- Kategori
- Kent Yaşamı
Parlak Siyah Lastik Çizmelerim…
resim int. alıntı
…Var benim.
Köylere âşık, kentinden kopamayan Sadıka Hatun.
Nereye baksam beton, nereye bassam çamur; çarıklarım üç beş adımdan sonra balçıkla ağırlaşıyor; eteklerime sıçrayan yoğun lekelerden kurtulamıyorum.
Büyükşehir; büyük bir inşaat alanı, başımı nereye çevirsem; kentimi istila etmiş müteahhit hayaletleri; mimar ya da mimarsız kök söktürenler.
Gerçeğiyle hiç tanışmadım; çapı daracık dost çevreme onlardan birini sokamadım.
Hani özel bir çaba göstermiş sayılmam, denk gelmedi.
Denk gelmiş olsaydı, üsluplu bir şekilde sormak isterdim.
“En çok küfür gazabına uğrayan bu meslek dalının paradan gayrı cazibesi nedir aziz dostum?”
“Karadeniz’de balıkçılık mesleğinden sonra en çok rağbet gören meslek, müteahhitlik derler; bunun aslı astarı var mıdır kadim dostum?”
“Size mütayit diyebilir miyim? Öteki türlü çok Farsça oluyor da”
“İstanbul’un Karadenizli mütayitleri; salonu bahçeye; yatak odalarını da denize nazır inşa etmeyi severlermiş; sizce neden böyledir?”
“Şeyden olamaz mı? Haklısınız bana da mantıklı geliyor. Karadeniz’de denizi görmekten gına gelmiş olabilir.”
“Anlıyorum, bir mütayit yaptıklarından değil, yapmadıklarından kazanç sağlar diyorsanız öyledir.”
“Ay ilahi siz çok yaşayın emi; Allah uzun ömürler versin de, nerden aklınıza geldi şimdi bu espri? Demek mütayitin parasını ya metresi; ya da mimarı yermiş öyle mi?”
Siyah parlak lastik çizmelerimle çamurlu yollarda tüylü kızlarımla yürürken…
Mütayit sanal dostumla, fantezi içerikli sohbetimizin, Orti ve Nano içine ettiler.
Anam bu kızlardan da bir şey gizlemek ne mümkün “Dua et, senin lastiklerin var bak şu patilerimizin haline; bizlere günah değil mi? Sanalınla bu denli sıkı fıkı olursan vay halimize…”
Diye bir başladılar; pir başladılar. Sustur susturabilirsen.
Yok, bu böyle olmayacak, ben köyüme dönmeliyim.
25 Ocak 2013 Cuma
Alev Meisel/ İzmir