Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

23 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Pazar geçkisi

Pazar geçkisi
 

Şöyle derdi AŞK:

“Dışarıda deli poyraz varken ve eksi on derecede sevdiğini bir saniye görebilmek için sabaha kadar onun evinin önünde bekle!

Sürekli onu düşün! Sürekli onu yaşa. Hiç ara vermeden onunla ilgili hayaller kur.

İşini gücünü bana göre ayarla. Futboldan, siyasetten, işten, güçten bahsedenlere şaşırarak bak. Neden aşktan, yani benden söz etmediklerine şaşırarak bak. Her şey sana beni çağrıştırırken, uyku, yemek gibi tatsız şeylerle uğraşma. Sana acıyarak baktıklarını asla hissetme.

Tüm dünya bizim çevremizde dönsün. Sana ne diyeceklerini, ne söyleyeceklerine aldıracak kadar algın olmayacağından, bir saniye bile onu düşünmekten ayrılma. Aklın bana teslim olduğunda her şeyi senin ve benim için ayarlayıp, hipnoz altındaki biri gibi, tüm emirlerimi yerine getireceğine emin olabilirsin. Sen söylenenleri yap. Ve bana asla güvenme.

İstersem seni bir maymuna, istersem krala çevirebilecekken, ben senin en çok hüzünlü ve acı dolu halini seveceğim. Senin, acı çektikçe bana daha çok bağlanacağını bileceğim. Aklın ve mantığın onun bir saç teli için ölmeni emrederse bile gözünü kırpmadan değersiz bedenini bana vereceksin. Eğer ben gelmişsem ve senin içindeysem, benim kölem olduğunu bilmem söylememe gerek var mı?

Onu ne kadar az görebilirsen bana o kadar daha çok zaman ayıracaksın. Çünkü ben senin bedenine girdiğimde ilgi beklerim. Her şeyinle benim olmanı isterim. İşte o yüzden, aklını bana uydurabilmek için aklına yüklenmelisin. Bana yaklaşabilmek için aklının sınırlarını genişletmelisin.

Ne şarkılar, sözler beni anlatabilir. Anlatacaksa eğer beni, senin sürekli bir yerlere takılan gözlerindeki dalgın bakışlar anlatır.

Ben senin bedenindeyken beynin tüm enerjilerini kullanacağından, hiç kıpırdamasan bile yerinden, eriyeceksin.

Ve, tüm bunlar olmuş ya da oluyorsa; bil ki ben senleyim.”

Romanımdan bir bölümdü. (Bunu pek yapmayacağımı şimdiden söylemeliyim. Millet yazdığını satmaya çalışıyor der sonra; asla işim olmaz. Kitap iyiyse okuyucu onu bulur. Eğer öyle bir niyetim olsaydı burayı seçmezdim. Burada 50 kişi okuyor, diğerleri sadece yazma derdinde. Mesela yazarlara gönderip icazet beklerdim. Yapmadım. Sadece sayın Emre Kongar’a bir taslak gönderdim, ondan da bir beklentimin olmayacağının altını defalarca çizerek. Neden o derseniz, bir sosyal bilim adamına yakışan duruşu ve beyefendi tavırları önde dururken, bana saygı duyup mektuplarıma yanıt verdiği için, öz özeldir’i ihlal etmeyeceğini bildiğim için)

Aşk yaşanırken yazılmaz, deyip lafı bağlayayım.


***

Pazarları eğer çalışmıyorsam, iç geçmeleri eşliğinde uykulu gözlerim gazetelerde dolanır, gerçeklerden uzaklaşırım. Zaten gerçeklerden uzaklaştırmaktır amacı gazetelerin de. Aynı yüzler, laflar, kalıplar, kızgılar, öfkeler, sevinçler, de; tanımları bari değiştirin, sıkılıyor insanlar.

Sayın Temelkuran’ı seviyorum, çok zeki ve iyi bir yazar. Ama onun gazeteci yönüne alışamıyorum, çünkü önyargılı kolaycılığı seviyor, bence. Edebi eserler yazabilecek yetenekte görülüyor. Bir solcu önyargılı olmamalı, yine bence tabii.

Toroslar’da fakirler yaşar, açlık başa bela. Sesleri içlerinde ya onların, Yörük ya onlar; ne işiniz var değil mi onlarla.

Savaş var savaş,

memed var memed,

Yörük memed.

Yola çıkmış bile memed.

***

Doğdum, babam bana tüm insanları sorgulamadan seveceksin dedi.

Bir kere demedi, çok kez dedi. Ben de öyle yaptım. Ne mi oldu? Pişirdiler tabi.

Sevginin acıdan sönme olduğunu öğrendim sonra.

***

Kasılan entelektüel sıçandan korkar, masaya fırlar. Bir zamanlar kendi de bir fareydi, çabuk unuttu uçaklarda gezmekten.

-“Bence uçakta gezmek… Hımm, şey, anlamsız.”

“Neden? Sürekli uçaklardan inmezsen tuvaletini nereye yapacan’ da? Uçağa yapacan, giderken gezeliyorsun ya; hangi yolcu ne yapar, kim gazete okur, kim penceresinin perdesini kapatmış, kim uyur, diye; gezelerken bakmayacak mısın? Lütfen ama, saksıyı sulayınız o da çalışsın, değil mi?”-

Ne diyorduk uçakta gezelerken…

Bana ne yahu… Çivisini ben mi çıkardım dünyanın.

***

Fazıl Say'ı rahat bırakın erenler.

O dünyanın en iyi Bach yorumcularından ilk üçte.

Elli kere gider gelirsin cennete, çalamızsın kalbini öyle.

***

Yazım da böyle bitsin.

Pazar geçkisi bunlar. Renkli elmalarım var.

Bayramınızı gönülden kutlarım.

Sağlıcakla kalın dostlarım.


seçkim: http://www.youtube.com/watch?v=UhXLRv21I7E

http://www.youtube.com/watch?v=tBGXwX-TdTY

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..