Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '11

 
Kategori
Deneme
 

Pazar yazıları

Pazar yazıları
 

Anneler Günü kutlu olsun (Sabahattin Gencal)


Sene, ay, gün, saat., dakika, saniye… an. An be an yaşanıyor zaman. “An” ın içinde zamanlar saklı. Bu muammayı anlayamaz insan aklı. 2011 Mayısının 8. günü bilgisayarımın başındayım. Bir Pazar yazısı yazma uğraşındayım. 

 

Bundan önceki Milliyet Blogdaki Pazar yazılarımızda yazarlardan alıntılara yer verdik. Bu böyle sürecek diye kendi kendimize söz verdik. Yazı seçmek yeni bir yazı yazmaktan zor. İhtimal bu tür yazıları okumak daha da zor. Zorluğa katlanırım diyen okusun ebediyen: 

 

*** 

 

Kadınlar, ana tanrıçalarımız mı?  

Bugün Anneler Günü... Anneler günü geleneği, Antik Yunanlıların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlamış... 

Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa’nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlarmış... Modern zamanlarda ise Anneler Günü, Anna Jarvis’in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü ile başlamış... 1914 yılında Kongre’nin onayıyla Amerika çapında genişlemiş. Zamanla başka ülkelere de yayılmış. 

Anneler günü, Türkiye’de 1955 yılından bu yana kutlanmakta... 

(Ahmet Atlan, Star, 08. 05. 2011-05-08) 

 

 

…Bir marşla bir şarkının makamları aynı ama usulleri onları çok farklı kılıyor.
Galiba bu durum siyasi söylemler için de geçerlidir.
Aynı şeyleri söyleyen siyasetçileri ayıran şey de tempodur, ritimdir, titreşim katsayısı farkıdır.
Kimi insan sevgisini bile öfkeyle, kimi insan da öfkesini bile sevgiyle anlatır.
Bir marş ile savaş meydanına doğru kaz adımı da atabilirsiniz ya da ayaklarınız geri giderken aynı marşla savaş meydanına bahtsız bedeninizi de taşıyabilirsiniz. 

(Mehmet Barlas , Baş yazı, Sabah, 08. 05. 2011 ) 

* 

... Cümleler, kelimeler önemlidir. Cümleleri seçilmiş kelimelerle kurmak gerekir. Ancak seçilmiş kelimelerle kurulmuş cümleler bir sağlıklı ifade bütünlüğü oluşturur. Sesli düşünür gibi yazı da yazılmaz, konuşma da yapılmaz. Birçok ihtilâfımızın sebebi, kelime ve kavram hazinemizin yetersizliğidir. Kıt malzeme ile sağlıklı bir üslup oluşturulamaz. Sağlıklı, yani tutarlı. Güzel ve sanatlı olması başka bir bahis. 

Kelimelerle kavramlarla aramız hiç iyi değil. Bazı sıkıntılar sırf bu yüzden doğuyor. Ve bu sıkıntılar halledilemediği için düşünce üretiminde verimsiz kalıyoruz. 

(Ahmet Selim, Zaman, 08. 05. 2011) 

 

 

Hiçbirimiz kaderimiz bilemeyiz, başımıza neler geleceğini kestiremeyiz. Zaten kaderini bilmek bir cezadır. Hiç kimse böyle bir yükle yaşayamaz. Eski Yunan tanrıları, çoban Endymion’u bu cezaya çarptırmışlardı. Çekilmez bir yükle hayatını damgalamışlardı. Kaderini bilerek yaşamak zorunda kalmıştı.

Biz Türkler de bir parça bu cezaya çarptırılmış gibiyiz. Çünkü her yıl aynı şeyler tekrarlanıyor, çözülemeyen sorunlar bir kader gibi geleceğimizi belirliyor.

Dilerseniz bir oyun oynayalım ve gelecek yılın gazete haberlerini tahmin edelim. 

(Zülfü Livaneli, Vatan, 08. 05. 2011)  

*** 

İç kafiyesi bol bir giriş yaptık. Sonra farklı konuları, farklı tarzları olan yazılardan alıntılar… Böyle garipliklere insanın içi sızlar. 

İç sızlatmayacak, anaları ağlatmayacak senelere, aylara, günlere dakikalara, saniyelere…anlara hasretimiz var. 

 

Sabahattin Gencal, Başiskele – Kocaeli, 08. 05. 2011 

 

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..