı sosyal tabakaların parçası olmakta ve daha doğum anında paranın kirli yüzünün devreye girmesiyle ailelerinin zenginlik durumlarına göre birbirlerinden çok uzak ve farklı yerlere oturabilmektedirler.

Parayı çok iyi tanıyan, onu çok iyi kullanan, onu elde etmek için hiçbir hukuki ve vicdani sınır tanımayan süper ülkelerdeki süper zengin kimi insanlar, aileler ve insan toplulukları, inanç, hukuk, vicdan, ahlâk gibi sınırları olan insanlarla insan topluluklarını bu özellikleri sayesinde ciddi anlamda köşeye sıkıştırabilmekte, ezebilmekte ve hatta yok edebilmektedirler.

İnanılmaz bir güç kaynağı olan çok büyük miktarlarda parayı ellerinde tutan ve ona yön verenlerin azınlık; karşılarındaki kalabalık kitlelerin de çoğunluk olduğu gerçeğini göz önünde tuttuğumuzda, yeryüzünde para ile insan ve insanlık arasında ciddi bir savaşın sürmekte olduğunu söyleyebiliriz.

Varlık ve gelir düzeylerindeki dengesizlikler doğal olarak her zaman ve zeminde ve her toplumda ciddi problemlerin kaynağı durumundadır. Olaya dünya ölçeğinde ve en alt - en üst sosyal tabakalar, arasında çok büyük gelir farklılıklarının bulunduğu gerçeğinden yaklaşılırsa bu anlaşılması zor bir şey de değildir.

Bu savaşta hem para, hem çok büyük paraları ellerinde tutanlar, hem de süregelen savaş süreçleri bukalemun gibi duruma göre türlü türlü renklere ve hatta çeşitli şekillere girebildikleri için insanların çoğu var olan gerçek durumu, yani olayın vahametini anlamakta güçlük çekmektedir.

Her şeyiyle mükemmel bir doğal donanımla annesinden doğup yeryüzünde yaşamaya gelen insanların bir kısmı, paraya hükmeden güçlerin kim olduklarını, nelere muktedir olduklarını ve neler yaptıklarını anlayamadan önüne konan engellere takılmakta, tuzaklara düşmekte ve bu nedenlerden ölmese bile zor, sıkıntılı yaşamlar sürmek zorunda kalmaktadır.

Dünya savaşlarının birer paylaşım savaşı olduğunu bilmeyen yoktur.

Savaşsız zamanların da aslında para eksenli pek çok ve farklı adlar taşıyan savaşlarla sürdüğü de bir başka gerçektir.

Günümüzde de dünyanın bir ucundan ötekine gidip oraların yoksul halklarını bombalamakta, öldürmekte bir mahzur görmeyen sözde süper ülkelerin ve o ülkelerin kaptan köşkünde oturan güç sahibi kimselerin de Vietnam, Afganistan, Suriye örneklerinde olduğu gibi ciddi cinayetlere, katliamlara neden olurken gerçek amaçları paradır. O bölgelerde heba olup giden milyonlarca can kaybı bu güçler için hiçbir anlam ifade etmemektedir. 

Geçmişte yaşanmış sömürge süreçlerinde de bu devletler çok büyük insanlık suçlarına imza atmışlardır. Tarihin tozlu sayfaları onların katliamlarıyla, cinayetleriyle doludur.  Güncel tarih kitaplarında karartmalar yapılarak bu katliam ve cinayetlerin üstü ustaca örtülmüş; gözlerden uzak hale getirilmiştir. 

O en zengin ülkeler ile onların varlıklarının büyük bir bölümünü küçük birer azınlık olarak ellerinde tutan en zenginleri, kendi halklarını ve bütün dünyayı, medyayı ustaca kullanmak, yapay bahaneler ileri sürmek suretiyle kandırarak, yanıltarak, yanlış şeylere inandırmakta; arkasından da yine ustaca hazırlamış oldukları planları uygulamaya koyarak genellikle çaktırmadan sömürülerini sürdürmeye devam etmektedirler. Ellerindeki çok büyük fonları kullanarak ve duruma göre çok farklı araçlardan yararlanarak kendi ülkelerinde söz sahibi oldukları gibi, dünyada da söz sahibi olma mücadelesi vermektedirler. Bu süreçler boyunca en büyük destekçileri de yerli işbirlikçileri olmaktadır. 

Sömürü yöntem ve araçları çeşitlidir. Günümüzün sömürü odaklarının kullandıkları başlıca popüler sömürü yöntemi terör ve aracı da terör örgütleridir. Bu anlamda "vekalet savaşları" ifadesi doğru ve yerindedir. Vekaleti almış olan örgütler perdenin önünde, kendilerini vekil edenler de perdenin arkasındadır. 

Adı ve savunur göründüğü dava ne olursa olsun Afrika’da, Asya’da, Ortadoğu’da, Avrupa’da ve dünyanın diğer yerlerindeki terör örgütleri aslında parayı ellerinde tutan dünyanın efendilerinin iyi yemlenmiş ara elamanlarndan ve maalesef onların acımasızca emellerine alet ettikleri, kullandıkları çoğu yoksul ve önlerine konan sözde davalara inanmış saf, eğitimsiz, kullanılmaya elverişli alt elemanlarından oluşmaktadır.

Gerçekte ne Taliban, ne Işid ne Boko Haram iddia ettikleri gibi İslam dinini savunan örgütler değildir. Bunların her biri adına mücadele ettiklerini iddia ettikleri dinin temel ilkelerini hiçe sayan paralı birer cinayet örgütüdür. Benzer şekilde başka davaları savunduklarını söyleyenlerin neredeyse tamamında da durum farklı değildir.

Onlar kendi çıkar düzenleri devam etsin diye hangi ülkelerin güçlenmesi ya da zayıflaması gerektiğine karar verenler de olmak isterler. Bu yöndeki planları da, çalışmaları da süreklidir. Ülkeleri bölmeyi, küçük devletçikler oluşturup kolayca kullanmayı da iyi bilirler.

Son grev dalgaları ve eylemlerle görülen o ki, mevcut çatışma bölgelerine ilaveten para babalarının şimdiki hedefi Fransa’dır. Bu ülkeyle olan hesapları da diğerlerinden farklı olsa da esas itibariyle yine çıkar hesabıdır.

Para ile insanın ve insanlığın savaşı devam etmektedir. Bu savaşta dünyanın her yerinde altta kalan, ezilen hep büyük ve yoksul kalabalıklardır, bir türlü iki yakasını bir araya getiremeyen gelişmekte olan ve az gelişmiş kimi ülkelerdir.

Kimileri durumu "atlar tepinir, eşekler ezilir" şeklinde tanımlamaya çalışsa da oyun gerçekte çok daha büyüktür.

İşin iyiye giden bir yanı varsa o da artık o kalabalıklar, o ezilen, sömürülen, öldürülen çoğunluğun dumanların az çok dağılmasıyla perdenin arkasındaki kuklacıların kimler olduğunu görmeye, öğrenmeye başlamış olmasıdır.

Bu farkındalık başlangıç için iyi sayılsa da ne yazık ki, insanlık adına ve dünyanın bütün sömürülen, kullanılan toplumları için zulme karşı yürünecek yolun sadece başlangıcı durumundadır ve yine ne yazık ki mevcut durum dikkate alınırsa o yolun sonundaki ışıktan henüz haber yoktur. 

07.06.2016

16:31

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..