Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Peki okur kim? okuyan kim? okutucu kim?

Peki okur kim? okuyan kim? okutucu kim?
 

Hayatı tek başımıza yaşamıyoruz. Etki ve tepki sonucu etkileşim içinde kaldığımız zaman dilimi içinde neler yaşadığımıza dikkat etmeden günü heba ederek bize tanınan gün ışıgını boşa harcıyoruz.

Geç kalınan günleri tekerrür edercesine geçmişe takılı kaldığımız beynimizin odacıklarını nasıl olurda daha fazla takıntılı hale getirir düşüncesi içinde mutsuzluluğu sonuna kadar yaşıyoruz. Peki bu yaşantı içinde bizi mutlu edebilecek çerçevelerimizden neden müzdaribiz bunu düşünmek ve düşündürmek için arka arkaya kelimeleri sıralayıp;bunu içime ve içinize sindirme adına paylaşımlarda bulunmak için zamanın azizliğine inat paylaşımlarda bulunacağım. Umarım tartışmalar sonunucu güzel fikirlerle güzel yolculuklar ve güzel cümle dostlukları yaşanır. Vakit dar, yetişmemiz gereken o kadar çok yer ve kişi var ki (bu mutluluk mu verici?) bu düşüncenin içinde yogrulup günü gece diyoruz. Geceyi ise uykusuz geçiriyoruz. Şimdi kendimizie duyduğumuz saygının boyutunu düşünmek gerek önce.

Sizce kendimiz için neler yapıyoruz?

Yeteri kadar düşünüyor muyuz?

Yeteri kadar dinlenebiliyor muyuz?

Yeteri kadar arkadaşlarımızla vakit geçirebiliyor muyuz?

Ailemizi umursuyor muyuz?

Bu soruları çogaltabiliriz. Yaşantımızı ele geçirmiz gereksiz düşünceleri bir köşeye bırakmadığımız sürece de bu soruların ve sorunların kölesi olarak mutsuzluluğa ortak edebiliriz çerçevelerimizi.

Çerçeve nedir ki? diye sorduğunuza eminim. Çerçeve televizyonun ekranı kadar değil gözümüzün ve hislerimizin etkilendiği alan olarak geniş yelpazeye dalmak diyebilirim. Yani yaşayışımızı etkileyecek tüm olaylardan bahsediyorum. Sonuçta bize yön veren duygu-düşünce- haber- okunan kitaplar, söylenen sözler- ülkenin sorunları- izlediğimiz diziler- konuştuğumuz yada konuşmaya çalıştığımız insanlar. İşte bu sebeplerin içinde sizce biz doğru kararlar alabilmenin adına neler yapıyoruz. Sabit fikirler içinde demokratik olmayı mı kendimize pay biçiyoruz. Tamda yaptıgımız bu, gündemi yaşıyoruz ama gündem için hiç bir ilke imza atmıyoruz sadece yaptığımız yorumlamak olarak kalıyor. Yorumluyoruz da peki nasıl yorumluyoruz. Bu da şüpheli bir durum; özenti insanların kurduğu düşüncelerin silsilesine katılıp onlardan alıntı yaparak kendimize ve kendi fikirlerimize yön veririyoruz.

Biz bu kadar basit olduğumuz süre içinde ise gerçek düşünüp bunu uygulamaya geçiren insanların yaptığı uygulamaları takip ediyoruz. Bize özgü olmayan hayatı yaşıyor ve mutsuz oluyoruz. Gel de çık işin içinden be dünya diyerek, uykusuz geceler senve ben hikayesine aldanıp kendimizi kandırıyoruz.

Peki okur kim ? Okuyan kim ? Okutucu kim?

Bunların hepsi bizde var mı? Okur olmak ve okutucu olmak arasında kalan okuyan (kulaktan dolma,sarma, yahni insanlar)  olan hayatı tartışıyoruz. Eğer konuna hakim değilsen konuştuğunun bir anlamı yoktur. Yaşamak anlamak,anlatmak ve anlaşılmak ise biz bunun neresindeyiz.

Şimdi kendimizi sorgulama dönemi içine giriyoruz. Bir sonraki başlıkta görüşmek umuduyla İyi düşler demiyorum, düşünün sadece... Düşüncede kalmasın ama...

 
Toplam blog
: 2
: 122
Kayıt tarihi
: 06.02.14
 
 

Kahramanmaraş/ Kahrmankent gazetesinde çalışıyorum. ..