Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '16

 
Kategori
Felsefe
 

Paramparça

Paramparça
 

Tigris / Nimetullah Yıldız


Bana "en sevdiğin kelime nedir?" diye sorsaydılar.

Muhakkak ki bu soruya “paramparça” diye cevap verirdim.

Hayatı, bu kelimeden daha iyi tarif eden bir kelime duymadım.                            

Hangi açıdan bakarsam bakayım hep aynı neticeye varırdım.

Bu hayat paramparçaydı ve de her parçasında aynı hakikat vardı.

Nereye bakarsam bakayım! Nereden bakarsam bakayım!

Neresinden bakarsan bakayım, bu hayat hep paramparçaydı!

Hangi parçasına dokunsam, hangi parçasına baksam, hangi parçasını görsem, 

Hangi parçasına körsem; aynı paramparçalığı anlatır, aynı paramparçalığı tarif ederdi. .

Her parçası aynı şeyi anlatırdı. Her parçası aynı şeye ağlatırdı.

Her parçası aynı hakikati anlatmaktaki çırpınışın bir parçasıydı.

Ve de bu paramparçalık tek kelimede buluşurdu; O da "paramparçaydı.”

"Bir hikayen var mı?" diye sorulmamalı hiç bir insana.

Vardı elbette herkesin bir hikayesi. Vardı elbette her şeyin bir hikayesi.

Ve de tüm bu hikayeler, aynı paramparçalığın, aynı acının ifadesi.

Tüm bu hikayeler tek kelimeye çıkardı. O da “paramparçaydı.”

"Mesela " diye başlayan her cümlenin hakikati anlatışındaki çırpınışına ortak olan bu meselelerin,   benzersiz bir kelimesi vardı. O da " Paramparçaydı.”

Bu hayat paramparçaydı!

Yıllarıyla, mevsimleriyle, geceleriyle gündüzleriyle; saatleri, dakikaları, saniyeleriyle...

Her parçası başka bir zamandı. Her parçası başka bir andı.

Her anı hiç bir anına benzemeyen bir hayattı ki; benzersiz bir paramparçalığın izahını yaşatırdı.

Bu hayat paramparçaydı! .

Yerleriyle, gökleriyle anlatırdı kendini.

Yere göğe sığdıramadıklarımızın, yere göğe sığmaz yalanlarının yaşattığı yanılgılarla; göklere çıkardıklarımızın, yerle bir edişlerindeki yenilgilerle doluydu.

Kelimelerin Kıyameti adlı romanın gizemli karakteri Robin’de aynı fikirdeydi.

Ona göre de bu hayat paramparçaydı ve de her parçasında aynı hakikat vardı.

Kendinden ayırmadığı dostu Henry'e bir keresinde şunları söylemişti:

Bu hayatın ucundan tutabileceğin bir tarafı yok, Henry.

Tutunacak hiç bir dalının olmadığını kurumuş yapraklardan öğreneceksin.

Sonbaharın yaprak yaprak anlattığı bu gerçeği;

Güvendiğin dağlara yağan karlarla örtemeyeceksin.

Elle tutulur bir tarafı yok bu hayatın, Henry.

Bir elinle diğer elini tutarsın elin elinde kalır;

Ve de hayatın elinde olmayan tarafını belki de en güzel bu anlatır.

Robin, Malum bar'ın penceresinden derin derin bakıp, dostu Henry'ye döner ve de sözlerine şöyle devam ederdi:

Musa'nın asası ne ki Henry? En fazla denizi ikiye bölerdi.

Öyle gidişler bilirim ki! Tüm bir hayatı paramparça ederdi.

Sonra Robin, Henry'nin gözlerine tüm bir hayata bakar gibi bakar ve de şunları söylerdi:

"Bu hayatın her parçasında o var Henry. Ve de bu hayat paramparça!"

--- Tigris / Nimetullah Yıldız ---

 
Toplam blog
: 24
: 180
Kayıt tarihi
: 01.09.15
 
 

09..09.1979'da Diyarbakır'da doğdum. İlk ve orta eğitimimi yine Diyarbakır'da tamamladım. 1997 Yı..