Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '07

 
Kategori
Siyaset
 

Parti programı II, sanal parti

Ülkemizde ekonominin iyi gittiği ve de iyi gitmediğini ifade eden bolca kaynak var. Çeşitli gazetelerde, dergilerde, internette farklı yazılar okumak mümkün. Gerçi son dönemde medyada bir iktidar yanlısı yayın sözkonusu ama görebilen gözler farklı sesleri, sözleri görebiliyor, hassas kulaklar bunları duyabiliyor.


Parti Programı I başlıklı yazımda kendi formule ettiğim bir öneriler manzumesinden bahsettim. Bugünkü yazımda bunlara devam edeceğim.


Dostlar, ülkemizde gelir dengesizliği had safhada. Bir çok istatistikte de görebiliyorsunuz, ülkenin %10’undan daha düşük bir kitle, belki çok daha azı, kaynakların %90’ından fazlasını tüketiyorlar.


Her akşam televizyonlarda sefalet içinde yaşayan halkımızı görüyoruz. Asgari ücrete 16 YTL zam yapıldı. Bu akşam bir kanalda izledim, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 225 YTL’ydi yanlış hatırlamıyorsam.


İşsizlik oranları maalesef bu ülkedeki pek çok şeyde olduğu gibi gerçeği yansıtmıyor. Sözde %9 küsur deniyor, ben size söyleyeyim, gerçek oran %20 ya da daha üzerindedir. İşi olan kitlenin ne para kazandığı da tartışılır, asgari ücrete bakıp siz tahmin edin.


Benzer şekilde enflasyon oranı da halkın gerçek hayatta yaşadığı enflasyonu anlatmıyor, %7-8’ler konuşuluyor ama gerçek enflasyon bence %15-20lerde. Ürün bazında bakarsanız %50-100 zaman gören ürünler de var ama istatistik biliminin bir harikası olarak ortalama enflasyona bakıyoruz.


MATRIX filmi gibi bir dünyada yaşıyoruz, gerçekte gördüğümüz şeyler aslında yoklar, bize gösterilen görmemize izin verilen kısmın oluşturduğu bir halusinasyonlar alemindeyiz. Bu dünyayı robotlar yapmadılar ama uzaktan kumandalı birilerinin yaptığı kesin, yani işin içinde yine teknoloji var, bu nedenle MATRIX benzetmesi cuk oturuyor.


Ben gelir adaletsizliğine takmış biriyim, etrafımdaki milyonlar aç, açıkken, kendi karnımın tok olması beni rahatsız ediyor.


Dostlar, bu düzen değişmeli. Şimdi bu laf Erbakan’dan alıntı gibi oldu ama benim kastettiğim düzen, gerçekten adil olacak bir düzen. Bunun detayına girmeden önce ülkedeki sorunların kaynaklarına değinmek gerekir. Çok şık, süslü bir ekonomik, siyasi analiz olmayacak belki ama yine de deneyelim.


1.Ülkenin yeterli üretim yapmıyor olması

2.Ülkede tarımın yok denecek seviyelere indiriliyor olması

3.Gereksiz ve yüksek maliyetli borçlanma

4.Yanlış yatırımlar ve ekonomik politikalar

5.Ülkenin ekonomik gerçeklerinden ve gereksinimlerinden habersiz politikacılar

6.Ülkenin siyasetçi kadrosunun çapsızlığı, yetersizliği. Bunu kısaca açmak gerekirse, siyasetçi olmadan önceki hayatında ne kendine, ne etrafına faydası olmayan, ülkenin ve halkın gündemini bilmeyen, vatanseverlik duygusu olmayan/gelişmemiş, sadece kendi çıkarını düşünen, devşirilmiş bir grup insanın siyasetle ilgilenmesi, belki de mevcut düzenlemeler nedeni ile siyasetle sadece bu tip insanların ilgilenebilir kılınması.

7.Aslında öncesi var ama maalesef 1980 İhtilali sonrasında eğitimin, adaletin, siyasetin, polisin, üniversitenin, devletin işe yarar neresi varsa orasının her yerine başarılı şekilde yuvalanan gerici zihniyet

8.vs..vs..


Bu saydıklarımı çoğaltabiliriz mutlaka ama bu tespitlerden sonra çözümden bahsetmek gerekir. Çözümler içinde, yukarıda saydığım unsurların varolma nedenlerinin ortadan kaldırılması ve sistemin bir daha benzer yapıların hayata geçmesini engelleyecek şekilde yeniden yapılanması şarttır. Çok uzatmadan bunlardan bahsetmek lazım.


İktidara gelen parti, zaten seçim sürecinde ne yapacağından bahsedecek diye önceki yazılarımda bahsetmiştim. Yani halk, bu partinin iktidar olduğu taktirde ne yapacağını önceden bilecek. Zaten sorunları çözme iddiasında olan bir partinin gerçek anlamda bir devrim yapıyor olması gerekir. Devrim dediğimizde, bir şeylerin devrileceği de açıktır. Fakat ülkemizde demogoji sevilen bir siyasetçi geleneğidir, şimdi devrim lafını duyan bazı sazanlar, tamam adam rengini belli etti, işte solcu, komunist filan deyip balıklama atlama telaşına girebilirler. Beyler, önceki yazılarıma bakarsanız rengimin çok net olduğunu göreceksiniz, siyah ve beyaz kadar net. Bende gri yok, muhtemelen parti amblemimizde bu renkleri göreceksiniz, yanlışların üzerinde simsiyah olacağız, doğruların yanında bembeyaz. İçinde inşallah altı oku koyacak bir yer de bulmak mümkün olur..


Neyse, netlikten bahsettik madem, açık olalım. Belki sırası biraz karışık olacak ama bir yerinden başlayalım.


Ülkeyi yönetmeye aday olacak kişi, bir yerlerden icazet almayacak. Seçim öncesi görücüye çıkan kız gibi bir yerlere gidip kendini beğendirmeye çalışmayacak. Mutlaka dış ülkelere ziyaretleri olacak ama bunları kendi isteği ile, ülkenin menfaatleri doğrultusunda yapacak.


Ekonomi anlamında faizlerde indirim olacak. Öyle şimdiki Merkez Bankası’nın yaptığı gibi gıdım gıdım değil, ülkenin ihtiyaçları ile uyumlu, sıcak para denilen sülükleri bünyeden atmaya yarayacak kadar yüksek bir indirim olmalı.


Diğer taraftan…eş zamanlı olacak şekilde…ülkeye giren sıcak paranın..ülkede kalması gereken asgari süreler belirlenecek ve bu sürelerden önce ülkeyi terk etmek isteyen uyanıklardan belirli vergiler, fonlar alınacak.


Yabancı yatırım olarak ülkede sıfırdan kurulan fabrika vs tipi yatırım anlaşılacak, bunlar teşvik edilecek, ancak yine asgari yatırım büyüklüğü, hangi sektörlerde yapılacağı, ülkede asgari bulunma süreleri gibi şartlar baştan netleştirilecek


Belirlenecek sektörlerde yapılmış olan özelleştirmeler iptal edilecek, adına stratejik ya da ne derseniz deyin belli sektörlerde yabancıya izin olmayacak, yine çeşitli sektörlerde azami oranlar, üst sınırlar belirlenecek


Asgari ücret vergiden muaf olacak, bu ücretin ülke gerçekleri ile uyumlu, aç kalmadan yaşayabilecek seviyeye ulaşması hedeflenecek. Eş zamanlı olarak kayıtlılık özendirilecek, teşvik edilecek, kanuna uygun çalışan, kayıtdışısı olmayan, vergisini ödeyen sanayiciye vergi avantajları gelecek. Özetle vergi geniş tabanlı, düşük oranlı olacak.


Öğretmen maaşları yükselecek, bu konuda moda deyişle, pozitif ayırımcılık yapılacak. Bugün olduğu gibi, başka hiçbir fakülteyi kazanamadığı için öğretmenlik yapan insanlar yerine, bu işi sevdiği için, bilgisiyle, kültürüyle, insan sevgisiyle gençlere örnek olacak kalitede birilerinin öğretmen olması hedeflenecek. Kimse öğretmenliği zengin olmak için yapmaz ama ülkemizin geleceğini emanet ettiğimiz insanlar daha iyi koşullarda yaşamalı ki, kendini geliştirsin, geçim sıkıntısı içinde olmasın ki öğrencisinin önüne geldiğinde bilgisi güncel, kendine güveni tam, üstü başı tertemiz olabilsin. Burada, işini en iyi şekilde yapan öğretmenlerimizi tenzih ediyorum ama okullardaki bir grup “öğretmen”, maalesef müsvette halinde, bunların ne kendilerine, ne de öğrencilerine faydaları var. Hatta belki oralarda olmasalar yoklukları daha yararlı olacak, en azından kötü örnek olamayacaklar.


Daha önce de bahsettim, ülkede ihtiyaç fazlası olan okullar, başka okullara dönüştürülecek. Amacına uygun eğitim verilmeyen okullarda yeni düzenlemeler yapılacak


Ülkenin mevcut borcu komple yeniden değerlendirilecek, kullanıldığı tarihlerdeki piyasa faizlerinden çok daha yüksek, fahiş faizlerle alınmış borçlara bugüne kadar ne ödendiğine bakılacak, yapılacak değerlendirme sonrasında bazı borçların hiç ödenmemesi ya da faizsiz uzun vadeye yayılması gündeme gelebilecek.


Net olarak ödenmesi gereken ana para miktarı belirlendiğinde, bu borcun tek seferde kapatılması için alacaklılarla masaya oturulacak, bunun sonucuna göre ülke genelinde, bir kerelik vergi alınması gündeme gelebilir. Asgari ücretliler, maaşı belirlenen asgari yaşam standartlarının altında kalanlar bu vergiden muaf olacaklar. Diğer taraftan, ülkenin bugüne kadar yaptığı borçlanmadan maksimum faydayı sağlayanlar, zenginliklerini katlayanlar, bu gelirleri ölçüsünde vergilendirilecek.


Eğitim sistemi komple gözden geçirilecek, insanları hayatları boyunca sevmedikleri işleri seçmelerine neden olan ÖSS, OKS tipi sınavlar ortadan kalkacak. Bunun yerine ülke genelinde okullaşma, sınıf mevcutları, boş geçen dersler, gibi konularda iyileşme sağlanıp genel anlamda öğretim kalitesi geliştirilmesi ve nispeten daha sağlıklı bir standardizasyon hedeflenecek.


Eğitim, sağlık gibi konularda özel sektör olsa da kamunun asgari standartta tüm vatandaşlara ücretsiz hizmet vermesi hedeflenecek.


Doğu ve Güneydoğu’da toprak reformu mutlaka yapılacak. Toprağın mülkiyeti devlette kalmak üzere vatandaşın kullanımına sunulacak ve/veya vatandaşa, başkasına devir edilmemek şartı ile örneğin 50 yıllığına kiralanacak. Bu şekilde miras sonucu toprakların parçalanıp işe yaramaz hale gelmesinin önüne geçilmeye çalışılacak


Temiz siyaset bir slogan olmanın ötesinde etiyle kemiği ile hayata geçirilecek, dokunulmazlık şartları belirlenecek ve bunun için yasa çıkacak. Yüz kızartıcı suçlardan mahkum olmuş kişiler milletvekili olamayacak. Kendi partimizde parti içi yönetim, aday olma, seçilme mekanizmaları şeffaf olacak, önseçim olacak, parti liderliği için azami süreler konulacak. Bunların diğer partilere de örnek olmasını temenni ediyorum.


Rüşvet cezaları çok ağır olacak.


İdam cezası tekrar hayata geçecek.


Kamu personelinin seçim sınavları tamamı ile merkezileşecek, gerekmedikçe mülakat uygulaması yapılmayacak, yapılan uygulamalarda da etkisi minimum olacak. Sınava girme ve aday olunan pozisyonun gerektirdiği nitelikler baştan net olarak belirtilecek, buna uygun olup sınavı geçen kişiler devlet memuru olacak.


Şu aşamada çok fazla bilgim yok ama Belediyelerle ilgili çok ciddi bir revizyon yapılacak. Belediyelerin yetkileri, ihalelerde yazı kurallar dışındaki uygulamalar yeniden görüşülecek. Bunları inşallah ayrı bir yazıda açıklarım.


Dostlar, bu saydıklarımın hepsi tek başına çok uzun çalışmalar gerektirecek konular, hepsinin en iyisini tek başına bilirim iddiasında değilim. Ama tüm bunlarda belli kurullar oluşturup işi sulandırmadan önceden belirlenmiş sürelerde belirli kararlar alınmasını hedefliyorum. Şimdi çok bilen birileri, arkadaş çok iyi niyetlisin ama bu işler böyle yürümüyor meali bir şeyler diyebilirler, ben de diyorum ki zaman her şeyi net olarak gösterecek bana da sizlere de. Tüm yapılacak işlerde konunun uzmanlarına, üniversitelere, siyasi görüşlerinden bağımsız olarak kapılar açık olacak. Yeter ki objektif olsunlar, ihtiyaçlar çerçevesinde çözümler önersinler.


Yine uzadı. 3 numaralı yazıda görüşmek dileği ile,

Herkese iyi yıllar diliyorum.

CABACAN

 
Toplam blog
: 29
: 803
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

40 yaşındayım. Bankacılık sektöründe çalışıyorum. Bankacılık, finans, ekonomi ile mesleğim gereği il..