Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '13

 
Kategori
Mizah
 

Pardon! Ben size aşık oldum da.

Pardon! Ben size aşık oldum da.
 

Topumuzun inşaata kaçacağı günlere giriyorduk. 

Nereden bilebilirdik ki bu aşk başa bela olacaktı.

25 yılın getirmiş olduğu bir sevgisizlik akıyordu paçamdan. Arkadaşlarım çifter çifter evlenip yüzük takarken ben hala maça gideyim, play station oynayayım, halı sahaya adam toplayayım derdindeydim. Üstelik askerliğimi de yapmıştım (Not: Kısa dönem askerlik yapıp 2 senedir anlatıyorum). Aile baskısından mahalles baskısına neredeyse patates baskısına kadar herkes ARTIK EVLEN! diyordu. Benim ise hep bir bahanem vardı. Ya borçlarımdan ya da daha büyümediğimden dem vuruyordum.

Gel gör ki bir gün bir kızı gördüm. Kız sanki yıllardır benim aşka olan inançsızlığıma tepki olarak doğmuştu. O boy o pos o endam neydi aman Allahım. Bir şekilde ona ulaşmalıydım ama nasıl? Çalıştığımız kurum devlet kurumu olması nedeniyle temkinli olmalıydım. Ben her şey de olduğu gibi bunda da tam tersini yapıp herkese sordurdum. Bir kişi tanımaz mı seni be arkadaşım? Kime sorsam hep aynı cevapları alıyordum.

O kim? Nerede Çalışıyor?

Gel zaman git zaman sürekli yeni insanlarla tanışıyor ve bu yeni insanlara onu anlatıyordum. Cevaplar da herhangi bir değişiklik yok. Yine kimse tanımıyordu. Bazen önümden geçip gidiyordu. Ben onu hep tuvalete gidiyor zannediyor ve kapısında bekliyordum. Hatta bir gün espri olsun diye peçete ve kolonya alıp tuvaletin kapısında bile beklemeyi düşündüm ya, neyse..

Yaşadıklarımı sürekli not altına alıyor her geçen gün umudumu yitiriyordum. Günlerden bir gün işe geldim ve montumu çıkardım. Bir baktım yanımdan yine BMW X5 hızında biri geçti bir baktım o. Hemen koştum peşinden, kafeteryaya girdi ve direkt karşısına oturdum. Sigarasını yaktı, bende karşısında mal gibi duruyordum. Bakmıyordu bile. Sonra bir arkadaşım geldi. Normalde her gün kafede otururum bir gün olsun yanına çağırmamıştır. Gitti o gün gelsene yanıma dedi. İçimden söylene söylene gittim yanına oturdum. "Ulan ne zaman gol desek arkamda ofsayt bayrağı ile bekliyor hayat" diye söylendim içimden. Hayatta Beşiktaş'tan başka sevdiğim olmamıştı. Ama bu kız Beşiktaş'a kafa tutuyordu. Neyse ben bu arkadaşa anlattım içimden geçenleri. Gösterdim. Araştıracağım dedi. Nasıl bir ortamı varsa FBI bile bu kadar kısa sürede ulaşamazdı ama o ulaştı. Bilgileri almıştım. Zor kız olduğu, kimseyle görüşmediği, yaşının benden büyük oluşu v.s. Bu bilgiler içerisinde işime gelen hiçbir şey yoktu ancak ben kafayı takmıştım, olacaktı. 

Çalıştığımız kurumun aynı MSN gibi bir sistemi vardı ve onun üzerinden eklemiştim, kabul etmesini Türkiye'nin AB'ye girmesi gibi bekliyordum. Müzakereler için tarih dahi verilmemişti. Umutsuzca bakıyordum sürekli. O da ne? Birden kabul etmişti ve konuşmaya başlamıştık. Tarih 20/12/2012. Ben yavaştan yavaştan açılıyordum ona. Bana kalsa Selam dedikten sonra seni seviyorum derdim ama o işler öyle olmuyordu işte. Günlerden perşembeydi. En kötü ihtimalle cuma gününe randevu almalıydım. Direniyordum. Ön raporumu oluşturacak olursam ilk izlenimler olumsuzdu. 

Ertesi gün oldu. Günlerden Cuma'ydı. Çalıştığım birimin önünden geçerken birden döndü ve baktı. 

-Naber Ömer?

- ....

- Heee iyiyim Senden naber ?

-Benden iyi, buradan geçiyordum bir selam vereyim dedim.

-...

- Aaa teşekkür ederim mutlu oldum.

 

Evet söylenenlere ilk başta tepkiler veremiyordum. Mala bağlamıştım. Sonra içimden dedim kız kesin demiştir ne aptal çocuk bu çocuk.

Akşam oluyordu çıkmak üzereydik. Maç 0-0 ve şampiyonluk gidiyor gibi bir durumdayken artık son 5 dakika Allah ne verdiyse yüklenmeye başladım.

-Ya pardon akşam bir çay içelim mi?

 

 

 

Devamı çok ama çok yakında

 
Toplam blog
: 16
: 1672
Kayıt tarihi
: 18.04.09
 
 

Kütahya Meslek Yüksekokul Mezunuyum. Şuan işsizim. İlgi alanlarım genelde Beşiktaşla ilgilidir. Spor..