Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Pasif jimnastik!

Pasif jimnastik!
 

Spor yapanlardan mısınız? Spor hayatınızın bir parçası mı? Sporsuz hayat, eksik mi biraz? Bu sorulara evet demeyi gerçekten isterdim, ama maalesef hiç bir zaman diyemedim. Sağlam kafa, sağlam vücutta; sağlam vücut da spordaydı da… Benim vücut yediklerini hazmetti, kendini disipline etmeyi beceremedi. Jimnastiğin bile pasifini yeğledi.

Sevmediğiniz bişeyi ne zaman kabul edersiniz; ancak ondan daha çok sevmediğiniz bişeyle karşılaşırsanız değil mi? İşte, spor da benimle hep bu dönemlerde beraber oldu. Dayanabildiğim ölçüde.

Yukarda dediğim gibi, yerken hazmediyorum amma velakin, bir yandan da şişiyorum. Artık buna “bi dur” demenin zamanı geldiğinde ve hatta geçtiğinde denize düşen yılana sarılır misali spora gidiyorum. Dedim ya, disiplin problemim var. Bu işi bi başıma yapıyorsam, ilk hafta iki, ikinci hafta bir, üçüncü hafta geçiştir dördüncü hafta unut.

Geçenlerde, geçenlerde dediysem bir iki ay önce, sağ olsun bir grup arkadaş, bir spor salonuyla konuşmuşlar; biz toplu (her manada toplu) gelicez, şöyle yapıcaz böyle edicez deyip, indirim de yaptırmışlar. Toplu gidicez ya (hani böle sarılsak birbirimize top gibi yuvarlanırız) planlar yapılıyor ilk ay şu kadar kilo veririz (kardiyo) sonra sıkılaşırız, yoldan dönen kalleş. Peki peki dediğiniz gibi olsun, siz beni dürtmeyi unutmayın, sporu sevmem ama yoldan da dönmem.

Haydi ton ton hop hop hop.

İşte salondayız, saat üçten sonra ordayız. Biz gibi birkaç hatun, sayıca ve kiloca yarısı kadar, cılız bıyıklarıyla uyumlu cılız bacaklı yeni yetmeler, kasım kasım gezinmekteler.

İlk hafta, önce 20 dakika yürü yürü bitmeyen, bitse de bir yere götürmeyen banda binilecek, sıkıldığında sakın hızlanma, erken varamazsın öğrenilecek. (Aslında yürümeyi severim ama spor olsun diye değil, hele hava da güzelse, güneş denize batmaktaysa ve telaşın yoksa, bırak yanından hızlı adımlarla uzaklaşsınlar sen yürü, bazen ağzında, bazen aklında kelimeler.) Sonra bisiklet; ilkinden öğrendiklerinle pedal çevrilecek. (Aslında bisiklete binmeyi de severim ama pedalı az çevirip, deniz kokusunu burnumda, yüzümde rüzgarı hissetmeyi isterim.) Daha sonra…

Fireler daha birinci haftadan başladı, hayaller bir başka bahara kaldı!..

Dedim ya, kalleş olmak çocukluktan mı kalmadır nedir fitnecilikle eş değerdir. Bize yakışmaz. Grup tamamen pes edene kadar devam. (çok sürmedi neyse ki)

Daha ay tamamlanmadan, bizim grup dağılmadan, haftalardan bir hafta, günlerden bir gün, ben her zamanki saatte gidemedim, saati geç ettim. Salon aynı salon amma ben pek bi yalnızım, hani nerde tombullarım ve hatta cılızlarım. Sağıma bakıyorum kaslı bacaklı, bakışları katı hatunlar, harıl harıl koşturuyorlar (arada bi yere de tükürüyorlardır kesin) saçı bağlı (henüz türban değil bağladıkları toka)yahşi adamlar ip atlıyorlar. Ben bantta kendi kendime “bunlar onlar olmalı, vücutları sağlam da kafaları nasıl acaba? Hey hatun! bakma bana, öyle bakma!”

İşte böyle…

 
Toplam blog
: 16
: 735
Kayıt tarihi
: 29.10.07
 
 

Geceleri sever misiniz ya yıldızları; sizin için kaymayı bekleyenleri. Ben hep sevdim, çocukluğum..