Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '14

 
Kategori
Deneme
 

Paylaşarak mutlu olamazsınız, ancak belki karnınız doyar; Hayatın zevki bencilliktedir

Paylaşarak mutlu olamazsınız, ancak belki karnınız doyar; Hayatın zevki bencilliktedir
 

Dünyada paylaşmaya karşı olan tek kişi galiba benim; çünkü hayatı herhalde sadece ben biliyorum. Mutluluk/zevk bütündür; yarısını bölüp başkasına veremezsiniz. Kıyısından köşesinden diyorsanız olur ama ölesiye mutluluk bencil olup malı tek başına götürmektedir. İşte bu nedenle bizler insancıl dede babaların etkisi/dayatmasıyla sahip olduğumuz mutluluk veren unsurları matah bir şeymiş gibi başkalarıyla paylaşırız.

İhtiyaçlar paylaşılabilir ama zevkler paylaşılamaz. İki ekmekten birini komşuya verirsiniz ama elinizdeki gülü başkasına veremezsiniz. Kendiniz için aldığınız kırmızı tişörtünüzü beğendin ise al sen giy diyemezsiniz. İnsancıllık, başkalarını düşünmek zorunda oluşumuz ve ancak böyle davranırsak insan sayılacağımızın bize baskı ile öğretilmesi mutlu olmamızın en önemli engelidir. Zevkimiz, tadımız burnumuzdan gelir. Yardım duyguları ile mutlu oluyor görünmemiz zor durumda olanlara acıma, bu durumdan kendimize pay çıkarma, büyüklenip övünme gibi şeylere dayanır. Yani mutluluk değildir. Çünkü mutluluk bencildir; mutlulukta vermek yoktur, sadece almak vardır. Paylaşarak mutlu olduklarını sananlar kendilerini kandırıyorlar.

Hele de karşılıklı mutluluk tamamen saçmadır. Partneriniz avdır, onu yakalar ve yersiniz. Karşılıklı ama birlikte hiçbir şey yapılamaz. Sevmek vardır, sevişmek yoktur. Cinsellikte sevişme uydurma bir şeydir. Partnerinizi seversiniz. Ha o bundan zevk alır ayrı bir olay. Çünkü sevilme de bencildir. Mutluluk bir bardak sudur; bu suyun içine hiçbir şeyi katamazsınız. Bu anlamda aşk da bencildir. Karşılıklı sevgi diye bir şey yoktur. Yani iki taraf birbirini sevmez. Biri sever diğeri sevilir. Erkek aktiftir sevmekten hoşlanır. Kadın ise pasiftir ve sevilmekten hoşlanır. Umut da öyle. Biri gider, gelmez, diğeri bekler. İkisinin de beklemesi diye bir şey olmaz.

Bize öğretilen şeyler belki hayatta kalmamızı sağlıyor ama mutlu etmiyor. Hepsi saçma sapan şeyler. Vanilyalı pastamı ikiye bölüp yarısını ona verecekmişim. Benim pastam benim içindir, mutluluğumu buna göre planlamışım; planımı bozamam. Ona da bir tane alırım. Mutluluğumu, zevkimi kimseyle paylaşmam.

Aslında çok şeyimiz var ama yine de mutlu değiliz; çünkü birileri paylaşın demiş. Kı… ımdaki pantolonu çıkarıp ona verecekmişim. Has sittir lan! Ona da pantolon almanın yolunu arayacaksın. İnsanlığın sefaleti bu paylaşma duygusu yüzünden zaten. Paylaşma çaresizlik anında söz konusudur. Ölmesin dersin, lokmanı bölüp verirsin. Bir kibarlık, bir enstantane yapmak için de paylaşmak yanlıştır. Kendine ayırdığının dışında satın alır ikram edersin.

Paylaşan insancılların çoğu açtır; çünkü paylaştığın zaman insanlar yeni bir şey yaratmak gerektiğini duymazlar. Bu iş Ali’ye yalakalık yapıp Veli’nin sofrasında çöplenmekle olmaz. Kazanacak sonra oturup bacaklarının arasına koyup yiyeceksin.

Paylaşmak kapitalizmin icadıdır. Sevgiye dayandığı için insanları bu şekilde kandırmak çok kolaydır. Mağdur ettikleri halkların tepkisini azaltmak için din ve töreyi de arkalarına alarak cahil insanların arasında paylaşma kültürü oluşturmuşlardır. Paylaşanlar haksızlığa karşı çıkmazlar. Paylaşanlar yeniden yaratmayı düşünmez, var olanla idare ederler. Paylaşmanın ilkeleri kapitalizmin amaçlarıyla örtüşür. Bu anlamda insancıl Mevlanalar bilmeden kapitalizme hizmet etmişlerdir. Kapitalistler bu nedenle Mevlana’yı severler ama Pir Sultan’ı sevmezler.

Hakkın olanı, sana ait olanı oturup yemen ayıp değildir. Komşunun yoksa onu ayrıca düşüneceksin. Lokmanı paylaşırsan sen de aç kalırsın. Mutluluk birinden alıp diğerine vermek değil ikisini de mutlu etmektir. Özellikle aşk, sevgi ve cinsellik konularında sıkça duruyorum çünkü en büyük yanlışlar burada yapılıyor. Etkileşim olabilir ama herkes kendi oyununu oynamalıdır. Baktığın gözlerin gülme mecburiyeti yoktur. Birisi sizi öperken siz de sanki mutluluğunuzu ona göstermek zorundasınız. Böyle bir mecburiyetiniz yok. Bir şeye iyilik/fedakârlık duygusu girerse zevk biter. Ben mutlu oldum, o da olsun ya da onu da mutlu edeyim dediniz mi getir pijamalarımı. Çünkü derviş fakir ister, gönül bakir ister. Tarla gibi olacaksın. Seni sürecekler, ekecekler, biçecekler, meyveni yiyecekler. Siz hiç çiftçiyi seven tarla gördünüz mü?

Fedakârlık edecekmişsin, karşındakini de düşünecekmişsin, boş bunlar. Ona alan bırak yeter. Herkes hayatı çabası, yeteneği kadar yaşar. Varlığım, güzelliğim önünde, sevmesini bilmiyorsa öğrensin, bana ne.

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..