Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '13

 
Kategori
Güncel
 

Paris bize ne kadar uzak?

Paris bize ne kadar uzak?
 

(Haberle ilgili bu görsel sanal ortamdan alıntıdır)


Paris'te üç PKK üyesi kadının gizli kıyımı gerilimleri de sorgulamaları da arttırıyor.

Olması gereken de bu! Yanlış giden her ne var ise eleştirmeliyiz.

Özgür olmanın bize verdiği bir sorumlulukla neden, niçin, nasıl gibi sorgulamalar yapmalıyız.

Bir tabanca ile vurularak öldürülen üç kadın Türkiye’de olası bir Kürdistan kurulması için çalışıyormuş. Bu konuda PKK’nin siyasi uzantısı olarak bilinen BDP sözcüleri AKP İktidarı yetkililerini suçlayıcı pek çok açıklama yaptırlar. Bu çekişme bitecek gibi görülmüyor. Çünkü onlara göre silahlı teröristler her ne yaparlar ise hakılıdır kısaca.

Görülen o ki Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü için Batı ile işbirliği yolunda hızla ilerleyen iki yüzlü teröristler ile onların siyasi uzantıları hep haklı çıkacaklar. Çünkü ne silahlı teröristler için ne de ayrılıkçı siyasi uzantıları için gerekli siyasi karşılıklar kadar ortak kültür değerlerimiz bağlamında köklü ve yaygın bir çaba harcanmıştır.

Öte yandan bugüne kadar Avrupa'da yuvalandıkları bilinen kimi teröristler ile ayrılıkçı propaganda yapanlara karşı neden gerekli en etkili çözümlere başvuramamış olan AKP İktidarı da kendince haklı çıkacak. Çünkü ‘s u ç samur kürk de olsa’ onu kimse üstüne giymek istemez. Bu bağlamda özellikle Başbakan Erdoğan'ın da açıklamış olduğu gibi 'uluslararası' destekleri bulunan Terör Örgütü ile ona dayalı siyaset yapan kimi uzantılarının Osmanlı'yı da gerektiğinde içinden vuran kimi Avrupa ülkeleri nezdinde onların ayrılıkçı teröre siyasi destekleri ile para toplama ve uyuşturucu ticaretini engelleyebilmek bakımından etkili olunamadığı anlaşılmaktadır.

1970'lerde başlayan 'kardeşin kardeşe kırdırılması' sürecinden sonra bugün yaşanılan 'terör saldırıları' ile onun peşinden gelen Kürtçü ayrılıkçı siyasi dayatmalar dün olduğu gibi bugün de toplum kesimlerini germektedir. Bu bağlamda günden güne güçlendiği anlaşılan PKK/KCK ile mücadelede bazı hatalarına rağmen Türk Güvenlik Güçleri'nin başarıları da inkar edilemez. Ne yazık ki 'akan kanın durması' ve 'anaların ağlamaması' için AKP İktidarınca başlatılan ancak içi doldurulamayan Açılım adlı Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi de geçtiğimiz yıllar içerisinde hiç bir işe yaramamıştır.

AKP İktidarınca samimi olarak başlatıldığına inandığınsöz konusu 'milli birlik projesi' e ğ e r nice ortak kültür, akrabalık ve komşuluk değerlerimiz yanında İslam Kardeşliği bağlamında geliştirilebilse idi yaşanılan bütün olumsuzluklar ortadan kalkadı bugüne kadar. Ne ki arada kapalı kapılar ardında yapılan olası bir kaç değerlendirme sonunda bu çıkış tavsadı bence. Bu süreçte Etkin Pişmanlık Yasası ile Dağlarda dolaşan terörist /gerilla/ militan adı verilen can almak için gözü dönmüş silahlı köylü ya da kentli gençler de evlerine dönmüş olmaz mıydı? Ne yazıık ki hiç bir silahın patlamadığı 2005'te başlatılan Kürt Sorunu saptaması ile İmralı'da kurulan KCK Yapılanmasının ardından terör saldırıları ile siyasi ayrılıkçılık propagandaları da yogunlaşarak bugünlere gelinmiştir.

Siyasi olduğu kadar, kültür, eğitim ve güvenlik uygulamaları bakımından da pek çok hatanın işlendiğini açık yüreklilikle itiraf etmeliyiz. Oysa bu konuda iktidar sahipleri de silahlı ayrılıkçı saldırgan kesimler ile onlara 'yola devam!' ya da 'bastıran kazanır!' diyen kimi iki yüzlü kişiler söz birliği yapmışcasına bugün gelinen olaylar yaşanmaya başlanmıştır.Gelinen son aşamaya göre yaklaşık otuz yıldan bu yana Terör Saldırılarının 'vur kaç', 'yol kesme', 'adam kaçırma', 'okul basma', 'yola mayın döşeme', 'karakol basma', 'canlı bomba patlatma' gibi sinsi eylemlerin ardından kurulması tasarlanan 'Barış Görüşmeleri' bence öncelikle önlenmesi gerektiği düşünülen Terör Sorununun bitirilmesini değil Batı destekli Kürt Sorunu'nun geniş topluma egemen kılınmasından başka bir işe yaramayacaktır.

Unutmayalım ki Osmanlı Devleti özellikle Balkanlar ve Doğu Anadolu için Ruslar yanında Almanya, Fransa ve İngiltere ile birlikte düzenlenen bütün Londra, Paris, Berlin, Roma ve Sevr Barış Konferanslarında 'masada kaybeden taraf' olmuştur. Bence olası bir Barış Görüşmesi sürecinde masaya; başta Angela Merker olmak üzere Batlı kimi liderler ve ajanları ile görüştüğü (bu konuda pek çok fotoğraf var sanal ortamda) bilinen Apo ile birlikte yine Almanya, Fransa ve İngiltere de gelip oturacaktır. Bu konularda uzun söz gerek yok. Ancak gelinen bu aşamada, olası bir 'barış' için 'müebbet hapse mahkum bir kişiden medet ummak' gibi bir açmaza düşülmüş olması bence perde arkasında aklımızın ermediği nice dolapların dönmekte olduğunu gösteriyor.

Bu konuda bugün giderek gündeme oturan Paris'teki üç PKK üyesinin cenazesi bağlamında Kartal adlı bir gazete okuyucusunun; 'Bir şeyi anlayamıyorum: Bu insanlar kırmızı bültenle aranıyorlar, resmen teröristler ve Fransa'da yaşayıp Fransız resmi makamları ile görüşüyorlar peki bunlar nasıl hala T.C vatandaşı oluyorlar eğer vatandaşlıktan çıktılar ise neden ve nasıl cenazeleri Türkiye'ye getiriliyorlar' sorusunu bakalım hangi yetkili nasıl açıklayacaktır.

Sanal ortamdaki değerlendirmelere katılan bir başka okuyucu ise, 'bir vatandaş Fransa'ya gitmek istese vize alması için neler yapması gerekiyor bir bilseniz (9) takla attırmadıkları kalıyor adama ama terörist olunca elini kolunu sallayarak giriyor' diyerek dolaylı olsa da Türkiye'nin Terörle Mücadele'nin dost ve müttefik olduğunu sandığımız bazı Avrupa ülkeleri nezdinde teröristler ile Türkiye aleyhine propaganda yapmaya başlayanlar için gerekli engelleyici girişimlerin yokluğuna parmak basmıyor mu dersiniz?

Yazısındaki hurufat hatalarından dolayı yurt dışından yazdığını sandığım Metin adlı okuyucu da, 'Bu insanlar katil ve terorist değil miydi, yuzlerce insanin olmesine sebeb olmadılar mı. Kurdukları PKK bir binlerce kişiyi öldürmedi mi. Ne biçim bir dünyada yaşıyoruz biz, anlamıyorum!' diyor.

Söz konusu olay için Recep Bey de, ‘cenazelerin Türkiye'ye getirilmesini protesto ediyorum. Bu soysuz güruhun cenazelerinin Türkiye'ye getirilmesine müsade veren hükümetimize teessüfler... ey akparti hükümeti bizi zorla mhp ye ya da saadet partisine oy vermeye itiyorsunuz bunu bilin’ diyerek sesini yükseltmiş.

Yorumcu takma adlı bir kişi de tartışmalara, ‘ pkk’lı teröristin cenaze namazı kılınır mı? müslüman pkk’lı olur mu? Ölenler zerdüş olabilir ona göre gömün ha’ başlıklı yorumunda, ‘Bence kılınmaz ve müslüman olamaz. Zaten katılacak olanlarda onun gibi olanlardır. Camiye bile alınmamalı. Zaten pkk’lılar da müslüman olmadıklarını söylüyorlardı. Zerdüş inancına göre gömülmeliler’ açıklamasında bulunmuş.

Kısa adı TNL olan  bir başka okuyucunun; 'Fransa ile bu teröristler birbirini pek seviyor. Orada gömsünler ait oldukları topraklar burası değil orası bence' saptaması ise hiç de yabana atılacak gibi bir öneri değil bence. Çünkü söz konusu cenazelerin Diyabakır'da PKK renkleri arasında toprağa verilmesi görülecektir ki gelecekteki bazı olaylar için hiç de hayırlara vesile olmayabilir.

Bütün bu olan bitenler yıllardan beri tasarlandığı artık iyice anlaşılmış olan 'İmralı Süreci' için bir 'sabotaj' mı yoksa olası bir 'Uluslararası Kürt Sorunu Barış Görüşmeleri' için birer basamak mıdır, yakında anlayacağız. 

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..