Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Pembe Yalan

Pembe Yalan
 

Biz insanoğlu bir garibiz. Hiç birimiz yalan söylediğimizi kabul etmeyiz. Ben de etmiyorum zaten...

Edip etmemek o kadar önemli değil. Ortada gerçek olan birşey var. Hepimiz zaman zaman yalan söylüyoruz. Hatta, ‘ Yalan ‘ kelimesini çok yakışıksız bulduğumuzdan kelimenin başına janjanlı ünvanlar koymak suretiyle saygınlaştırıp öyle kullanıyoruz, ‘ Pembe yalan ‘ gibi...

Ve sonra buna otorite mantığıyla açıklama bile getiriyoruz...

Pembe yalan; Zor durumda kalındığında kimseye zarar vermeden hatta bazı durumlarda birilerinin iyiliğini gözeterek durumu kurtarmak adına söylenen küçük masum şeyler.

Hepsi kabulüm. Doğrudur da, gerçekten zararsız olabilir. Kimseyi rencide etmez, bazı hallerde durumu kurtarmış bile olabilir. Ama adı her ne olursa olsun özünde yalan değil midir?

Bir de yalan hastalığı vardır ki düşman başına. İşte bu gerçekten çok tehlikelidir. İnsanlar bunu zaman zaman kendine, zaman zaman da etrafına söyler. Hem de pembe yalanda olduğu gibi burada tek amaç durumu kurtarmak da değildir, hatta çoğu zaman amaç bile yoktur. Tek amaç, ' Yalan ' söylemektir. Gerçekten de tedavi edilmesi gereken ciddi bir rahatsızlıktır. Tedavi edilmezse başta kendine olmak üzere sonra da etrafına ciddi zararlar verebilir ve bu yalanların başına olayı şıklaştırmak adına bir ünvan getirilmesi de söz konusu değildir.

Başına ünvan getirmek istesek neler getirebiliriz?

‘ Canım istedi ‘ __ Yalan

‘ Başka çarem yok ‘ __ Yalan

‘ Yerseniz ‘ __ Yalan “

Gördüğünüz gibi bahse konu olan, ‘ Yalan ‘ kelimesinin başını nasıl süslersek süsleyelim hiç şık durmuyor. Belki de, ' Pembe yalan ‘ masalına kendimizi çok kaptırdığımız için, belki de işimize öyle geldiği için bunu kabullenmek daha kolay geliyor...

Pembe yalanın diğerine göre tek kurtarır tarafı her zaman olmamakla birlikte bazı durumlarda affa uğrama ihtimali. Vicdan yasası esas alınarak olayın mahiyetine göre cezası kısmen indirilebilir.

En üzücü olansa insanın kendine söylediği yalanlardır. Bu da yetmez kendi yalanına kendi de inanır. Yalancının aşağı mahalle de bir yalan söylemiş, yukarı mahalleye gelmiş kendi yalanına kendi de inanmış...

İnsanlar bunu kendine niye yapar, çok gerektiği için mi, hayatta tutunabilecekleri başka bir şeyi olmadığı için mi, çok mutsuz olup kendi içlerinde bir çeşit, ' Polyanna’ cılık oynadıkları için mi?

Yoksa gerçekten psikolojik olarak hasta oldukları için mi?

Yalan hastalarının enteresan bir tarafları da vardır. Tıpkı sigara tiryakileri gibi, ‘ İstesem bırakırım ‘...

Hayır bırakamazsın, bırakamıyorsun da zaten. Sende bırakacak cesaret olsa en başta hasta olduğunu kabul eder gereği neyse yaparsın.

Hiç düşündünüz mü, böyle bir şikâyetten doktora gidiyorsunuz. Ve doktorla aranızda gelişen diyalog;

Neyiniz var ? Hastayım

Şikâyetiniz ne ? Yalan hastalığına yakalandım, olur olmaz yalan söylüyorum, kendime engel olamıyorum. Hem de bunu hiç nedensiz yapıyorum. Hem kendime hem etrafıma bitmeyen yalanlar söyleyip en başta da kendim inanıyorum. N’ olur söyleyin doktor, ben hasta mıyım?

Böyle şeyler gerçekten oluyor mu yoksa tamamen benim uydurmam mı? Bu gerçekten bir rahatsızlıksa umarım bunun doktoru ve tedavisi de vardır. Hatta konusunda uzman doktorlar varsa bu yazıma cevap vermelerini mümkünse onlara ulaşabileceğimiz internet adreslerini yazarlarsa belki de toplum olarak, ‘ Yalan ‘ hastalığından daha kolay kurtulabiliriz.

(: Yalansız güzel günlere…

http://www.esmakahraman.com/pembe-yalan/

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..