Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Paris cafelerinden Antalya' ya

Paris cafelerinden Antalya' ya
 

Paris'in ünlü kafelerinden birindeki çok şirin bir uygulamanın Antalya'da yapıldığını duyunca çok sevindim. Efendim olay şu; kafe müşterileri siparişleri neyse aynısından bir tane daha sipariş ediyorlar ve ücretini de ödüyorlar. Ancak siparişleri kahve, pasta, kek her ne ise kendileri yiyip içmiyorlar. "Askıda" diyorlar ve böylece ücreti ödenmiş bir yiyecek ya da içecek kafeye gelip onu ödeyecek gücü olmayan birine servis ediliyor. Yani kafe müşterisi tükettiği herneyse aynısından bir tane de hiç tanımadığı birine ısmarlamış oluyor. Bu harika ve dünya tatlısı uygulama size hiç tanımadığınız ve maddi gücü olmayan biriyle bişeyler paylaşma şansı veriyor. Sizinle aynı dünyada yaşayan ama aynı fırsatlara sahip olmayan insanlar için onları incitmeden, onurlarını kırmadan kendinizle eşit fırsatlarda olabilecekleri bir an yaratıyosunuz. Bu ince düşüncenin Paris'te bir kafede uygulandığını duyduğumda çok etkilenmiştim. Gün içinde kafenin önünden geçen yoksul bir insanın içeri girip "askıda" denilen listeden kendine birşeyler seçebilmesi gerçekten etkileyici. Aynı şekilde Antalya'da da bir fırının bu uygulamaya geçtiğini duymak çok hoşuma gitti. Fırından pidenizi ya da ekmeğinizi alıp ücreti 2 tane olarak ödüyorsunuz. Daha sonra gün içinde ihtiyaç sahibi bir kişi de gelip ücretini sizin ödediğiniz bu ürünü alabiliyor.

"Askıda" uygulaması keşke yaygınlaşabilse. Keşke bir sosyal dayanışma ve paylaşım göstergesi olarak gerçek ihtiyaç sahiplerine tükettiğimiz pek çok şeyi ikram edebilme olanağı bulsak. Belki bu uygulama bazı sektörlerin, kuruluşların ve meslek odalarının ilgisini çeker. Eğer yaygınlaşma olanağı bulursa kısa sürede toplumsal düzeyde sahip çıkılabileceğini düşünüyorum. Bir fırından başlayarak belki lüks bir alışveriş merkezine kadar zincirleme bir etki yaratılabilir. Maddi sorunları olmayan bir veli çocuğuna aldığı önlükten bir tane de tanımadığı bir çocuğa almış olsa? Bunun sağladığı manevi doyumu yaratabilecek kaç olay yaşayabilir ki hayatı boyunca?

Yaşadığımız günlerde sosyal paylaşım duygusu o kadar azaldı ki, bu tür bir ugulamanın pek çok alanda yeni bir soluk olacağı şüphesiz. Rekabetin, kıskaçlığın, bencilliğin egemenliğindeki dünyada insanların "diğerlerinden daha yukarda olmak"tan başka kaygısı yok gibi. Tam da böyle bir zamanda hiç tanımadığınız biriyle yaşamın bir anını paylaşabilmek ne kadar güzel olurdu. Hiç görmediğiniz, adını bilmediğiniz birine bir keyfinizi ya da alışkanlığınızı ikram edebilmek. Herşeyin ölçülebilir olduğu kadar değerli olduğu bir çağda, derinliği insanın paylaşma zenginliği olan bir okyanus yaratmak mümkün mü?


 
Toplam blog
: 7
: 369
Kayıt tarihi
: 29.08.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Kamu yönetimi ve siyasetbilim mezunuyum. Kadın çalışmaları ve metropol yaşamınd..