Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '12

 
Kategori
Eğitim
 

Peki ya sonra?

Peki ya sonra?
 

Sorun değil..

Hallederiz nasıl olsa…

Bugüne kadar nasıl yaptıysak bunun da üstesinden geliriz evelallah!

Okulların tavanı akan tuvaletlerini, kırılan kapılarını tadil ettirmek için az mı gezdik esnaf esnaf?

Elektrik, su  borçlarını kapatmak için az mı kermes seferberliği yaptık?

Üç-beş bin lira için aylarca hazırlıklar, bir dilim pastayı 50 kuruşa satabilmek için kırk takla atmalar falan?...

Yine yaparız!. Zaten bize fazla gelen maaşımızdan fakir öğrencilerin üst başı için ayırırız her ay bir köşeye, gözümüzün önündeki sosyolojik ve psikolojik travmalara merhem oluruz.

Ancak meselenin hası bence bu değil.

Öğrencilerin tek tip insana dönüştürülmeye çalışılmasıyla ilgili birçoğumuzun sorunları var; fakat  üniformanın üstlendiği rolün daha ayrıntılı değerlendirilmesi gerekiyor.

Bırakalım ilk ve ortaokul öğrencisini, lise düzeyinde dahi bu değişimi doğru yorumlayamayacak milyon sayıda öğrenci barındırıyoruz biz. Okul kapısından eve uzanan yolculuğunda dışarıdaki insanlarla temas eden çocuğun-gencin, taşıdığı kostümle doğru orantılı olarak yaklaşımları da değişmektedir. Okul üniformasının öğrenciye yüklediği bir sorumluluk ve ait olma bilinci vardır. Kıyafette serbestlik ile getirilmeye çalışılan özgürlük, bu bilinci ciddi oranlarda etkileyecek ve istenmedik davranışlara zemin hazırlayacaktır. Sokaktaki insanın ya da başka bir okul öğrencisinin bu durumdan nasıl etkileneceği tekrar düşünülmelidir.

Bu durum, ebeveynler için yoğun bir baskı ve gerilim de doğuracaktır. Bir ya da iki çocuklu ailelerın yanında, aynı anda beş çocuğunu da okula gönderen anne-babalar, çocuklarının eğitim masraflarına yetişmek dışında farklı kıyafetlere sahip olma ısrarları altında da ezileceklerdir. Büyük bir üzüntüyle de olsa dile getirmek zorundayım ki, bugün bile bir kot pantolon ya da yeni moda bir çizme için bedenlerini kullandıran liseli kızların sayısında artışlar görülecektir.

Okul içi ve okul dışı suiistimallerin ve özellikle kalabalık öğrenci nüfusunun bulunduğu okullardaki güvenlik ihlallerinin artması da ihtimal görünen durumlardır. Üniforma uygulaması varken bile öğrencilere kılık-kıyafet kurallarının sık sık hatırlatılmak zorunda kalındığı bir yaş döneminde getirilecek bu serbestiyet,  okul idaresi ve öğretmenlerini eğitim-öğretimin içeriğinden uzaklaştırıp şekilsel kaygıları yükselmiş birer biçim denetleyicisine dönüştürecektir. Uygulamaya dayanak olarak gösterilen “Batı” ülkelerindeki örnekler çok mu iç açıcıdır? “Dejenere” olarak ifade ettiğimiz öğrenci-öğretmen ilişkilerinin temelinde hangi uygulamalar vardır? Ayrıca Batı’da isim yapmış ve etiketiyle övünen bütün ciddi eğitim kurumları üniforma ile öğrenci kabul etmektedir. Buradaki sorun ideolojik varsayımlardan çok daha derindir, toplumsal  bozulma olasılığıdır.

Türban meselesine gelince, bırakınız her öğrenci istediği gibi muamele etsin saçlarına; toplasın, örsün, uçuştursun ya da bir örtünün altında muhafaza etsin. Bu mudur asıl meselemiz? Yıllardır bunu mesele ettiğimiz için küstürmedik mi binlerce çocuğu? Anlatmak, öğretmek istediklerimiz bu örtüye mi takılıyor da ulaşmıyor kafalarına? Sanat ve bilim bir tek türbansızın mı harcı? Kaygılarımızın donanımları yüksek, akılcı, eşitlikçi, algıları açık, hümanist bir dünya insanı yetiştirmek gibi daha derin amaçlardan doğması  gerekemiyor mu? Sanırım bu modelde insan yetiştirmek, ne bu serbestiyeti uygun görenlerin ne de görmeyenlerin hayallerini süslüyor. Olan yine ca-nım ülkeme oluyor!

 
Toplam blog
: 42
: 305
Kayıt tarihi
: 16.11.08
 
 

Eğitimci ve tiyatro oyuncusu. Yaşadığım Dünya'ya saygım vardır benim.  Ağacına, suyuna, havasına ..