Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '11

 
Kategori
Tarih
 

Pargalı İbrahim

Pargalı İbrahim
 

Pargalı İbrahim (Diziden)


Şu sıralar Muhteşem Yüzyıl dizisinden bildiğimiz Osmanlı Devletinin en ünlü Devlet adamlarından biri. Kanuni Sultan Süleyman’ın İkinci Sadrazamı. Osmanlı tarihinde “Pargalı, Frenk, Makbul, Maktul” gibi isimlendirmeler ile tanınır. 

Yunanistan’ın Parga şehrinde doğmuş. Bir balıkçının oğludur. Küçük yaşta Türk korsanlar tarafından kaçırılıp Manisa’da dul bir kadına satılır. Kadın onun iyi bir eğitim almasını sağlar. Keman çalmada çok yeteneklidir. O sıralar Kanuni Sultan Süleyman, Şehzadeliğindedir ve Manisa Sancak Beyi olarak görev yapmaktadır. 

Pargalı İbrahim 9-10 yaşlarındadır. Bir tesadüf sonucu geleceğin Osmanlı Sultanı Süleyman ile tanışır ve hayatı değişir. İbrahim bir gün kemanını konuştururken oralardan geçen Şehzade Süleyman müzikten etkilenir ve hemen kemanı çalanın getirilmesini ister. Saraya alınan İbrahim’in eğitimine burada devam edilir. Kısa sürede Şehzade Süleyman’ın dostluğunu da kazanmıştır. 

Tarih ve coğrafya ile ilgileniyor, Türkçenin yanında çok iyi Yunanca, farsça ve İtalyanca biliyordu. Yavuz Selim öldükten sonra yerine geçen Sultan Süleyman ile İstanbul’a geldi. Bilgisi ve becerisi sayesinde Kanuni ile dostluğunun da etkisi ile Osmanlı Devletinde hızla yükseldi. 

Kapı Ağalığı, Şahinci Başılığı, Has odabaşı derken, Vezir Ahmet Paşa’nın entrikaları ile Sadrazamlıktan alınan Piri Paşa’nın yerine teamüllerin dışına çıkılarak Sadrazamlığa kadar yükseldi. Aynı zamanda hem Anadolu beylerbeyi hem de Rumeli Beylerbeyliği verilmişti. Bu durum Osmanlı tarihinde nadir görülen bir olaydı. 

Vezir Ahmet Paşa, Sadrazamlık beklerken, hızla yükselişinden rahatsız olduğu Pargalı İbrahim onun yerine Sadrazamlığa getirilmişti. Ahmet Paşa Mısır Valiliğine atanmış, atanır atanmaz isyan etmişti. Ahmet Paşa’nın isyanını yıldızı hiç barışmadığı yerine Sadrazam olan Pargalı İbrahim bastıracaktır. 

1523 yılında Kanuni’nin kız kardeşi Hatice Sultan ile evlenerek Saraya Damat oldu. Artık Damat İbrahim Paşa idi. Düğünleri 15 gün sürmüş, düğün şaşalı şekilde Kanuni’nin kendisi için yaptırdığı İbrahim Paşa Sarayında yapılmıştı. Belgrat’ın fethinde, Rodos’un alınmasında, Ahmet Paşa ve Kalender Şah isyanlarının bastırılmasında önemli rol oynamış, Osmanlı için önemli olaylarda en önlerde yer alması ününe ün katmıştı. Bu durum aynı zamanda devlet içindeki otoritesini de arttırmıştı. Mısır isyanını bastırdıktan sonra Mısır Beylerbeyi ünvanını da almıştı. 

1526 Mohaç Meydan Savaşının kazanılmasında da önemli rol oynamıştır. Ünü ve gücü biraz şımarmasına sebep olmuş, Kanuni’nin sorgusuz dostlunu suistimal etmeye başlamıştı. Bu durum onu çekemeyenler için bulunmaz bir fırsattı. Hakkında çıkan, aslında Müslüman değil bir hristiyan, derdi hükümdar olmak gibi birçok söylentinin üzerine Mohaç zaferinden sonra Avrupa’dan dönüşte, bir çok heykelle İstanbul’a gelmesi kendisine olan şüpheleri iyice arttırmıştı. Resim ve heykele verdiği önemi, İslam düşmanlığı olarak yansıtmaya çalışıyorlardı. Kanuni’nin onayı ile heykelleri sarayın bahçesine ve At meydanına koydurttu. 

Hakkında çıkarılan dedikodulara Kanuni başlarda hiç aldırış etmiyor, gönülden bağlı olduğu dostuna çok güveniyordu. Bu karışık dönemde ailesinin Yunanistan’dan gelmesi, babasının Müslüman olup Yunus adını almasından sonra Sancak Beyliğine getirtmesi de hakkındaki dedikoduları iyice arttırmıştı. (Haşim Şahin) 

Avrupalı elçiler ile o görüşüyor, kritik anlaşmalarda Osmanlının gücünü diplomatik olarak ta gösteriyordu. Kanuni’nin gözünde saygınlığı en üstlerde çıkmıştı. Kanuni, Damat İbrahim Paşa’nın gelirini 3 milyon akçeye çıkardığını tüm devlet erkanının huzurunda duyurarak kadim dostunun onurunu okşamak istediğinde, bulunduğu mevki ve gücünün etkisi ile 3 milyonu beğenmeyip “Fatih Sultan Mehmet, Sadrazam Mahmut Paşa’ya 4 milyonluk haslar verdiğini” söyleyerek şımarıklığını belli edecek, Kanuni’de altta kalmayıp, “Onlar İstanbul’u fethettiler, Onlar ile kendimizi bir tutmak haddimiz değil” diyerek cevap verecekti. 

İbrahim Paşa askeri başarılardan sonra görüştüğü elçiler ile devletin kudretinden bahsettikten sonra bulunduğu mevkinin yüksekliğini vurguluyor, “Padişahın iki mühründen biri bende. Devleti ben idare ediyorum, benim tasdiklemediğim hiçbir iş olamaz” devlet içindeki nüfuzu ile böbürleniyordu. 

Avusturya ile yapılan 1533 İstanbul Antlaşmasında , Avusturya Kralının Osmanlı Sadrazamına (yani kendine) denk sayılması, İbrahim Paşa’yı iyice gururlandırmış, kendini Krallar ile Sultanlar ile denk olarak görmeye başlamıştı. 1534’deki Safeviler üzerine üzerine yapılan Irakeyn Seferi İbrahim Paşa için ikinci bir dönüm noktası idi. “Serasker Sultan” ünvanı verilmişti. Bu ünvanı alan ilk kişi idi. Artık kendi adına fermanlar yazıyor, “Sultan İbrahim” diye imzalıyordu. 

Paşa’nın Irakeyn seferi sırasındaki asıl amacının İran’ı ele geçirip, Osmanlıya bağlamak başına da kendisinin geçmek istediği düşünülüyordu.Nitekim başlangıçta seferin yönü Bağdat iken orduyu Tebriz’e yönlendirmiş, alt yapı hazırlığı yapılmadan yapılan uzun yürüyüş, orduyu yıpratmış, İran Şah’ı yaklaşınca da Erzurum’da bulunan Kanuni’den yardım istemek zorunda kalarak amacına ulaşamadığı düşünülüyordu. 

Yanında bulunan ancak ters düştüğü Defterdar İskender Çelebiyi öldürtmesi, sarayda ona karşı olan muhalefetin sesini iyice yükseltmesine sebep olmuştu. Bu tepkilerden artık Padişah ta etkilenmeye başlamış, kadim dostu ile arasına mesafe koymaya başlamıştı. 

Damat İbrahim Paşa’nın bir de Şehzade Mustafa’yı desteklemesi belki de ona en büyük düşmanını kazandırmıştı. HÜRREM SULTAN’ı. Hürrem Sultan bütün gücü ile Paşa’nın aleyhinde çalışıyordu. Paşa’nın Hatice Sultan ile ilgilenmediği, bazı cinayetleri gizlediği, hediye gönderilen Kuranı Kerimleri kabul etmediği, gizli hristiyan olduğu, devletin parasını müsrifçe harcadığı söylentilerine artık Kanuni de inanmaya başlamış ve eski dostu ile ayrılmanın vakti geldiğini düşünerek onu öldürtmeye karar vermişti. 

1536’nın Mart ayında iftar için saraya çağrılan İbrahim Paşa, iftardan sonra bir odaya çağrılarak, daha sonra Şehzade Mustafa’yı da boğdurtmakta kullanılacak dört sağır ve dilsiz cellat tarafından boğdurulacaktır. 

Kanuni Sultan Süleyman’ın yakın dostu, hızlı yükselişi yüzünden “Makbul İbrahim Paşa” olarak anılırken, öldürüldükten sonra “Maktul İbrahim Paşa” olarak anılmaya başlayacaktı. 

Kaynak : Esma Tezcan- Pargalı İbrahim Çevresindeki EdebiYaşam Haşim Şahin – Maktul İbrahim Paşa 

 
Toplam blog
: 152
: 10713
Kayıt tarihi
: 16.08.07
 
 

TARİH ÖĞRETMENİ MEB DENİZLİ  AĞRI AFYON  ..