Pardon! Biri “Fırsat eşitliği “ mi dedi?

Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan devrimler içinde belki de en önemlisi olan eğitim devrimidir.(İnkılap demeyi tercih etmiyorum)

3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan “Tevhid-i Tedrisat “ (Eğitim Birliği Kanunu), devletin eğitim ve kültür politikasında birlik sağlanması amacını taşıyordu.

Eğitimin, çeşitli zümre ya da örgütlerin himayesinden çıkarılarak kamusal alanda, laik ve eşit şartlarda, fırsat eşitliği ilkesine bağlı kalarak verilmesini hedefliyordu.

Bu kanundan tam 80 yıl sonra çıkan bir kanun taslağı aklımızı karıştırdı hepimizin…

3 Kasım 2003 tarihinde açıklanan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Taslağı.Bu taslağın genel amacı, kamunun faaliyet alanının ve kamu kesimi tarafından sunulan hizmetlerin yeniden tanımlanması olarak açıklanabilir kısaca. Eğitim de kamusal hizmetlerden biri olduğuna göre, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Taslağı içinde ele alındı pek tabii ki.

Bir çoğumuz feryat figan ettik bu tasarıyı okuyunca; “Eyyy ülkemizi yöneten, bizim adımıza kararlar alanlar, neler oluyor o dağların zirvelerinde?? “ Aslında bu feryadımızı ve sorularımızı yanlış adreslere yönelttiğimizi ve verecekleri yanıtı söylerken, “Efendim, elçiye zeval olmaz… “ diye başlayacaklarını tahmin etmeliydik.

Eğitimde yapılan değişiklikler ve yenilikler elbette ki sadece iç politikamızın sonuçları değil. “Küresel Eğitim Reformu “ adı altında küresel örgütler tarafından, bütün az gelişmiş ülkelere taşınan uygulamalar bir çoğu. Bu uygulamaları hayata “el mahkum “ geçirecek olanlara sormakla sorumuzu, hata ettiğimizi fark ettik sonra.

Ülkemizde kamusal eğitim hizmetleri 1980 den bu yana uygulanan neo-liberal politikalar doğrultusunda büyük ölçüde yerelleştirilip ticarileştirilmiştir zaten. Kamu Yönetimi Temel Kanunu Taslağı ile de, anayasal düzen gereğince devletin görev alanına giren ve bu nedenle merkezi yönetim tarafından yürütülen eğitim hizmetleri, devletin görev alanından çıkarılmakta ve merkezi yönetime sadece müfredatı belirleme ve geliştirme işini bırakmaktadır. “Eğitimde Yeniden Yapılanma “ uygulamaları ne yazık ki eğitim birliğinin ortadan kalkması ve eğitimin ticarileşmesini gündeme getirmiştir.Feryadımız da bunadır…

Bundan 80 yıl önce çıkan “Tevhid-i Tedrisat “ kanununu ve fırsat eşitliğini hiçe sayan bir yasa tasarısıdır bu.

Neyse ki Cumhurbaşkanlığınca incelenen bu yasa, “Hukukun genel ilkelerine, Anayasal kurallara ve kamu yararına uymadığı “ gerekçesi ile geri gönderilmiştir.

Ancak, bu uzaktan kumandalı yenileşme hareketlerinin ve isteğinin, hükümeti kim kurarsa kursun değişmeyeceği, bu konunun tekrar ve daha sıcak biçimde soframıza geleceğinden hiç şüphem yok…