Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Paranoya

Yine aynı şarkı çalıyor. Bittikçe yeniden başlıyor. Susmuyor bir türlü. Ezbere bildiğim sözleri düşüyor dudaklarımdan birer birer. İlk dinlediğimde daha çok yakmıştı canımı bu şarkı.http://www.youtube.com/watch?v=cshqbi871Gc Artık sadece alıp götürüyor. Ama bu sefer bay gizemi özlediğimden değil, şarkının duygu yoğunluğundan. Milyonlarca kelime çağrıştırıyor bana. her biri eteğime yapışan küçük çocuklar gibi. İlgi istiyorlar. Haklılar tabi...

Uzun zamandır bir boş vermişliğin içinde, test çözüp, konu tekrarı yapıyorum. Sabah sekizi on geçe evden çıkıyorum. Akşam trafiğe göre dokuz en geç dokuz buçukta evde oluyorum. Sürtmüyorum tabi orada burada. Anca dersaneye gidip ders dinliyorum, olmadı kantindeki terastan şehrimi izliyorum.

Bazen rüzgar esiyor. Ama az buz değil. Bıraksam kendimi alıp götürecek sanki. Bilirsiniz sahil hep çok rüzgarlı olur. Bense o rüzgara aşığım. Şu son günlerde biraz gariptim. Biri vardı. Hoşlandım. Gözlerini çok sevdim hatta. Garip anlam veremediğim, içindeki sırrı çözemediğim gözleri vardı. Renkleri ise şarap gibiydi. Sarhoş olabilirdim biraz daha baksam. Gülüşü vardı birde. İçten, sıcacık. Kendimi ona bırakmak istedim bir sabah. Birine değil ona aşık olmayı diledim bu sefer. Onunla daha önce tanışmıştık aslında. İki arkadaşın arasını yapmak istemiştim. Yardım ederken onunla tanıştım. Üç beş dakika konuştuk sadece. Boyu benden epey uzundu. Fazlaca kaldırmam gerekiyordu başımı. Şaşkındı o gün. Bir anda kolundan tutup kenara çekmiştim. Piraye'ye de söyledim geçen gün. Daha gözlerini o ilk görüşüm de konuşamamış, saçmalamıştım. Sonra ki günlerde görmedim onu bir ay kadar. Geçen ay ki denemeden çıktığımda onu gördüm. Bizim dersaneye kayıt olmuştu. Şaşırdım tabi. Bir saate yakın süre o iki arkadaşla birlikte kapandık bir sınıfa güldük, eğlendik. Son bir haftadır daha yakınız onunla. Derslerine girdim bir kaç kez. Bolca güldük yine. O bana baktı ben ona baktım. Öyle geçti işte.

Biraz sabırsızımdır ben. Her şey hemen olsun isterim. Ama bu hemen olmayacak belki de hiç olmayacak.. Bilmiyorum neden ama öyle hissediyorum.

Korkuyorum !

Evet. Cevabı bu olmalı sanırım. Korkuyorum. Hemde çok. Günler öyle sert geçiyor ki üzerimden her biri içimdeki ufacık güveni alıp götürüyor gıdım gıdım. Daha önce hiç bir ilişkim sorunsuz geçmedi. Ya ben onlara uygun değildim, ya onlar bana. Hepsi bitti çabucak. Ama ben bitsin istemiyorum ki..

Yine de güvenemiyorum. Kendimi geri çekiyorum sürekli. Vazgeçiyorum hemencecik. Ama vazgeçsem de deli gibi istiyorum.

Geçenlerde e-posta adresimden biriyle konuştuk. Red crow. Kimdir nedir bilmiyorum. İki üç satır konuştuk. Birbirimizi anlamadık. Anlamak istemedim. Çünkü ona da güvenemedim. Kimdi, neden ekledi, adresimi nereden buldu, neden bu kadar ısrarla konuşmak istiyor vs vs vs. Onlarca soru sordum kendime. Cevapları da yoktu hiç birinin. En sonunda konuşmayı kapattım ve gittim. Paranoyak gibisin dedi adam ben gitmeden önce.


İşin kötü yanı önümüzdeki bir kaç ay içinde haklı olabilir. Psikolog olmak istediğimden fazlasıyla ilgiliyim alanımda. Bunun getirdiği "konuyu fazla bilme" dezavantajı da var. Düşünüyorum ve adamın haklı çıkabilitesi fazlaca yüksek. Hayatımda olanları, bunlara verdiğim tepkileri düşündükçe kendimi toparlamam gerektiğini düşünüyorum.

Tabi her zaman ki gibi düşünmekle kalıyor. Toparlamıyorum. Ara sıra düşünüyorum tamam diyorum. Ders çalışıyorum. Ama otomatik olarak. El alışkanlığı ile çözüyorum soruları ya da yaptığım şeyleri "gerçekten" istediğimden değil öylesine yapıyorum.

Sanki uzaktan izliyorsun kendini Ada. Hatanı, sorunlarını görüyorsun. Ama bir ruh gibi geçip gidiyorsun bedeninin yanından. Göz ucuyla bakıyorsun ona. Yolu devam ediyorsun.

Bu gün fazlaca dinledim bu şarkıyı. Uyumak en iyisi sanırım...

http://www.youtube.com/watch?v=ubEIdlPY8Cw

 
Toplam blog
: 112
: 512
Kayıt tarihi
: 05.08.10
 
 

Yazarım, çizerim... Hayalperestin önde gideniyim... Uykuya aşka aşık olduğumdan daha çok aşığım....