Pazarlık Yok

Vazgeçmemeyi öğrenebileceğimi hiç düşünmezdim küçücük, minnacık, güçsüz, dermansız bir sabinin feryatlarıyla vermiş olduğu müzakere ve pazarlık kabul etmeyen talepleri için sergilemiş olduğu kararlı tutumdan. Elde edinceye kadar ağlamak, asla yılmadan! Sanırım başarının sırlarından biri de bu.

Kavramlara anlam bulmak olsaydı derdimiz ve bana bir kavram seçmem gerektiği söylenseydi anlamını deşmem için; o kavram kesinlikle kararlılık olurdu.Başta anlattığımdan da katarak, kararlılık-vazgeçmek zıtlığı ve başarının bu yerleşimde koordinatını aramak üzere, yüklendiğim görevin ifasın için sıvıyorum kolları. Bu durumu açıklarken takınacağım tavrı sanırım az çok belli ettim ki bu da daha başlar başlamaz kendi handikapını da beraberinde getirdi. O da başarının aslında değişen koşullara uygun olarak, pozisyon almak, yeni stratejiler geliştirmek ve hatta eyyamcılığa kadar varan fırsatları iyi koklamakla ilişkilendirilmesidir.  Bu haksız bir ilişkilendirme değildir ve aslında savunduğum "kararlı olmak", "ısrarcı olmak" teziyle de çakışmamaktadır. Zira benim anlatmak istediğim, faaliyet bazlı talepler değil, daha çok amaç düzeyindeki taleplerdir. Bunu sanırım açmam gerekecek.

Daha önceki karalamalarımda da görüleceği üzere, hayata alışılagelenin dışında yaklaşmak aslında bir iddianın göstergesidir. Nedir ya da ne olabilir bu iddia? Çağın slogan vari sayısız dayatmalrıyla hepimizin karşı karşıka olduğumuz tek tip adam yaratma tehlikesini görüp, bu dayatmaları reddeden, inadına kazan kazdıkça tünelin sonunda ışığı bulanların her kazma vurdukça savurduğu haykırıştır bu iddia. İşte yukarıda yarım kalan amaç ve faaliyet bazlı talepleri burayla ilintilendirmek, beni girdiğim bu karmaşadan kurtaracak önemli bir hamle olacaktır. 

Eğer, herhangi bir şeyi elde etmekse gaye ve bu şey daha büyük bir amaçla bağlanmamamış, tek başına gezinip duruyorsa, bu amaca ulaşmak için ortaya konulan duruşun sağlamlığından, yukarıda altını biraz çizdiğim iddia sahibi olmak bakımından, çok da bahsedemeyiz. Daha mütevazi bir duruştur. 

Öte yandan, hayata karşı sağlam durmak, girilen her sürecin iyi kötü bütün sonuçlarını göğüsleyebilecek gücü de gerektirir. Bunun açık anlamı şudur, asla ve als sonuç alınamayan süreçlerin getirdiği başarısızlıklardan başkalarını sorumlu tutmamak ve başkaları için çok çok ulvi sayılsalar bile elde edilen ara amaçların, temel hedefe varılmadığı müdddetçe, sürecin bimiş olmayacağını bilmek.

Buarad kendi amacından emin olmak gibi daha çok ne istediğini bilmek olarak da işittiğimiz bir ilave kavrama ihitiyacımız olacak. Çocuklar için bu çok açıktır, talepleri belirdiği anda amaçları da ortaya çıkmış olur ve onları bu taleplerine olumlu cevap vermeden asla ikna edemezsiniz. Tabii bebeklik döneminin ardından insanoğlu kendi neslinin daha evvelki bireylerine gösterdiği zulmü ona gösterir ve gözle görülür bir şekilde, ilk günlerde asla kanmayan bebeklerin zamanla daha makul ve anlayışlı olabileceklerini sezmeye başlarız.

Benim, giriş, gelişme ve sonuç kaygılarım olmadığı için, bir satır ya da birkaç satır daha yazıp bitireceğim.

Haddi zatında sonuç açıktır, dünyayı bir değişik gözle görmek ve onunla konuşmak talepkar ve istekli olmayı gerektirir ki bunun en iyi örneğini bebekler verir.