Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '14

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Pazar yeri

Pazar çok ilginç bir mekan. Alıcılar külyutmaz görünmek, esnaf ta şeytana pabucunu ters giydirmek çabasında. Bu çabalar içerisinde kimin kimi uyuttuğu bilinmez. Ben böyle işlerden pek anlamam. Gider şundan ver ne kadar al parasını vaziyetleri. Ancak pazarcı pazarlık etmesine alışkın olduğu müşteri profilini bu şekilde görünce dumur oluyor. Ya iyice azıp bütün kazıkları bana atmaya günün kazancını benden çıkarmaya çalışıyor. Ya da afallayıp para bile alamayacak duruma geliyor. Bazen de masum görüntüme üzülüp bir dakika önce azarladığı beni neredeyse nüfusuna almaya kalkıyor.  Mesela elmalarına elledim diye beni marizleyen pazarcı iki konuştuktan sonra

“ patlıcan da tartar mısın” dediğimde gözlerini belertip karşı tezgahı işaret ederek

“biz de patlıcan yoh” dedi.

 Bende ısrarla

” işte patlıcan arkanda ya “dedikçe

“yoh yoh “diye yine karşı tezgahı gösterdi. Bende jeton düştü. Bir dönüp baktım ki pırıl pırıl patlıcanlar bana sırıtıyor. Adamcağız beni sevmiş kendi kötü patlıcanlarını satmayıp karşı tezgaha yönlendirmiş. Ne şirin. Size baba diyebilir miyim diyecektim neredeyse.

 Sebze pazarlarında yiyeceklere dokunmak seçmek yasak. Dokunursan annenin bile azarlarını sollayacak davranışlara maruz kalıyorsun. Ben sarı elma tezgahından iki üç tane elma seçip uzattım amanninnn uzatmaz olaydım. Senin pazarcı bir bozuldu

“ama seçmece yok” diye bir içerledi neredeyse ağlayacak.

“ İyi bari “dedim elmaları tezgaha bıraktım.

“Kaç kilo alacan” dedi

“ 2” dedim bu kadar elma için mi yorulacaz der gibi pis pis baktı. Elmaları poşete doldurdu tarttı.

“Bozuk ver” dedi

“ama bozuğum yok” dedim

“ bozuk” diye üsteledi.

 Bende” aman” deyip uzaklaştım.

Bu kadar salak esnaf da görmedim. Akşamın 7 si olmuş tezgahındaki elmalar eksilmemiş hala atarlanabiliyor. Ne diyeyim bravo kardeş. Oradan yan tezgaha geçtim. Biraz muz biraz elma mandalina aldım.

“ Ne kadar” dedim

“16 TL ama sen 20 ver “dedi.

Öylece baka kaldım. Sarı dişlerin,i gösterek kahkahalara boğuldu.

“Şaka yaptım ne güzel yaptım dimi “diye pişkin pişkin güldü.

Bende afallamış bir halde

“dehşet içindeyim” dedim.

 

 

Pazar yeri kalabalık bağırış çağırış. İster sebze pazarı olsun ister Nişantaşı pazarı olsun bir keşmekeştir gidiyor. Nişantaşı ya da gerçek İstanbul sosyete pazarı gibi isimlerle zikrediliyorlar. Ne fark eder ki benim evde torlayıp toplayıp yer bezi diye kullanmak üzere ayırdığım bezlerden az hallicelerine 5 TL-10 TL verince sevinen bir grup kadın birbirini ezercesine neredeysen üzerlerinden atlayıp geçiyor. Öyle ki hedefe kilitlenmiş on tezgah ötede ki mala bakaraktan sen yokmuşçasına ilerliyor. Kimi çantasını kimi şemsiyesini orana burana dürterken bir özürü bile çok görüyor. Zaten seni çizdiğinin farkında bile  değil ya. Hatta abartırsak  soba borusunu bile ucuz diye alıp mutluluk nağraları atarak pazardan çıkan tiplere inanmak mümkün değil.  Pazarcılara ne demeli bakar da almazsan oradan tez uzaklaşmazsan sanki tepene birşeyler fırlatacakmış gibi ters ters bakıyorlar.Esimle sosyete pazarında numaralı yakın gözlüğü bakıyorduk. Takdık çıkardık bir türlü numarayı tututuramadık eşim çok kibar ya nasıl özür diliyor anlatamam.

“Çok pardon numara tutmadı da onun için yani alamadık yoksa alırdık neden almayalım dimi çok özür dileriz inşallah bi daha “diye diye geri geri uzaklaştı.

Çekiştirdim

“ yeter artık sanki adamın atını aldık ta yaya koyduk gibi nedir bu halin” dedim.

 Başka bir tezgaha gittik kadınlar nasıl kapışıyor. Rengi atmış çallar çaputlar havada uçuşuyor. Bir kıyafet pazarına gelmek mi töbeler oldun deyip voltamızı aldık.

 

 

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..