- Kategori
- Söyleşi
Peki Peki Anladık...
23 Nisan Törenlerini televizyonda izlerken bir öğrencinin okuduklarına duygusunu da geçirmeyi başararak dillendirdiği şiiri, beni anılarıma götürdü.Milli bayramlarda, özel günlerde program hazırlarken; özellikle şiire hakkını vererek okuyabilen öğrencileri büyük bir titizlikle seçerdim,mutlaka tüm branşdaşlarım da aynı şeyi yapar. Sıranın kendilerine gelmesini,resmi geçit törenini bekleyen rengarenk giysili çocukları da kamera, arada gösteriyordu.Onları izlerken de, değişen hiçbir şey yok diye düşündüm.Konuşmaları, şiirleri dinlemek yerine; ya kendi aralarında konuşuyor ya da sabırsız hareketlerle kendi dünyalarında olduklarını belli ediyorlardı... Benim de öğrencilik yıllarımda, ders esnasında konuştuğum için uyarı almışlığım vardır ama uyarıdan sonra aynı derste ikinci bir uyarı almayı göze alacak kadar edep sınırlarını zorladığımı anımsamıyorum.Biz şöyleydik, şimdikiler böyle diyerek gençleri suçlama kolaycılığına gitmek niyetinde değilim.Tam tersine; gençlerde değil büyüklerdeki konuşma hastalığından, dinleme özürlü oluşlarından yakınmak istiyorum.Konuşma hastalığı sari bir durumda çağımızda. Otobüste, sokakta çarşıda,akla gelebilecek her yerde sessiz olma ya da karşısındakini dinleme tarih oldu adeta. Sorunların,kavgaların çoğu dinlememekten,dolayısı ile anlamamaktan kaynaklanıyor benim gözlemlerime göre. Büyükleri, "dinlemeyen " lerden olursa, çocuklardan dinlemeleri, gerektiğinde konuşmaları beklenemez doğal olarak...
Aile içindeki iletişimsizlik kaynaklı huzursuzluklardan, meclisteki utanç tabloları şeklinde tezahür eden görüntülere kadar toplumun her katmanında, her ortamında , konuşan ama dinlemeyen insanlar sahnede. Kimin sesi daha güçlüyse,kim fizik olarak hakimiyet kurmuşsa, diğerini susturuyor nihayetinde...
Aynı durum MİLLİYET BLOG'da da kendini gösteriyor... Her telden çalınan sazlar... Satır aralarındaki ifadelerden; yazan kişinin kişiliği o kadar kendini belli ediyor ki, istediği kadar okuduğu kitaplardan alıntılarla fikirlerini ortaya atsın,iyi bir gözlemci ve kişilik analizlerinde başarılı iseniz, onu çözmeniz hiç de zor olmuyor...Ziya Paşa'nın,"Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" sözünün doğruluğunu bu ortamda da görebiliyor insan. Örnek vermek gerekirse; sosyal adalet, kişilik hakları , nezaket gibi konular söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayanlar, kendilerine eleştiri içeren yorum yazıldığında veya başka yazılarında aynı mangala kor ateşler dökmekte hiç mahzur görmüyorlar...
Mazhar-Fuat-Özkan üçlüsünün ünlü şarkısı'ndaki sözleri anımsıyorum zaman zaman ... Peki peki anladık... Aklımda kalan dizeleri:
Herşeyden sen anlarsın,herşeyi sen bilirsin.
En önce sen başlattın,en uzağa sen gittin,
En güzel yemeği sen yaptın,en güzel kızı sen kaptın,
En güzel tumbayı sen çaldın,en güzel şarkıyı sen yazdın,
Sen neymişsin be abi...