Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '12

 
Kategori
Haber
 

Paul Auster'ın Yüzümüze Vurduğu Türkiye Gerçeği

Paul Auster'ın Yüzümüze Vurduğu Türkiye Gerçeği
 

 

İktidardaki onuncu yılına adım adım yaklaşan AK Parti Hükümeti'nin üçüncü dönemi, ne var ki daha önceki dönemlerin aksine sorunlu bir şekilde; tartışmalara açık olaylar, icraatlar ve söylemlerin gölgesinde geçiyor. En son Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ne yönelik söylemleri; en az Başbakan'ın muhafazakâr ve dindar genç nesiller yetiştirme projesi kadar toplumda büyük infiale yol açtı.

Ama bunların da ötesinde Türkiye'nin, artık 10 yıl öncesinin Türkiye'si olmadığını gözler önüne seren eylemler ve bunları dile getiren söylemler; her gün gerek yerli yazılı basın, gerekse dış basın bültenlerinde yerini alıyor. Bu köklü değişim, keşke Türkiye'nin ekonomi ve istihdam konularında olumlu bir çizgide gerçekleşebilseydi.

Bu hükümet, kendisiyle aynı değer yargılarına sahip ve kendisi gibi düşünen halk, gazeteci, yazar... herkesi seviyor. O yüzden de kendisiyle aynı çizgide olmayan entelektüel kesim ve son dönemlerde üniversite gençliğiyle yıldızı pek barışık değil.

Nobel ödüllü Amerikalı yazar Paul Auster'ın, gazeteci tutuklamaları ve düşünce özgürlüğü üzerine Türkiye'yi kınayan açıklamaları; başta Ahmet Şık ve Nedim Şener olmak üzere birçok gazeteci ve düşünce insanının tutuklanmalarından ötürü Türkiye kamuoyunda oluşan tepki dalgasının, giderek diğer ülkelere doğru yayılmaya başladığını ve bir önceki Bülent Ecevit Hükümeti döneminde ilerleme kaydeden Avrupa Birliği üyelik müzakereleriyle Avrupa semalarında parlamaya başlayan Türkiye'nin yıldızının artık sönmeye yüz tuttuğunu gözler önüne seriyor.

Yalnız gazetecilerin tutuklanması ve düşünce özgürlüğü konuları değil, neredeyse 100 yıllık bir kan davası haline gelen Ermeni Soykırımı bile; Batı'nın ve özellikle de Avrupa ülkelerinin artık Türkiye'yi ne denli dışladığının, kabul etmediğinin bir göstergesi olmakta. Önceki hafta Fransa Parlamentosu'nda çok az sayıda parlamenterin katılımıyla gerçekleştirilen oylamada kabul edilen Ermeni Soykırımını İnkârı Suç Sayan Yasa Tasarısı; daha sonra Fransa Anayasa Mahkemesi'nde veto edilerek, Meclis'e geri gönderildi. Bu sonuç her ne kadar Türkiye'de memnuniyetle karşılandıysa da; yine de bu asırlık dava Amerika dahil Batı'da birçok ülkenin parlamentosunda ve anayasasında varlığını hâlâ koruyor.

Türkiye ile Batı ülkeleri arasındaki uçurum, belki medeniyetler arası farklılıklardan çok daha derin. Dünyaca ünlü siber korsan grubu Ananymous, Ermeni soykırımını tanımayan Türkiye'nin resmî kurumlarının internet sitelerine saldırılar düzenleyeceği tehdidinde bulundu. Virüs tehdidi altında olan internet sayfaları arasında Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık'ın resmî siteleri de bulunuyor.

90 yılda nereden nereye gelmişiz değerli okurlar? Yıkık bir imparatorluktan, Batı'nın çağdaş yaşam tarzı ve inkılâplarını referans alarak, 1923 yılında kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti; 90 yıllık süreç içerisinde yaşanan acı olaylar ve geçirilen buhranlı dönemlerin ardından, en sonunda varlığını borçlu olduğu etkenlerin tartışıldığı bir ülke haline geldi. 19 Mayıs'ın klâsiği haline gelen okulların stadyum törenleri kaldırılarak, Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları tekdüze ve yavan bir hale getirildi.     

Gençlerin, Ata'larının onlara mirası olan bir bayramı stadyum törenleriyle coşkulu bir şekilde kutlamaları artık sona erdi. Gençlik okuluna bağımlı, yalnızca derslerle sınavlar arasında gidip, gelen, tekdüze bir yaşam biçimine sahip muhafazakâr ve dindar bir nesil haline getirildi. Ve küçük çocukların yaşadıkları, bir parçası oldukları ülkeye sevgilerini her sabah okunuşunda daha da pekiştiren Öğrenci Andı; garip bir gerekçe ve kararnameyle kaldırıldı. Cumhuriyet'in ilanı ve Türkiye'ye demokrasi kültürünün yerleşmesinde en az Atatürk kadar katkısı bulunan İsmet İnönü, bir anda iktidar partisinin boy hedefi haline geldi.

Paul Auster, Milliyet'te yayınlanan bir demecinde; düşünce özgürlüğünün olmadığı ve gazetecilerin tutuklandığı bir ülkeye ziyaret gerçekleştiremeyeceğini belirtmiş. Türkiye hakkında bir de bu bilgilere nail olsaydı; Türkiye'ye gelmek istememesinin temelinde belki çok daha vahim nedenler bulunabilirdi.

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..