Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '07

 
Kategori
Siyaset
 

Parti programı 1

Dostlar!

Son yazımda hayalimdeki partiden bahsedeceğimizi söylemiştim ama araya bayram seyran girdi, yazı biraz gecikti. Benim yazılarımı blog olarak görmeyin lütfen, yani her gün düzenli yazmam mümkün değil. Zaten o kadar çok yazarsam, yazdıklarımın niteliği istediğim düzeyde olmaz diye düşünüyorum. Lütfen aşağıdaki yazılara iyi niyetle kaleme alınmış ancak salakça fikirler olarak bakmayınız, bu ülkede yaşadığımız sorunların bir kısmı bu fikirleri bu şekilde nitelendirerek yapılan değersizleştirmelerden ve korkaklık ya da tembellikten kaynaklanmaktadırlar. Bir yerden başlamamız gerekmektedir.

Neyse, bu hayali parti programında neler olmalı, içinde kimler olmalı bunlardan bahsetmeye başlayalım ama her zaman dediğim ve diyeceğim gibi, bunlara eklemeler her zaman yapılabilir ve ben bunu her zaman yapacağım, içinde gözden kaçan, o esnada aklıma gelmeyen hususlar mutlaka vardır ve ileride de olacaktır. Ama zaman içinde bunları konu başlıklarına göre alt alta getirdiğimizde nispeten eksiksiz ve istediğim gibi bir programı oluşturabileceğimi ümit ediyorum.

Öncelikle en kalın çerçeveyi çizmeye çalışalım, içini sonra doldurmaya çalışırız:

1. Parti programı ulusalcıdır, bağımsızlıkçıdır.

2. Mevcut sınırlarımız temel ve değiştirilmez sınırlar olarak kabul edilir. Ancak, etrafımızdaki mevcut ülkelerin yapıları ve sınırlarında değişiklikler olduğu taktirde misak-ı mili sınırları asıldır, bunu gündeme getirmiyor olmamız, unuttuğumuz anlamına gelmez.

3. Ülkenin yönetim şekli Cumhuriyet’tir, ülke laik, çok partili, demokratik bir Cumhuriyet ile yönetilir.

4. Ülke üniter yapılıdır, adını temel unsuru olan Türk halkından alır ve Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu devletin vatandaşları kendilerini Türk olarak nitelendirirler.

5. Partimiz, Atatürk ilkelerini kabul eder, yani; laiktir, milliyetçidir, halkçıdır, devrimcidir, devletçidir ve cumhuriyetçidir. Bunların günümüz koşullarındaki açılımı önemlidir, ayrı bir yazıda değinmek istiyorum.

Buradan partiniz CHP taklitçisi bir parti mi diye sorusu ya da eleştirisi olanlar olabilir. Cevabım HAYIR. CHP, bana göre Atatürk’ün kurduğu parti olarak çok özel konumda bir partidir, ancak bugüne kadar partiyi yönetenler maalesef gerekli açılımları gerçekleştiremedikleri için halkın gündeminden çıkmıştır ya da çıkmak üzeredir. Ancak durumun böyle olması bu partinin özünde bulunan bazı ilkelerin yanlış olduğunu göstermez. Tabi ki ben sanal parti kurucusu olarak CHP ve diğer çeşitli partilerin geçmişte söyledikleri ya da günümüzde gündeme getirdikleri doğru fikir ve kavramları kullanmakta sakınca görmüyorum. Amacımız ülkemizi ileriye taşımaksa, kimin söylediğini bir yana bırakıp tüm doğru söylenenleri kendi ortak mirasımız olarak kabul etmeliyiz. Ben şahsen bunları yeri geldiğinde referans da göstererek kullanmaktan hiçbir zaman imtina etmeyeceğim.

6. Ekonomik politika olarak, Türk halkının ve ülkenin en üst düzeyde refahını amaçlar, bunun için birkaç güncel doktrin yerine, tüm dünya üzerinde kullanılan farklı ekonomik politikaları ülke yararına olacağına inandığı şekilde, uluslararası örgütlerin dediklerinden bağımsız bir şekilde gerçekleştirmeyi hedefler.

Yeri burası mıdır bilmiyorum ama bana bu konularda düşünmeye başladığım günden itibaren mutlak doğru olarak görünen bir düşünce var. Bunu bir yerlerde okumadım, patenti bana aittir, sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Doğru tektir. Kimin söylediğine, nerede söylendiğine, hangi dilde söylendiğine göre değişmez. Zamana göre bazı değişiklikler olabilir ama temeli aynı kalır. Buradan şunu söyleyebiliriz. Dünyadaki politik yelpazeyi düşünelim, bu yapı özünde ülkemizde de aynıdır diye düşünüyorum. Yelpazenin solunda, sağında olanlar vardır. Yine dini unsurları ön plana çıkaran, milliyetçi unsurları vurgulayan partiler vardır. Zamanında Turgut Özal’ın yaptığı gibi dört eğilimi bir araya getirdiğini iddia eden yapılar da vardır. Bu tip yapıların bir kısmı merkezde olduklarını ifade ederler. Bazen merkez, sağa ya da sola kaydı denir, rahmetli Ecevit’in yaptığı gibi ortanın solunda kalan partiler de olabilir.

Bana göre siyasetin bu şekilde parçalanması doğru değildir. Örneğin ben kendimi, laik, demokrat, milliyetçi, sosyal demokrat, Atatürkçü, Allah’a, peygamberlerine inanan, hangi dinden olursa olsun, dini, Allah ile arasında bir konu olarak gören kişilere saygı gösteren, ülkemin aleyhine mücadele eden kişi, örgüt ve devletlere cephe alan bir kişi olarak görüyorum. İçimde birden fazla kişilik bulunmuyor. Bunu kişisel olarak yapabiliyorsam, bir parti bunu bir kurum olarak neden yapamasın? Bir parti örneğin niçin sadece sosyal demokratım, eşitliğe özgürlüğe inanırım desin ama dini yok saysın ya da cephe alsın ya da milliyetçilik gibi çok temel bir duyguyu ön plana çıkarmasın? Tam tersi, dini motifleri vurgulayan bir parti, niçin insanların eşitliğini vurgulayan sosyal demokrat değerlere arkasını dönsün ya da dindar geçinip bu değerleri manipule eden kişi ya da kurumları, sırf dindarlar diye hoşgörsün? Ben tüm saydığım bu değerlerin, bir bütünün parçaları olduğuna inanıyorum ve hepsini eşit ölçüde savunuyorum. Dolayısı ile bunların bir kısmını diğer parti ya da kurumların malı ya da oyun alanı olarak bırakmıyorum. SANAL PARTİ, tüm bu değerlerin sahibidir, dört ya da daha fazla eğilimin bir araya geldiği bir yer de değildir, SANAL PARTİ’yi oluşturacak bireyler, saydığım bu ilkeleri kendi içlerinde özümsemiş bireyler olacaklardır, yani farklı parçaların bir araya gelmesi gibi değil, farklı yerlere dağılmış bütünün parçalarının bir potada erimesi misali o bütünü tekrar ayağa kaldırmak için toplanmış bireyler olacaklardır.

Bazı partiler, geçmişteki bazı partilerin mirasçısı gibi görünmek isteyebilirler. Bu şekilde o partilerin seçmen tabanına mesajlar göndermeyi ve oy alabilmeyi ümit ederler. Biz, bunlardan değiliz. Düşüncelerine değer verdiğimiz en önemli lider Atatürk’tür, ancak günümüzde lider olacak kişinin sadece Atatürk’ü değil, dünyadaki tüm liderleri tanıması gerekir. Bunun bilincindeyiz.

Bunların yanı sıra bazı tespitleri de yapmak gerekiyor.

1. Ülkemiz bir borç batağındadır.

2. Halkımızın önemli bölümü bir borç batağına çekilmek istenmektedir ve bu kısmen başarılmıştır. Ülkede çok sayıda vatandaşımız kredi kartı, bireysel kredi türü borçlar içinde yaşamaktadır.

3. Ülkede bir bilgi kirliliği mevcuttur. Basın yayın organlarında yazılan çizilen bir çok konu halkın gerçek gündemini yansıtmamakta, sanal gündemler oluşturulmaktadır.

SİYASET

Gümrük Birliği ve Avrupa Birliği kavramları, isteyen ülkelerle ya da genel olarak bu birliklerin temsilcileri ile sıfırdan görüşülecek ve bu görüşmelerde esas olan ülkenin menfaatleri olacaktır. Avrupa Birliğine girmek adına ülkenin çeşitli ekonomik ya da siyasal konularda çeşitli dayatmalara muhatap olması asla kabul edilemez ve edilmeyecektir.

Ekonomi ile iç içe geçmiş siyaset arenasında, ülkenin farklı açılımlara ihtiyacı olduğu tespitinden hareketle, dünyanın Avrupa dışında kalan bölümüyle de yakından ilgilenilecektir. Bu çerçevede son dönemde ihmal edildiğini düşündüğümüz Orta Asya’daki tüm Türki Cumhuriyetlerle en üst düzeyde siyasi ve ekonomik ilişkiler kurulması için gerekli bağlantılar kurulacaktır.

Bu çerçevede yeni paktlar ve anlaşmalar yapılması da planlarımız arasındadır.

Sözde Ermeni Soykırımı ya da farklı gerekçelerle parlamentolarında ya da ilgili Kurumlarında kararlar almış, yasalar çıkarmış ülkelerle ilgili çalışmalar yapılacak, bu ülkelerin tarihleri incelenecek ve yapılacak çalışmalar sonrası gerektiği taktirde Millet Meclisi’nde bu konular gündeme getirilerek, gerekli kararlar ya da yasalar çıkarılacaktır. Bunu yapmak için Üniversitelerin farklı birimlerinden öğretim üyelerinin ve tarihçilerin katılacağı çalışma grupları tesis edilecektir. Partimiz bünyesinde bu çalışmaları organize edecek alt gruplarımız mevcuttur.

Dokunulmazlık konusu yıllardır konuşulan ama hayata geçirilmeyen bir konudur. Buradan hareketle dokunulmazlık ve dokunulurluk ilkelerini net olarak belirleyen bir kanun çıkarılacaktır. Ayrıca milletvekili olacak adayların sahip olması gereken nitelikler de kişilerden bağımsız olarak bu yasada yer alacaktır.

SEÇİM SİSTEMİ

Seçim sistemi bir bütündür. Bunun için partilerin katıldığı seçim ilkelerini ve kurallarını belirleyecek çalışmaların yanı sıra, seçime girecek partilerin uyması gereken “parti-içi” kurallar bir kanun haline getirilecektir. Buna göre, parti için yapılacak seçimlerde, delege sistemlerinin iptali, belli pozisyonlara aday olacak kişiler için ön şartlar, ön seçim sistemi, partinin belli organlarında görev yapma asgari ve azami süreleri gibi kurallar yer alacaktır. Bu kurallar ülkede faaliyet gösteren tüm partilerin uyması gereken kurallar olacaktır. Bu şekilde eşit rekabet, farklı kişi ve görüşlerin temsili ve daha adaletli seçim ortamı yaratılması hedeflenmektedir. Biz bu kuralları bu aşamada kendi partimizde gündeme getireceğiz ve iktidar olduğumuzda bunun kanunlaşması için gereken çalışmaları yapacağız.

ADALET

Adalet mekanizması komple bir revizyona tabi tutulacak, davaların kısa sürelerde tamamlanmasını sağlayacak teknik, idari, personel konularda gereği yapılacaktır. Adalet, herkesin güvendiği bir yapıya kavuşturulacaktır.

İdam cezası yeniden hayata geçirilecektir. Bu çerçevede kanunda belirtilen hükümlere karşı gelenlerin cezaları infaz edilecektir.

ATAMALAR

Tüm memur atamaları ÖSYM benzeri bir sistemle herkese açık, şeffaf bir yapıda gerçekleştirilecek, adam kayırmaya sebebiyet verecek mülakat tipi değerlendirmeler minimumda tutulacak ve gerekmedikçe yapılmayacaktır.

DIŞ İLİŞKİLER

Türkiye Cumhuriyeti, kendisi ile dost olmak isteyen tüm ülkelere iyi niyet beslemektedir. Bu ülkelerle her türlü kültürel, ticari, spor alanlarında ilişkilerin geliştirilmesi için maksimum düzeyde çaba gösterilecektir. Gerekli organizasyonlar, kurumlar tesis ve teşvik edilerek gerekli tüm maddi manevi destek verilecektir.

Partimiz, iktidar olduğu gün Gümrük Birliği anlaşmasını fesh edecektir.

Partimiz, iktidar olduğu gün Avrupa Birliği adaylığı konusunu ülke gündeminden çıkaracaktır.

Seçimlerde Avrupa Birliği ya da farklı yurtdışı kaynaklı örgütlerden gözlemci gönderilmesi talepleri kabul edilmeyecektir.

Bu sayılanlar gerçekleştirildikten sonra, bizim görüşmek istediğimiz ya da kendileri bizlerle görüşmek isteyen ülke ve uluslararası örgütlerle görüşülerek, ülkemizin yararına olduğuna inanılan, ülkemizin bugüne ve geleceğine herhangi bir kısıtlama getirmeyen anlaşmalar yapılacaktır.

EĞİTİM

Ülkenin genel ihtiyaçları çerçevesinde yeni okullar açılacak, ihtiyaç fazlası ya da amaca uygun olmayan nitelikte öğrenci yetiştiren okullar kapatılacak ya da amaca uygun okullara dönüştürülecektir. Özellikle ihtiyaç duyulan ara eleman niteliğinde eleman yetiştiren meslek liselerine ağırlık verilecektir.

Ülkenin teknoloji, eğitim ve sağlık alanlarında ihtiyacı olan kadroları yetiştiren mühendislik, eğitim ve tıp fakültelerinin kapasiteleri ve sayılarının artırılması hedeflenmektedir.

EKONOMİ

Ülke ihtiyaçları çerçevesinde her şey yapılmaya çalışılacaktır. Bugün itibarı ile ülkenin yapısı ekonomik anlamda bir deprem ya da işgal ortamına benzer bir yapıdadır. Bunu düzeltmek için bugün moda olan ya da olmayan, geçmişte kullanılmış ya da kullanılmamış her türlü ekonomik önlem alınacaktır.

İktidarın ilk bir yılı içinde ülkenin borç ve alacak envanteri net olarak çıkarılacaktır. Ülkenin yurtiçi ve dışı borçları belirlenecek, özellikle bu borçların hangi, ülke, kurum ve kişilere olduğuna bakılacaktır. Bugüne kadar alınan borçların faiz oranları ve kime ne kadar faiz ödendiğine bakılacaktır.

Bunlar tamamlandıktan sonra, bir borç geri ödeme planı yapılacaktır. Bu çerçevede alacaklı kurumlarla tek tek görüşmeler yapılacak ve bu borçların geri ödeme planları, anapara ve faiz yapıları gözden geçirilecektir. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra netleşen tutarlar üzerinden borçların kapatılması hedeflenecektir. Borçların tek parça halinde ve bir kerede kapatılması hedeflenecektir.

Bu ödemelerin yapılması için ülkenin mevcut kaynakları ve varlıkları gözden geçirilecektir. Bu kaynakların yetersiz kalması durumunda, bir kerelik ya da borçların tamamen ödenmesi sağlanana kadar zaman içinde geçerli olacak vergiler çıkarılacaktır. Bu yapılırken, ülkenin bugüne kadar borçlandırıldığı yapıda en çok kazanç sağlayan kurum ve kişilerin en çok katkıyı yapacağı açıktır.

Bu çalışmalar yapılırken, ülkenin yurtdışı borçlanması durdurulacaktır. Devam eden projelerin en kısa sürede ve en düşük maliyetlerle bitirilmesi için gerekli destekler verilecektir. Bu yapılırken, söz konusu projelerin fizibilite çalışmaları ve ülke ihtiyaçları içindeki öncelikleri gözden geçirilecektir.

Ülkeye yatırıma gelen yurtdışı sermayede, söz konusu sermayenin sıfırdan bir yatırım yapması beklenecektir. Şimdiye kadar olduğu gibi mevcut kurumları satın almak ya da borsaya girmek için yurda giren yabancı sermayede, ülkede asgari kalma süresi ve elde edilen kazanç üzerinden belirli oranlarda vergi ödeme yükümlülükleri gibi kurallar getirilecektir.

Şimdiye kadar özelleştirilen bazı kamu kurumlarının özelleştirmelerinin iptal edilerek tekrar kamulaştırılmaları gündeme gelebilir. Bunun net kararını verebilmek için öncelikle bu kurumların sağlıklı bir şekilde incelenmeleri gerekmektedir.

Ülkede yerli kurumlarca petrol arama ve çıkarma çalışmalarının yapılması özendirilecek ve desteklenecektir. Bu konuda azami çaba sarf edilecek ve alternatif enerji kaynaklarının ülkenin kullanımına sunulması için gerekli çalışmalar yapılacaktır.

Bunları yaparken her şeyi en doğru biz biliyoruz havasında olmayacağız. Kendi ekibimiz yeterince iyi olmasına rağmen, hem farklı fikirlerden yararlanmak hem de katılımı fazlalaştırabilmek adına ülkemizdeki mevcut tüm kurumların desteğine açığız. Başta üniversiteler olmak üzere, önümüzdeki dönemde çeşitli kurumlarda toplantılar düzenleyeceğiz, sorunların tespiti ve çözüm önerilerini dinleyecek ve bunları takiben uygun gördüğümüz önlemleri alacağız.

Maliye reformu yapılacaktır, vergi adaletini sağlamak adına, geniş tabanlı ve düşük oranlı vergi sistemi hedeflenmektedir. Asgari ücretin vergi dışılığı gündeme gelecektir. Ülkede özellikle yerli sanayiyi geliştirme ve güçlendirme adına gerekli tüm önlemler alınacak ve düzenlemeler yapılacaktır.

DİĞER

Toprak reformu: Bu konu başlı başına bir tartışma konusudur. Bu platformda önümüzdeki dönemde daha detaylı yazılar yazabilmeyi ümit ediyorum. Bunun için biraz daha çalışmam gerekiyor. Ancak fikirlerimi okuyanlardan bana bu konuda destek vermek isteyenlerin düşüncelerini duymak isterim. Burada sadece şunu söyleyelim: Ülkemizde mevcut bazı problemler, maalesef hala çok eski feodal yapının günümüzdeki devamı olan aşiret sisteminden kaynaklanmaktadır. Benim düşüncem, gerekli bedelleri ödeyerek bu toprakları ağalardan satın almak ve o bölgede asgari belirli sürelerdir yaşamakta olan o yörenin insanının kullanımına açmaktır. Kişisel düşüncem toprağın mülkiyetinin devlete ait olması ve belirlenecek kriterlere uyan kişilerin bu topraklarda çalışarak geçimlerini sağlamalarıdır. Burada bir diğer yöntem, toprakların yine buranın insanlarına satılması olabilir. Ancak bu toprakların örneğin 50-100 süre ile el değiştirmemesi, miras gibi yollarla parçalanıp değersiz hale gelmesinin önlenmesi gibi yaptırımların sağlıklı şekilde belirlenmesi gerekir diye düşünüyorum.

Tarım: Ülkemizde tarım konusu maalesef bir bilinmeze doğru gitmektedir. Özellikle yabancı kurumların dayatmaları ile ülkede çiftçimiz tarım yapamaz hale gelmektedir. Neyin ekiminin yapılabileceği konusunda bile yurtdışındaki birilerinin olurunu almak zorunda kalmaktayız. Tarım konusu da tek başına üzerinde konuşulması gereken bir konudur, temel bakışım, Türkiye Cumhuriyeti’nde tarım her zaman önemli bir sektör olmaya devam etmelidir, sanayileşme uğruna değerli, verimli, bereketli toprakların yok edilmesine izin verilmeyecektir. Tarımı geliştirmeye dönük, ulusal kararlar alınarak gereği yapılacaktır.

Yabancılara satılan topraklar: Bu konuda öncelikle Tapu Müdürlükleri nezdinde çalışmalar yapılacak ve hangi bölgelerde kimlere ne kadar toprak satıldığı, kimlere ait görünen toprakların aslında kimlere ait olduğu tespit edilecektir. Kim ne derse desin bu konudaki temel bakışımız yabancıya toprak satışına sıcak bakmıyor olmamızdır. İstisnaları ayrıca belirleyeceğiz. Bir örnek vermesi açısından Alman Hans Efendi ya da Helga Hanım’ın emekli olduklarında yaz tatillerinde gelmek için aldıkları bir yazlığa hayır dememiz mümkün değildir, ancak bir bölgede kaç yabancı olacağı ya da toprakların ya da taşınmazların binde kaçının yabancılara satılacağı üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken konulardır.

Saygı ve selamlar, herkese iyi bayramlar.

CABACAN

 
Toplam blog
: 29
: 803
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

40 yaşındayım. Bankacılık sektöründe çalışıyorum. Bankacılık, finans, ekonomi ile mesleğim gereği il..