Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '09

 
Kategori
Spor
 

Penaltı, penaltı gibi mi olmalıdır?

Penaltı, penaltı gibi mi olmalıdır?
 

Futbolumuza Sn. Erman Toroğlu’nun getirdiği bir yorum var.

“Penaltı penaltı gibi olmalıdır!”

Yılardır yaşanan ve bitmek bilmeyen penaltı tartışmalarında terazinin diğer kefesine koyulan ağırlık bu.

Oysa kural öyle demiyor.

Futbol Oyun Kuralları’nın 32. Sayfasının Fauller ve Fena Hareketler kısmında direkt serbest vuruşa hükmeden on ihlal tanımlıyor.

• rakibe tekme atarsa veya tekme atmaya teşebbüs ederse,

• rakibi çelmelerse veya çelmelemeye teşebbüs ederse,

• rakibin üzerine sıçrarsa,

• rakibe şarj yaparsa,

• rakibe vurursa veya vurmaya teşebbüs ederse,

• rakibini iterse,

• rakibe ayakla müdahale ederse.

• rakibini tutarsa,

• rakibine tükürürse,

• bilerek topa elle müdahalede bulunursa (kendi ceza alanındaki kaleci hariç)

Bu on ihlal ceza sahası içinde yapılırsa “penaltı” vuruşu ile cezalandırılmasına hükmediyor.

Kural bu kadar açık ve netken, penaltıyı, başka penaltılara benzetmeye çalışıp, yeni bir içtihat yaratmak futbola hakemlerin kafasını karıştıracak ve standarttan uzaklaştıracak bir yorum getirmek anlamı taşıyor.

O zaman bütün hakemlerin, futbolcuların, teknik direktörlerin, yöneticilerin ve kuşkusuz taraftarın kafasında şöyle bir şey beliriyor ve dile getiriyorlar.

“Akşam televizyondan tekrar bakacağız, bakalım Erman Hoca bu pozisyona ne diyecek?”

Pazar akşamı Roberto Carlos’un Kayserisporlu futbolcu Cangele’ye arkadan yaptığı hareketin penaltı olup olmadığı tartışma konusu oldu. Zaten geçen hafta boyunca Fenerbahçe üzerine yapılan tartışmalar yüzünden bütün futbol kamuoyu Fenerbahçe aleyhine verilecek her türlü kararı düşünmeden kabullenecek bir hale gelmişti. Hakemin penaltı kararı hem bu kesimi mutlu ederken hem de onlar tarafından kabul gördü. Bütün Türkiye de rahatladı. Ligin zirvesinde tek takımlı bir ligden kim hoşlanır ki?

Açıkçası penaltı kararının çok doğru olduğunu düşünüyorum.

Fakat Türkiye’de bu pozisyondan çok daha ağır müdahalelere “penaltı, penaltı gibi olmalıdır” içtihadı yüzünden devam kararı verildiğini de hatırlatmak istiyorum.

Hakem ceza sahası dışında hangi harekete faul çalıyorsa ceza sahası içinde aynı kararı cesaretle ve güvenle verebilmelidir. Hakemlerin birçok pozisyonda sahadaki faulleri gayet iyi süzebildiklerini ancak aynı hareketin ceza sahasının içinde olduğunda düdüklerini bir türlü üfleyemedikleri bir hakem verirken diğerinin penaltı vermediği bir standartsızlığa dönüştüğünü görüyoruz.

Bu konuda Türkiye’de gelmiş geçmiş en cesur hakemin bir maçta dört penaltı düdüğü çalabilecek kadar işini ciddiye alan Sadık Deda olduğunu yeri geldiği için hatırlatmak ve ismini anmak isterim.

Bir takıma direkt olarak gol vuruşu olanağı veren penaltının çok ağır bir karar olduğunu kabul ediyorum. Ancak futbolda hakem kararlarına bir standart gelmesi açısından;

“Ceza sahası dışında çalınan faul düdüğü, içinde penaltıdır!” şeklinde uygulanması daha doğru olacaktır.

6 saniye ihlali…

Galatasaray – Sivasspor maçında hakemin kaleci Petkoviç’in topu elinde 6 saniyeden fazla tuttuğuna hükmederek çift vuruş vermesi de ilginç bir karar olarak haftaya damgasını vurdu.

Bu ihlale karşı çift vuruş uygulaması bir dönem sıklıkla yapılıyordu. Ancak son iki senedir ne Avrupa ne de Türkiye’de hakemler kalecilerin yaptığı bu ihlale düdük çalmıyordu. Kıyamet bundan kopuyor zaten. Sivassporlu futbolcuların itirazı da hakemlerin standardı olmayan bu kararlarına. İhlale rağmen haksız olduklarını düşünemiyorum. Çünkü aynı maçta Galatasaray kalecisi de üstelik bir kereden fazla topu 6 saniyeden fazla elinde tuttu. Maçın hakemi aynı kararlılıkla o düdüğü çalamadı.

Şimdi şöyle bir yorum gelebilir:

“Pekoviç topu elinde on beş yirmi saniyeye yakın bir süre tuttu. Hakem artık dayanamadı çift vuruş verdi.”

İnceleyin ve süre tutun Franco’nun aynı maçta 8 - 10 saniyelik ihlallerini tespit edeceksiniz.

Aynı şeyi Kaleci Volkan yapmıyor mu? Belki çok daha fazlasını yapıyor; üstelik Avrupa maçlarında da yapıyor ama hakemler o ceza vuruşunu vermiyor. Bu da çok ilginç.

Bu anlamda topu elinden en hızlı çıkaran kaleci Rüştü’nün Beşiktaşlı forvet elemanlarına yaptığı asistleri de anmadan geçmeyelim ve hakkını verelim.

Açıkçası hakem Bülent Yıldırım’ın bu kararı standart olarak uygulanmadığı için tartışma yarattı. Bu kararı vermiş ve Galatasaray’ın ikinci golüne bir anlamda asist yapmış Bülent Yıldırım’a Galatasaray taraftarının maçın son bölümlerinde verdiği ters kararlar yüzünden “Bülent gol gol gol!” diye tezahürat yapmaları da maçın ayrı bir enteresan notuydu.

Hakemlerin verdiği kararlara belli bir standardın gelebilmesi için o standartları maç sonunda tartışırken de yakalayabilmeli, hakemlerin kafasının daha rahat hale gelmesini sağlayabilmeliyiz. Kuşkusuz bu sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir standarsızlık da değil, değil mi?

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..