Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '13

 
Kategori
Siyaset
 

Paralel Devlet Analizi

Paralel Devlet Analizi
 

2005'te yazdığım "Çalınan Hayatlar" romanımda ön gördüğüm ne varsa olmakta.


Yıllarca Gladio yapılanmasının alt kanadında bsadece biri olan Ergenekon, ismi konmadan bu ülkeyi seçilmişlere rağmen yönetti. Ta ki Rusya Federasyonu'nun İslamizasyon politikasının Türkiye'de Nato'nun strateji değişikliklerine yol açması sonrasında Ergenekon adıyla belirtilen yapılanma büyük oranda çokertilene kadar. Bunun yanında Gladio yapılanmasının masanın diğer ayaklarından ikisi hala işlevlerini sürdürmektedir.

12 Eylül'le beraber Türkiye'de palazlandırılan geleneksel İslami anlayış (genelde tarikatların çoğu) bir yanda Kapitalist Ekonomik modelle dost olup, Komünizme karşı iş birliğine gitmiş, daha sonra bu işbirliği daha çok kendisi İSLAMİ bir model olmak isteyen İslamcılara karşı ergenekondan sonra masanın 2. ayağı ve paralel devlet olmuştur. (Bana göre Nato ve Batılılar boşuna endişe ettiler zira İslamcıların çoğu İslamı bir alternatif olarak sunabilecek entellektüel olgunluğa, bunu yansıtan tevhidi islami paradigmalara ve pratik samimiyete sahip olmadılar)

PKK, paralel devlet yapılanmasında kendi paradigmalarını başarıyla oluşturmuş ve 12 Eylül 28 Şubat destekleriyle davasına inanmış adamlarıyla daha istikrarlı kaldı.

Peki, KCK Gladio yapılanmasının neresinde? KCK ile PKK kendi paralel Devletini aslında kurmuştu ama bu yapılanma Hükümetin çabasıyla darbe alsada yüreklerde kurulan yapılanmayla asla mücadele edilemezdi.

Hükümet'in bunu iyi bildiğini sanıyorum. Çünkü Hükümet'in içindeki Kürt kökenli Milletvekilleri sorunu ve sorunun çözümünü çok iyi biliyordu. Abdurrahim Kurt gibi AK Parti milletvekilleri sorunun çerçevesini gerçekçi olarak çizebilen ve çözüme gidecek adımları çok iyi bilen kişiler var. İyi kiAbdurrahim Kurt Akil Adamlar içinde yer almakta.

Yıllarca ülkeyi seçilmişlere rağmen aslında muhtıra ve darbelerle yöneten atanmışların derin devleti aslında kapalı kapılar ardında stratejik olarak diğer paralel yapılanmalarla iş birliği içinde idiler. Bu paralel yapılanmalara yeni Britanya politikaları yüzünden artık gerek kalmamış durumda görünmekte.

Federal Anayasaya sahip Türkiye Birleşik Devletleri bu paralel devletlere son mu verir yoksa onların ekmeğine yağ mı sürer? İşte tartışılması gereken konu bu.

Benim şahsi kanaatim Federal Cumhuriyet'in ülkede barışı kalıcı hale getireceği yönünde. Bunun şartları var, tıpkı ameliyat olmuş hastaya nekahat dönemi gerekiyorsa sorunun çözülmesi için Yeni anasaya'nın kalıcı ve sağlam bir şekilde sindirilmeside aşağıdaki şartların dikkate alınmasına bağlı.

Şayet Türkiye'de federal anayasa ile barış kalıcı hale gelirse, bölgesel eyaletlerde anadilde eğitim ve eyalet resmi dili oluşturulursa ve bölgesel eyalet yasalarının bölge koşullarına göre Federal ANAYASA ile çelişmeden oluşturulursa, PKK tamamen eylemlerine son verirse Abdullah Öcalan'ın hapiste tutulmasının anlamı yoktur, bunun zararı da olur. (Onun hapiste kalp krizinden bile ölmesi devleti töhmet altına bırakır ve Anadolu'yu kan gölüne çevirir.) 

Çünkü Öcalan kendi yakmış olduğu bu isyan ateşi çözüm sürecindeki olumlu katkısından sonra artık bundan sonra ölümlerin olmaması ve barışın pekişmesi için kesinlikle siyaset yapmasına ve BDP'nin Başkanı olmasına izin verilmelidir.

Bu sayede Kürtler tam anlamıyla kendilerini özgür hissedeceklerdir. Barışın kalıcı hale gelmesine katkısı olan Öcalan'ın hapiste tutulması barış sürecinin devamlılığına KESİNLİKLE zarar verir.

Hükümet şartlar ne kadar zor olursa olsun bu riski almak zorundadır, diğer türlüsü daha büyük risk almaktır. Öcalan, yaşı 40 ve 50'nin üzerinde olan ve Türklerle beraber demokratik eşit şartlarla beraber yaşanacağına inanan Kürtleri temsil etmektedir ve onun sözleri hala çoğu Kürt üzerinde etki etmektedir.

Bunu ister kabul edelim ister etmeyelim durum budur.

Bu duruma gelinmesini sağlayan iki darbeden 12 Eylül Sivas ve Diyarbakır Hapisane işkenceleri PKK'yı kurmuş 28 Şubat ise Devletin İslam düşmanı olduğuna inanan Sünni Kürtlerin çoğunu Öcalan saflarına itmiştir.

Kısacası Türkiye'de Nato'nun Gladio güdülemeli jakoben devlet anlayışı durumu buralara getirmiştir. Türkeş ve MHP bu yapılanmanın asla dışında değildir. MHP'ye 12 Eylül öncesinde çok iş düşmüş ve Nato jandarmalığını bu sayede üstlenmişti. İslam inancı gelenekselliğe bulanarak bir takım tarikatlarla bu faşizan yapı da desteklenmişti.

Türkiye'de oluşturulan paralel devletler aslında ben onlara çapraz görünümlü paralel devletler demeyi uygun bulmaktayım, Federal Anayasa ve Başkanlık sistemiyle son bulacaktır.

Federal Anayasa ve Başkanlık sistemi Anadolu ve Balkanlara barış getirecektir. Bu sadece Türkiye'yi değil, başta Kıbrıs'ta, Kosova'da, Bosna'da, Suriye'de, Irak'ta Federatif barışçıl çözümlere örneklik teşkil edecektir. Federal Türkiye Cumhuriyeti gerçek anlamda adaletli bir vizyonu İslam ülkelerinde teşvik edici olacaktır. Bu trend bazı ülkeleri ya BAHARLI ya BAHARSIZ BAHARATLI DEĞİŞİME SORLAYACAKTIR.

Halkımız Federal anayasa'yı sadece Anadolu'daki barış için değil KIBRIS ve BOSNA gibi İslam ülkelerinde barış modeli olabilmek ve örnek olmak için desteklemelidir.

Not: "Çalınan Hayatlar; Mülteci" adlı romanımı lütfen okuyunuz, 2013te gelinecek noktayı 2003'te yazmaya başladım ve 2005'te roman olarak bastırabildim.

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..