Pedometer = Adımsayar

Çocukluğumda büyüklerimiz: “Bizim zamanımızda” Diyerekten sözlerine başladıklarında ekseriyetle ardından rengârenk eleştiri yağmuru yağmaya başlardı.

Pek sevmezdim bu sözcüğü! O zamanlar kullanamadığımdan olsa gerek! İşe yaramayanlar sevimliliğini de yitiriyor galiba!

Benim zamanımda okul sıraları sıradan sert ağaçtan olurdu. Ben onları hiç yontmadım, böğürlerine harfler kazımadım, ama onlar benim p.p.ma kıymık batırarak canımı yakmışlardı!

Arkalarda oturmak hoşuma giderdi, kara tahtayı görememe bahanesiyle ikide bir ayağa kalktığımda kimseyi rahatsız etmezdim! Etim budum az kemiğim bol olduğundan o tahta sıralar hep sırtımı ağrıtırdı. Sevgili sarışın Fransızca hocamız, Şehriyar Hanımın haricinde. Onun dersinde en önde oturmak isterdim, otururdum da!

Sınıfa girdiği an dünyalar benim olurdu!
Sınıfta adam gibi oturulurdu saygılı, sağa sola yalpalamadan.

Bilim adamları adam gibi oturmanın sağlıklı olmadığı kanısındalar!

Almanya/Bonn burada yeni bir sisteme yeşil ışık yakılmış durumda. Öğrencilerin oturdukları iskemleler: Sağa sola, arkaya öne gidip gelebiliyor, durduğu yeri terk etmeden. Dr.Great Gordon ve Gabi Kaiser yaptıkları açıklamalarda: Kan dolaşımı başta olmak üzere, sürekli kıpırdanmanın, gelişmekte olan omurgayı olumlu etkilediğini düşünüyorlar! Dolayısıyla çocukların uyuklama süreleri de en düşük seviyeye iniyor.

Prof.Christine Graf’a göre geleceğin her derde deva bedava ilacının adı: HAREKET halinde olmak, günde en az 8 saat!

İtalya/Roma İtalyanlar işi daha da ciddiye almışlar, scuolabus bizim tabirimizle okul servislerinin sayılarını azaltmak için ilginç yöntemler geliştirmişler! Sözlüğümüzde karşılığını bulamadığım için ben onun adını “YAYANVAY” Koydum. Ders bitimi öğrenciler ikişer ikişer sıraya geçiyorlar. Görevli öğretmenler sinyal renkli yeleklerini sırtlarına geçiriyorlar! Düdükleri, trafik polislerinin de kullandığı kırmızı DUR işareti sinyalini veren uyarıcı ile yola koyuluyorlar!

Önceden belirlenen noktalarda bekleşen yakınları yavruları teslim alıyor ve yayanvay yoluna devam ediyor!

Ha bunun getirisi nedir derseniz: Saatlerce okulda, evde ödev yaparken, yemek yerken, TV. İnternet karşısında gününü oturmakla geçiren obez olma olasılığı kaçınılmaz çocuklara çok faydası oluyor!

Gri uzun saçlı Prof. Gordon Waddel’e göre köklerimize geri dönmenin zamanı geldi geçti bile.

Günde en az 10 saat koşturmaca ya programlanmış insanoğlu günümüzde ortalama 20 dakika kıpırdanıyorsa sağlık açısından yetersizdir ve türlü hastalıklara davetiye çıkarmaktır der bu bilgili adam!

24 Saatte kaç adım atarız? Tahminen! Hiç düşünmemiştim ne yaparsak yapalım gündelik yaşamda 10.000 adıma erişmek zormuş! Küçük çocuklu, ev işlerini kendi halleden yarım gün çalışan genç annenin adımlarının sayısı 8.000 kadarmış!

İşimiz gücümüz yok birde adımlarımızı mı sayacağız! Yok, canım o işi pedometer = adımsayar(Bu ismi çok uygun gördüm, Siz daha da uygununu biliyorsanız bana da bildirin lütfen!) Yapacak! Çeşitli boyut ve kalitede spor malzemeleri satan yerlerde bulunur.

Benim henüz yok, programlama işini gözüm yemedi açıkçası. Sağlıklı yaşlanmanın yolu günde 10.000 adımdan geçer diye tutturmuş bilge kişiler. Benim bu işe aklım yatmasına yattı da.. Adımsayarı benim adımlarıma göre programlayacak bir hayırsever henüz bulamadım. Bulur bulmaz…