Pazar ba(O)şazısı 21/11/2010

Sevgili Okurcuklarım;

Tevellüdü tutanlar hatırlar, yaşar ne yaşar ne yaşamaz diye bir dizi vardı, ben hatırlıyamadım, çünkü alzheimerim var, artık hatırlayanlar hatırlamayanlara hatırlatsın (bunu da bir ünlü söylemişti....yoğurtla ilgili biriydi....)

Neyse sevgili okurcuklarım, sabah sabah kalktım, ginkgo bilobalı ballı sütümü içtim, bir gazete alayım da ondan fikir aşırayım dedim, markete yollandım... Ama üç noktalı duraklamalardan daha uzaktı market... Bekleyiverin biraz...

Marketten geldim, bilgisayardaki ne dinliyorsan osun falan diyen sitelere baktım... Amanın bir sevindim, bir sevindim, radyoda cat stevens my lady darbanville çalıyordu... Amanın tvdeki bu bu fasulya yandım iki buçuk lira türküsü.... Bu da nerden çıktı şimdi... Özgüvenim fena sarsılmıştı.

Kendimi toparlamalıydım... Hemencecik günlük falımı okumaya başladım. Falı okumaya başladım. Ama çok hoşuma gitmedi falım... Kendime ortaya karışık bi fal yaptım... Her burcun en güzel olaylarından bir aranjman yaptım... Ohh... Hayat ne güzel dedim...

İnternetteki siz nasıl bir hayvansınız, renk olsanız dışkı yeşili mi, gökyüzü mavisi mi olurdunuz tarzı enteresan anketleri cevaplayarak saçma araştırmalar yapan bilgisayar uzmanlarının veri çuvallarına girmeyi başardım... Çuvalların altında soğan ve patates vardı.

Duygu fırtınası ve sağanağı görünüyordu falımda, perdeyi açtım, bi b.k yoktu. Bu fırtınalar, sağanaklar hep doğalgaz faturasını şişirir dedim kendi kendime... Evet bir filozof olma yolunda gidiyordum...