Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '07

 
Kategori
Futbol
 

Pasta üstü kiraz

Pasta üstü kiraz
 

UEFA Kupası’nın H Grubu’nda 19 Aralık 2007 günü Galatasaray futbol takımı İstanbul’da Austria Wien futbol takımı ile, Panionios futbol takımı da Yunanistan’da Bordeaux futbol takımı ile oynadı. Galatasaray futbol takımı Avustria Wien futbol takımıyla 0-0 berabere kaldı. Bordeaux futbol takımı da Panionios futbol takımını Yunanistan’da 3-2 yendi.

Bu maçlar öncesindeki puan durumuna göre, Galatasaray futbol takımının bir üst tura çıkması için kendi galibiyeti bile yetmiyordu. Yunanistan’daki maçın sonucu çok önemliydi. Bordeaux futbol takımının Panionios futbol takımını yenmesi gerekiyordu.

Ancak bu maçın günlerce öncesinden Türk basını’nda öyle bir hava estiriliyordu ki, Bordeaux futbol takımı, bir üst tura çıkmayı garantilediği için, Panionios futbol takımı ile oynayacağı maç formaliteden öteye geçmeyecek, hatta maça sözde asıl kadrosuyla çıkmayacak, bir zamanlar Viyana kapılarına kadar dayanan fakat sonradan çekilmek zorunda kalan Osmanlı ordusunun öc’ü, Galatasaray futbol takımını UEFA’da bir üst tura çıkarmamakla alınacaktı.

Aynı benzer serzenişler, Şampiyonlar Ligi’nde Fenerbahçe futbol takımı için de yapılıyordu. Türk basını’na göre ne oluyordu da 12 Aralık 2007 günü Fenerbahçe ile İstanbul’da grubunda son maçını yapacak olan CSKA futbol takımı, Rusya’da futbol ligi bittiği halde Yunanistan’da kampa giriyordu? Türk basını’na göre ne oluyordu da CSKA futbol takımı böyle iyi hazırlanıyordu? Her türlü tezgâh olabilirdi. CSKA futbol takımı Fenerbahçe futbol takımını yenebilir, PSV futbol takımı da İnter futbol takımını yenebilir ve Fenerbahçe futbol takımı grupta üçüncü olarak Şampiyonlar Ligi’ne değil de UEFA’ya katılabilirdi. Fenerbahçe gerçi CSKA’yı yenecek güçteydi, ama olsun, olasılık dahilinde bu da vardı. Futbolda olmaz diye bir şey yoktu, her şey olabilirdi. Osmanlı’nın öc’ünü almak isteyen tüm Haçlı ordusu harekete geçebilirdi.

Bu serzenişler, futbol üzerine senaryolar ve komplo teorileri, sadece Türk basını’nda olmuyordu. 29 Kasım 2007 günü UEFA Kupası maçlarından olan Panionios futbol takımı kendi sahasında Galatasaray futbol takımına 3-0 yenilince, ertesi gün Yunan gazetelerinde “İspanyol hakemin Türk takımına armağanı” olarak yorumlanıyor, hatta UEFA düzeyinde şikâyette bulunulacağı bile belirtiliyordu. “Maçın 83. dakikasında yaşlanmak nedir bilmeyen Hakan Şükür’ün kaydettiği üçüncü golün ise Yunan ekibinin pastasının üzerine kiraz misali düştüğü” belirtiliyordu.

Bütün bu senaryolar ve komplo teorileri gerçekleşmedi. Fenerbahçe futbol takımı, Galatasaray futbol takımının elinde bulunan “şimdiye kadar Şampiyonlar Ligi’nde en çok puan alan Türk takımı” ünvanını 10’dan 11’e çıkartarak bir üst tura geçti. Galatasaray futbol takımı ise, İstanbul’da Avustria Wien futbol takımı ile 0-0 berabere kalmasına, bu takımı yenememesine rağmen, arkasından bir “Tanrı’nın eli” midir, yoksa “bir sihirli değnek” midir bilinmez, değerek veya iterek, UEFA Kupası’nda bir üst tura çıktı. Hem de Galatasaray futbol takımı aleyhinde akıl almaz senaryolar üretilen Bordeaux futbol takımının Yunanistan’da Panionios futbol takımını 3-2 yenmesiyle oldu bu iş. Oysa, Bordeaux futbol takımının puan derdi yokken, UEFA Kupası’nda bir üst tura çıkmayı garantilemişken, yenilse bile yine bir üst tura çıkacakken, 2-0 yenik götürdüğü karşılaşmada, maçın ikinci yarısında 3 gol birden atarak maçı bitiriyordu. Galatasaray futbol takımının kucağına UEFA’da bir üst tur düşüvermişti. Tıpkı 2005-2006 futbol sezonunda Denizlispor futbol takımıyla Denizli’de 1-1 berabere kalan Fenerbahçe futbol takımı şampiyonluğu kaçırmış, İstanbul’da kendi evinde Kayserispor’u 3-0 yenen Galatasaray futbol takımının kucağına “şampiyonluk” düştüğü gibi olmuştu.

Futbolda her şey olabilirdi, ama bazen de hiçbir şey olamazdı. Üç farklı sonuç, futbolda her şeyin olabileceğinin en büyük kanıtıydı. Ancak bazen öyle durumlar olabiliyordu ki, ip sizin elinizde olmuyor, sizin ipiniz başkasının elinde oluyordu. İşte o zaman hiçbir şey yapılamıyor, hiçbir şey olamıyordu.

Bordeaux’dan özür yazıları 20 Aralık 2007 günü hemen her gazetede, çoğunlukla da bütün gazetecilerde ortak noktayı oluşturuyordu:

“Özür dileriz, yanlış düşünmüşüz Bordeaux hakkında”.

Mutluluk ve üzüntülerin bazen kendi ellerinde olmayan iplerle çekildiğini ve sonucun belirlendiğini unutanlar, bazen “pastanın üzerine düşen kiraz”a şaşırabilirler. Hiçbir zaman hiçbir şeyde “ulu söz söyleyip ulu lokma yememek” gerektiği akıllardan çıkarılmamalıdır.

Pastaların üzerine her an kiraz düşebilir. İlk bakışta sevinilir, ama o pastadan ufak ufak dilimler yenmeye başlandığı anda, sıra kremaya ve kiraza geldiğinde yutulan lokmalar bir bir boğaza dizilir, yutulmaz olur, mideye oturur. Sonra hazmetmek çok zor olur. İşi ne özür dilemek kurtarır ne de başka bir şey. Damardan şırınga şırınga ilâç-iğne yense bile, belleklerden silinmez, anılardaki yerini alır.

Geçmişten ders çıkaran insan, pastanın üzerinde sürpriz kirazlar görmez.

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..