Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '11

 
Kategori
Kentleşme
 

Pasaklı erkekler ve estetikte kentlileşememek

Pasaklı erkekler ve estetikte kentlileşememek
 

Erkeklerin giyime özensizliği kentsel estetiğin kendini oluşturamamasından.


Hasan Bülent Kahramanı'ı severim; ama siyaset yazıları dışında. Hatta çoğu kez siyasete hiç bulaşmasa da, bütün yazılarını okusam diye düşünmüşümdür. Bu yüzden de, Varlık dergisindeki ya da Sabah'ın Pazar ekindeki yazılarını her zaman daha ilgi çekici bulurum; gerçekten de Kahraman, kültürel ve kültürün güncelle kesiştiği noktalarda usta analizler yapabilmekte. 

Bir hafta önceydi sanıyorum, erkeklerin giyim kuşam konusundaki pespayelikleri üstüne analizi oldukça ilginçti, keza Kahraman'ın bu olguyu kent ile kırsal estetiğin her ne olursa olsun biri tarafına baskınlaşamamasının yarattığı gerilimden kaynaklandığı tezi son derece yerinde. 

Öyle ki, ne kırsal ne de kentsel estetiğin bir sentezini yaratamayan Türkiye erkeğinin sadece giyim kuşam değil, hayatın diğer alanlarında da benzer kültürel yarılmaların içine kaydığına şüphe etmiyorum. 

Evet doğrudur, Türkiye burjuvalaşmamasını tamamlayamamış bir ülkedir ve bu yüzden de yerleşik bir kent kültürünü henüz oturtamamıştır. 

Hala derinde kırsala özlemin, hadi özlemin demesek de saygının yeri, aslında kırsal düşünce yapısından kopuşun zorluklarını işaret etmekte. Kolay değil, tarım toplumundan bir Cumhuriyet ve burjuva demokrasisi yaratmaya çabalamış bir ülkeden söz ediyoruz. Burjuvalaşmanın çatışmalı ve düşe kalka olması normal.
Öyle ama, ikinci ya da üçüncü kuşaktan kentlilere ne diyeceğiz? 

Hala kendi kentsel estetiğini yaratamayan ve bunu yaşam tarzına oturtamayan kentlimiz, aslında hala biraz kırsal değil mi? Aynen öyle, edebiyatımıza bakalım örneğin, son birkaç on yıla kadar kentli roman sayısı bir elin parmağını geçmez. Solun egemenliğinde bir edebiyat, eğer ülkeniz de bir üçüncü Dünya ülkesiyse, elde avuçta kentli işçi bulamayınca, ağanın ya da aşiretin sultasında ezilen köylüyü yazacaktı ister istemez. 

Ama 80'lerden sonra Türkiye artan bir kentleşme yaşamıştır, bu bir gerçek. Buna karşın, kentlerdeki insan sayısı artmasına karşın kentlileşme aynı oranda artamamıştır, mesele bu. Sonucu 80'lerden beri görüyoruz: kent kenarlarına yığılan gecekondular, artan arabesk kültürü ve popülizm, kültürel dekadanlaşma.
Kentli erkeklerimizin giyim kuşam mevzusundaki pespayeliği ve pasaklılığı da, işte bu kültürel sentezin kurulamamasından ve arada derede sıkışmışlıktan kaynaklanıyor. 

Öte yandan, kültürel değişimlerin sancılı ve uzun vadeli olduğu da bir gerçek. 

 
Toplam blog
: 47
: 1149
Kayıt tarihi
: 24.11.10
 
 

Praksise düşünceden varan bir romancı, kültür eleştirmeni, otodidakt bir feylesof, yaşam gözlemci..