Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Patlamış mısır

Patlamış mısır
 

"Temmuz’da" filmini yeniden izledik evde. Eğlendik. Kucak dolusu mısır patlattık, dişlerimizin arası mısır kabuğuyla doldu. Kabuk mu denir o incecik sarı şeylere bilmiyorum. Denmese bile kabuk olsun ismi. Üç yıl önce DVD oynatıcımız yokken radyo tiyatrosu dinliyorduk. Mısır patlatmak için aluminyumdan mamul kabımız da yoktu. Yine çok eğleniyorduk. Maksat gönül birlikteliği yaşamak olduktan sonra mısıra bulanmış film olsa ne olur, olmasa ne?

Cumartesi akşamı çok sevdiğimiz dostlarla yemekteydik. Küçük meze tabaklarına dizilmiş, leziz tadımlıkları damağımızda ezdik. Kadeh tokuşturduk. Daldan dala sohbet ettik. Aynı dostlarla rakısız, mezesiz de çok defa bir araya geldik. Ne daha az eğlendik, ne daha fazla... Maksat dostunun sesini, fikrini duymak olduktan sonra önünde pilaki tabağı dursa n'olur, durmasa ne?

Maddeyle ilgili takıntılıyım. Kafamdaki konumuyla yaşamdaki konumu tam örtüşmüyor. Neyse ki yüzde elli bir bile olsa kafamdaki ağır basıyor. Geri kalan kırk dokuz çok zorluyor beni. Çoğu zaman neyin mecburiyetten neyin içimdeki cumhuriyetten geldiğini karıştırıyorum. Cumhuriyetimi kuranın bu mecburiyet olduğundan bile şüpheliyim.

Mısır patlatmak için en afilisinden elektrikli makinalar da var epeydir. Bizdeki ocak üstünde üç-beş dakika bilek emeği isteyen cinsten. Hiçbiri olmayınca tencere de görüyor aynı işi. Yağ ve tuz eklemek de mümkün tenceredekine. Amaç mısır yemek olunca hedef sekiz yıldızlı marketin ev aletleri reyonunda dolanmak olmuyor.

Anlatmak istediğim berraklaştı sanırım. Madde bağımlılığı, insanı körleştiren bir rahatsızlık. Kurtulmak lazım. Hedefleri maddeden sıyırıp, gönülden koymak lazım... Ne siyah, ne beyaz olmalı bu. Madde bağımlılığından kurtulmak için dağlarda yalın ayak dolaşmak zorunda değil insan.. Ya da bu reddetmişliğin kendisine örnek verilmesine itiraz edebilmeli. Arabaya binmeyeceksem eğer dizlerimin üzerinde emeklemem gerekmiyor. İhtiyacı olanı bulmalı insan. Bir dostun sohbeti, bir gönül birlikteliği, beraber atılan bir kahkaha, birlikte ıslanan yanaklar… Geri kalanın araç olduğu unutulmamalı.. Amaca karşı kollar ardına kadar açıkken, eğilip bükülmeden dimdik durulabilmeli araca karşı...

Bundan yirmi yıl önce harçlığım bilet parasına yetmediğinde radyodan dinlediğim bir gole ne kadar seviniyorsam, şimdi sahip olduğum kombine koltuğumda da o kadar sevinebiliyorum. Aracın, amacıma katkısı olamazdı çünkü katkısız bir amacım vardı.. Bunun gibi işte.

 
Toplam blog
: 33
: 2040
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Evli. Baba. Ailesine düşkün. Mühendis. Fenerbahçeli. Suya yazar.   ..