Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Para para para

Para, hayatlarımızın en duygu yüklü konusu değil mi? Birçok kişi paraya sahip olabilmek için her şeyi yapabilir. Hayatlarından vazgeçer, değerlerinden, ailelerinden… Sağlıklarından bile olurlar, buna rağmen çok paraya sahip olamazlar bile… 

Bir çok kişi ise parayı korkulacak bir düşman olarak görür ve kaçınmaya çalışır. Bu da onların parasızlıklarına saklamaya yönelik kullandıkları bir numaradır. Para önemli değildir, çünkü zaten yoktur ki… 

Kimisi için ise tapılacak bir Tanrıdır para. Güçtür, tek sahip olunması gereken şeydir. Onlara göre; para için her şey mubahtır. 

Peki nedir para? En hayati kaynak mı, esrarengiz bir şey mi, kıskançlık kaynağı mı, rüyaları gerçek yapan şey mi, şeytan mı, özgürlük mü, zevk ve sefa mı, güç mü? Para nedir? 

Hepimiz biliyoruz ki para yalnızca bir ödeme aracıdır. Ama önemli bir araç… 

Bir çok insan çok paraya sahip olduklarında tüm sıkıntılarının biteceklerini sanır. Oysa çok paraya sahip olmakla ekonomik özgürlüğe kavuşmak arasında fark vardır. Ekonomik özgürlüğe kavuşmak size büyüme, paylaşma, kendiniz ve başkaları için değerler yaratma olanağı verecektir. 

Peki neden olmuyor dersiniz? Bazı insanlar günde on altı saat çalışırken hep yoksulken, neden bazıları çok az çalışarak zengin olabiliyor? 

Bugüne kadar inançların yaratma ve yıkma gücünden sık sık bahsettim. Ekonomik özgürlüğe kavuşmanın yollarına bakarken önce inançlarımızı incelemeye ne dersiniz? Çünkü paraya sahip olma yolundaki en büyük engel genellikle inançlarımızdır. Lütfen aşağıdaki testi yapın. Aşağıdaki inançlardan inandıklarınızı işaretleyin. 

-Çok mal haramsız olmaz. 

-Para ancak çok çalışarak kazanılır. 

-Para kötüdür. 

-Çok param olursa insanlar beni sömürür. Böyle iyi. 

-Çok para bizi bozar. 

-Allah bizim tırmalamamızı istiyor… 

Bitti mi? Üzgünüm ama bir tanesini bile işaretlediyseniz bugüne kadar zengin olamayışınızı açıkladınız. 

Beyin ancak net olan komutlara yanıt verir ve biz genelde karmaşık sinyaller yollarız. Para bize özgürlük getirir deriz ama bir yandan ise çok para için çok çalışmak gerektiğine ve özgürlüğümüzün kısıtlanacağına inanırız. Bu muğlak ifadeler muğlak sonuçlara neden olur. 

Öyleyse ilk yapacağımız şey bugüne kadar paraya sahip olamayışımızın nedenini bu sınırlayıcı inançlara bağlayıp bunlardan kurtulmaya karar vermektir. Bu inançlar yerine olumlu inançlar koyalım. Biliyorum ilk başta bu yerleşmiş inançları kaldırmak hatta yerinden oynatmak bile size zor gelebilir. Bu inançlar zamanında elbette size bir yarar sağlamıştır ancak görünen o ki şuanda sizi sınırlamaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Ve siz bu yazıyı okuyorsanız parasal kaderinizi elinize almaya karar vermişsiniz demektir. Olumlu inançlara bir göz atalım: 

-Dürüstlükle çok para kazanılabilir. 

-Para bir araçtır. 

-Para özgürlüktür. 

-Para bolca ve kolayca gelir. 

-Katma değer yarattığım sürece gelirimi sürekli artırabilirim. 

-Çok para daha çok yardım etmeme olanak verir. 

-Para parayı çeker. 

Tanrı tırmalamanızı falan istemiyor. Değer yaratmanızı istiyor, insanların hayatlarında fark yaratmanızı…Bu olumlu inançları diğerlerinin yerine koyun ve artık karşı çıkan bir yanınız kalmayana kadar her gün belli sürelerde tekrarlayın. 

Ve artık inançlarımızı değiştirdiysek diğer adımlarımızı da atmaya başlayabiliriz. Bunlardan ilki değerli ve farklı olmaktır. Her ne iş yapıyor olursanız olun değerli ve farklı olun. Her işte önemli olan sunduğunuz ürün veya hizmetin insanların hayat kalitesini yükseltebilmesidir. Bir çok insan zam ister ancak çalıştıkları kurumda yarattıkları değerin artıp atmadığına bakmazlar. Eğer zam istiyorsanız, istediğiniz oranın üzerinde değer yarattığınızı kanıtlayın. 

İkinci adım ise kazandığınız parayı korumaktır. Kazandığınızdan az harcayın, aradaki farkı görmeyin bile. Belirli bir yüzdesini bir yatırım hesabına yönlendirebilirsiniz. Bireysel emeklilik gibi… 

Üçüncü adım , servetinizi arttırın. Yatırımlarınızın karını kullanmayarak anaparanın üzerine eklenmesini ve böylece bileşik olarak artmasını sağlayın. 

Dördüncü adım ise servetinizin tadını çıkarmaktır. Niye yarattınız bu serveti? Banka hesabında durması için mi? Sık sık kendinizi ödüllendirin. Çok paranın, paylaşmadıktan sonra ne tadı olabilir ki. En önemlisi verici olun. Yardım ve sadaka olarak verdiğiniz paralar emin olun ki size misli misli geri dönecektir. Ne kadar verirseniz o kadar alırsınız. Paranız olmasa bile yardım edin. Paranız olmasa bile yardımda bulunmak, evrene ve beyninize gereğinden fazla paraya sahip olduğunuz mesajını verir. Ve evren bunu kanıtlamak için elinden gelen her şeyi yapar. Paranız çoğalmaya devam eder, nereden geldiğini anlamazsınız bile. 

Ve son olarak, hep söylediğim gibi bir şeye sahip olmak istiyorsanız ona sahipmişsiniz gibi davranmalısınız. Neye en çok odaklanıyorsak onu kendimize çekiyoruz. Paranız varmış gibi davranın, yokluktan söz etmeyin yok olur. Para ile ilgili olarak en sevdiğim deyim: para parayı çekerdir. Hiç dikkat ettiniz mi? Çoğu zaman şans oyunlarından ya da çekilişlerden büyük ödüller zenginlere çıkar. Neden mi? Onlara paraya alışkındır ve kendilerini paraya layık görürler. Bazen ise parasal yoksunluk çeken insanlara çıktığını ve paranın kısa sürede tükendiğini nereye gittiğinin farkında bile olunmadığını duyarız. Bunun nedeni ise, söz konusu kişilerin parayı karşılamaya hazır olmayışlarındandır. 

Evren size her istediğiniz verir. Yeter ki siz onu karşılamaya hazır olun… 

Sevgiyle kalın… 

 
Toplam blog
: 76
: 1085
Kayıt tarihi
: 28.11.10
 
 

İnci AKTAŞ 1984 yılında Bursa'da doğdu. Uludağ Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldu. İstanb..