Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '20

 
Kategori
Hukuk
 

Paylı Malda Mülkiyet Talebi

 

Katılma alacağı ve değer artış payı alacağı davaları, niteliği itibariyle birer alacak davasıdır. Bu davalarda, dava konusu malın mülkiyetinin devrine ilişkin hüküm kurulması kural olarak mümkün değildir. Ancak Medeni Kanunda bu kuralın bazı istisnaları düzenlenmiştir. Bu istisnai hükümlerden biri olan MK 226/2 gereğince, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, paylı mülkiyete konu bir mal varlığı varsa eşlerden her biri, bu malın kendisine verilmesinde üstün yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteyebilir.

 

Paylı malın ayni olarak devrinin gerçekleştirilebilmesi için şu şartların bulunması gerekir;

 

  • Eşler arasında paylı mülkiyete konu bir mal varlığı değeri olmalıdır. Paylı malda eşlerin pay oranlarının az ya da çok olması arasında hiçbir fark bulunmamaktadır.

 

  • Paylı malın kendisine verilmesini talep eden eş, üstün yararını ispat etmelidir. Eşlerin üstün yararı, her olayın şartlarına göre belirlenir.

 

  • Üstün menfaatini ispat eden eş, diğer eşin payını ve uğramış olduğu zararı ödemelidir. Bu nedenle bu hükmün uygulanmasında "fedakarlığın denkleştirilmesi" kuralı çerçevesinde araştırma yapılır.

 

Eşlerden birinin, paylı mülkiyete konu malvarlığının kendisine verilmesinde üstün yararını ispat etmesi durumunda mahkemenin, paydaş olan diğer eşin de haklarını gözeterek karar vermesi gerekir. Bu sebeple bu tür durumlarda Yargıtay içtihatlarına göre mahkeme, öncelikle devredilecek payın hüküm tarihine yakın tarihteki değerini bilirkişi marifetiyle tespit eder. Bilirkişi tarafından yapılacak değerleme sonrasında mahkeme, değeri belirlenen paylı mülkiyete tabi pay bedelinin depo edilmesi için davacıya süre ve imkan verir. Bu süre içerisinde belirlenen ödemenin yapılması ve makbuzun dava dosyasına sunulması halinde mahkeme, üstün menfaat sebebiyle mülkiyetin devri konusunda karar verebilir. Yargıtay içtihatlarına göre mahkemenin bu kararı eşler arasında devir borcu doğuran borç sözleşmesi niteliğindedir. Bu tür durumlarda faize hükmedilmemesi gerekmektedir.

 

TMK'nın 226/2. maddesine dayalı olarak açılan dava, TMK'nın 716. maddesi anlamında bir "mülkiyetin tanınması (mülkiyetin hükmen geçirilmesi) davası" niteliğindedir. Bu kapsamda Yargıtay, bedelin ödenmesi koşuluyla diğer paydaşın tapu kaydının iptali ile üstün menfaatini ispat eden eş adına tescilini usul ve yasaya aykırı bulmuştur.

 

Paylı malın ayni olarak devrine ilişkin davalarda görevli mahkeme, aile mahkemesi; aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemesidir. Taşınmazlar bakımından yetkili mahkeme ise, taşınmazların bulunduğu yer mahkemesidir.

 

Sağlıklı Günler

Avukat Yaşar ÖKSÜZ

avyasaroksuz@gmail.com

05455443550

 
Toplam blog
: 80
: 35
Kayıt tarihi
: 07.08.19
 
 

  İlk ve Orta öğretimini Amasya'da tamamlayan Avukat Yaşar ÖKSÜZ, 2012 yılında İstanbul Üni..