Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '11

 
Kategori
Blog
 

Paylaşma,oku!

Paylaşma,oku!
 

Milliyet blog’da olanak buldukça bir biçimde kendimizi ifade ediyoruz.

 Güncel, ülkede yaşananlara dair görüşlerimiz ya da birikimlerimiz sonucunda vardığımız sonuçları yazı olarak  tarihe not düşüyoruz.

Doğal, insanız, herkesin ihtirasları var.

Klavyenin tuşlarına vurup kendini yazarçizer ve konusunda uzman sayan bloggerlerimiz var.

Eyvallah!

Kimi keşfedilmeyi bekliyor.

Kimi “Gülgün Karaoğlu, Cengiz Hort oğlu, Av. Suat Yurdseven” den ne eksiğimiz var diyor.

Onada eyvallah.

Geçen hafta blog yazarı bir arkadaşın yazısının 69 (Yazıyla altmış dokuz) kişi tarafından paylaşıldığını okudum. Malum yazının okunma sayısı 61(Yazıyla altmış bir),buyur buradan yak!

Zaman zaman okunma oranları filan hikaye diye kendimizi avutuyoruz ya vallahi külliyen yalan.

Facebook, Twitter vs. yazılar paylaşılıyor, okunma oranları yerlerde. Yahu okumadığın yazıyı niye paylaşıyorsun azizim! Otur bi zahmet oku, eleştir; facebook paylaşımcılığı fasa fiso hala anlamadın mı?

En çok okunan yazılar futbol, porno, ve saire ve saire…

Malum blog kategorisinde kaç kez yazdım, ben zaman fakiriyim, dostlarım bilir öyle yorum filan yazacak zamanım olmaz. Lakin ben yorum yazamıyorum diye; doğru, taşı gediğine koyan yazılarım okunmayacak, yorumlanmayacak demek değil ki bu!

Bakıyorum yazım paylaşılmış, beğenilmiş hımm, paylaşan arkadaşın onlarca  arkadaşı var onca  vatandaştan biri okusun bari yazıyı, nerede!

"Facebook devrimciliği" mi ne deniyor buna zamanımızda.

Tık!

Paylaş!

Beğen!

Ama okuma.

(Bu arada yatma saati gelen oğlumu uyardım, eşime meyve servisi yaptım.)

Zaman fukarasıyım derken mübalağa yapmadığımı belirtmek için araya bu notu sıkıştırdıktan sonra devam edelim.

Malum sanal ortam, her şey bir tık kadar.

Eh, bu duruma isyan etmek, şerh düşmekte kaçınılmaz.

Yazı emek istiyor.

Örneğin en son yazdığım yazı oturup bir kalemde sıraladığım sözcüklerin, cümlelerin bütünü değil. Malum yazıyı yazmak için onca farklı haberi, yorumu ve kişisel birikimimi harmanlayarak bir senteze varmışım, eğri veya doğru ne fark eder? Sonuçta paylaşılan yazıya şu an itibarı ile 22 beğeni gelmiş. Beğenen arkadaşların, arkadaş gruplarını da hesap ederseniz, okunma sayısı hayalkırıklığı.  Sonuçta oturup yazıyı okuyan yurdum insanının yorum, eleştiri yazmasını beklemek  yazıya emek veren olarak hak değil midir!

Yorum yaz, de ki a-si yanlışsın!

De ki senin gibi düşünmüyorum!

Ne gam!

Yazı sanki  a-siyazar’ın kapalı devre arkadaş grupları ile paylaşılmış!

Tuhaf!

MB’nin binlerce okuyucusu yazıya ulaşma olanağı bulamamış gibi.

Bilgisayar uzmanı filan değilim, elbet vardır bir açıklaması.

Demem o ki ben bu aralar okunma oranlarına bir hayli taktım. “Lafın tamamı deliye söylenir demişti babaannem” diye vecizeyi yakın zamanda bir yazıda kullanmıştım ya, şimdi tekrar etmekte sakıncası yok kanımca. Anlayan anladı, nokta.

Yumurtanın cılkı olurda, yazının cılkı olmaz mı?

Vallahi bu yazınında cılkı çıktı. Malum ekseni kaydı. Nereden girdik konuya nerelere geldik? Ha okunma oranları, yorum filan değil mi?

Okunma oranlarından yakınacağına ” sayın halkımızın duyarlılıkları üzerine yazmak ”,S.Rana olmak değil elbet muradımız. Bu tarz okunma oranlarını bir nebze artırıyor görünse de muradımız o değildir biline. Derdimiz o dur ki; sayın halkımız okusun, eleştirsin, yanlışa yanlış, doğruya doğru desin değil mi?

Ama ne gam birader!

 Bırak yorum yazmayı vatandaşın işi gücü facebook sosyalliği.

Okumadan beğen!

Okumadan paylaş!

Okumadan tavsiye et!

Ha, “asla okuma butonu” icad edilmedi daha!

Şimdi bunca lafı niye ettin diye soracaksınız elbet.

Bende bu yazıyı blog kategorisinde yayına vereceğime göre medarı iftiharımız, ganimetimiz, devletlû okurlarımızın sorusuna yanıt vermek kaçınılmaz.

Paylaşma!

Beğenme!

Oku, düşün.

Düşün oku!

Oku, oku, oku ne kaybedersin yurdum insanı…

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..