Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Parası neyse verir misiniz?

Parası neyse verir misiniz?
 

http://www.cicekansiklopedisi.com


Değer mi?

Neyin değip, neyin değmeyeceğine kim karar verir?

İnsanlar mı?

Hadi canım güldürmeyin beni sabah sabah!

Onlar fiyat biçer, ederini belirleyemez!

İkisi aynı şey olur mu hiç?

Gözlerinizi kapatın, ayağınızda şortunuz tertemiz bir derenin içinde oturduğunuzu, suyun akışını ruhunuzda hissettiğinizi düşünün. Su buz gibi! Hadi dere yemyeşil bir ormanın içinde şırıldasın, etrafta ulu ağaçlar olsun... Kuş sesleri kulağınızı süslesin....Bir orman perisi......Yok o hikaye değil bu!

Susadınız! Eğilip kana kana içebileceğiniz suya bir bedel ödemeniz gerektiğini söylesem...

Sizin paranızla, su kaç lira?

Saçmaladım iyice ben de, derenin içindeki adam para verir mi suya?

Şartları değiştirelim, işleri zorlaştıralım.

Çöldesiniz, bir devenin üzerinde yolculuk ediyorsunuz, nasılsa iyi hesap yapamadınız susuz kaldınız ve iki gündür su içmiyorsunuz..

Dudaklarınız çatlamış, öleceğinizi düşünmeye başlamış, halüsinasyonlar görüyorken!

İçinde buzlar yüzen bir bidon suyla, küçük bir çocuk çıksa karşınıza ve siz sorsanız “su kaç para?”

“ Çölde para geçmez, sen çok sevdiğin bir şeyden hayatın boyunca vazgeç, ben de sana bir bardak su vereyim!”diye karşılık verse çocuk...

Nelerden vazgeçebileceğimizi konuşmanın bir anlamı olur mu?

***

Evdesiniz, iş arkadaşlarınız misafirliğe gelmiş.

Şirketin durumundan, zorlaşan hayat şartlarından, ay sonunu getiremediğinizden, hak etmediği mevkilerin tadını çıkartanlardan, koltuk sevdalılarından konuşuyorsunuz... Bolca verip veriştiriyorsunuz..

İş arkadaşlarınızın çocukları salonda koşuşturuyor, siz tam hiç bir şeyin önemi kalmadığının altını çizerken, bir şangırtı kopuyor...

Önce önemsemiyorsunuz, sonra eşiniz geliyor.

Saksı kırıldı!

Arkadaşlarınız hararetli konuşmayı sürdürürken, siz durgunlaşıyorsunuz...

Gözleriniz nemleniyor.

Etrafınızdaki sesler kesiliyor önce ardından görüntü bulanıklaşıyor.

Zaman geri sarmaya başlıyor..

Evleneli bir hafta olmuş..İlk evinizdesiniz, yaz ayları, hava çok sıcak, kapı pencere açık.

Günlerden Pazar, eşiniz mutfakta kahvaltı hazırlıyor, siz gazeteye sardırdığınız sıcak ekmeklerle fırından yeni gelmişsiniz..

Kimseyi beklemediğiniz halde zil çalıyor...

Merakla kapıya bakıyorsunuz..

Gelen Anneanneniz, elini öpüp içeri buyur ediyorsunuz..

Elinde; sıradan, ucuz, her yerde bulunabilecek toprak saksıda sardunya var.

“ Niye zahmet ettin Anneanne” diyorsunuz..Utanarak ev hediyesini elinden alıyorsunuz..

Salonunuzun baş köşesine koyuyorsunuz..

Anneanneniz ölüyor sonra, sardunya kalıyor..

Dudaklarınızda oluşan acı tebessümün arasına tuzlu bir damla göz yaşı karışmışken arkadaşınız dürtüyor..

“Daldın?”

“ Saksı” diyorsunuz.

O cümleyi tamamlamanıza müsaade etmiyor..

“ Takıldığın şeye bak” diyor.. “ Parası neyse veririz!!”

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..