Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '11

 
Kategori
Deneme
 

Parayla saadet olmaz mı?

Parayla saadet olmaz mı?
 

Dünyanın her dilinde, her ülkesinde para, geçer akçe değil mi?


Beni az çok okuyan pek çok güzel okuyucum farketmiştir ki, ihtiyacımın dışında kalan parayı, zerre önemsemem. Çünkü bana göre, bir insanın, tek başına, yiyebileceği yemeğin, giyebileceği kıyafetin, sahip olamak zorunda olduğu evin ve arabanın değeri, kişiden kişiye, öznel değişkenlikler gösterse de, üç aşağı beş yukarı bellidir. 

Bütün bunları söylemem ve bilmemle beraber, insanın mutluluğunda paranın mutlak gücünü peşinen kabul edecek kadar da gerçekçiyim ben; güzel okuyucum. 

Bırakın siz, " Parayla saadet olmaz" klişesine yıllardır sığınıp, ahkam kesenleri... Bırakın, boşverin siz; ultra viyole, ultra lüx romantikleri!... 

Varlıktan kötü bir şey gelmez genellikle insanın başına. Ne gelirse, yokluktan, fukaralıktan gelir insanoğluna... Gasp da, cinayet de, hırsızlık ve yağma da fakirin kaderidir hep; nasıl oluyorsa? 

Savaşta, fakirin oğlu savaşır... Depremde ve yangında ilk darbeyi hep fakir, fukara alır. En ufacık imar sorununda kimsesiz garibin evi başına yıkılır. Sel, yağmur, fırtına azgınlığı önce fakirin döşeğini katar da önüne; götürür... 

Hadi bunların hepsi yaşamsal bir raslantı diyelim... Peki İstediğin evi, arabayı almanı ne sağlar? İnsanca yaşamana sebep olacak sinemaya, tiyatroya, resim sergisine, konserlere neyle gidersin? Kenarı tırtıllı deniz kabuğuyla mı?!! 

Tüm enerjisini yuvasına, çocuğuna, eşine ve kendi yaşamına verebilmesinin, kişilikli kadının, ön koşulu, ihtiyacınca paraya sahip olması değil midir? 

İşinde başarılı bir işadamı, evinde ve eşi karşısında dozu iyi ayarlanmış bir özgüven ve iktidar duygusunun da altın anahtarı para değil midir? 

Yaşamdaki başarısı, her ne kadar çok doğru bulmasam da, sahip olduğu yatlarla katlarla, atlarla ( arabalarla ) ölçülmez mi insanın hala? Hele de bu günün malesef, değiştirilmiş, dönüştürülmüş, yozlaştırılmış Türk toplumunda? 

İş hayatında başarılı elemanın, kaydadeğer yöneticinin, en temel ölçütü aldığı maaşı, kazandığı parası değil midir hala? 

Şarkıcı, konser başı ücretiyle, ressam resminin parasal değeriyle, futbolcu bir yılda kazandığı paranın miktarı kadar değerli ve başarılı sayılmaz mı kendi alanında? 

Bir satış örgütünün en parlak elemanı, aynı zamanda en yüksek primi, en yüksek maaşı da alanı da değil midir; o topluluğun?... 

En başarılı doktor, vizitesi en yüksek ve en yoğun olan, en başarılı avukat, en yüksek vekalet ücreti talep eden ve alan değil midir; günümüzün ultra materyalist dünyasında? 

Örnekleri sayısız çoğunlukta arttırabileceğin, arttırabileceğim bu listeye baktığında, baktığımda... Sorarım sana... Ey aklı başında!, Ey gerçekçi okuyucum! : 

Parayla saadet olmaz mı? 

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..