Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '09

 
Kategori
Deneme
 

Pencerelerim olmalı...

Pencerelerim olmalı...
 

Her zaman pencereleri kapılara yeğ tutmuşumdur. Kapı korunmadır, dışarıya önlemdir. Senin istediğin sürece dışarının dışarıda kalmasıdır. İzin istemesidir dışarının içeriden. Yada içeriye ulaşabilmek için anahtar gerekliliğidir. Oysa ki pencereler dışarının içeride olmasıdır, içerinin de dışarıda.

Pencereleri olmanın insanın. Geniş kocaman, dar küçücük. Soldan sağa açılan, sağdan sola açılan, yada yukarıdan aşağıya küçük bir aralık, yada aşağıdan yukarıya kaldırıp küçük bir kelebek aparat, camı yukarıda tutan. Hiç bir yöne açılmasa da gene de pencereler olmalı. Sımsıkı kapalı olsa da, dışarının gürültüsünü, içerinin sessizliğini, ışığın aydınlığını , ışıksızlığın karanlığını sızdıran pencereler.

Pencerelerim olmalı …

Dayamalıyım kollarımı kenarına. Bakmalıyım en uzak bulutlara. Sonra bir merdiven dayamalı, çıkmalı pamuk yatağı toz bulutlara. Şekilden şekile geçmeli bulutlar. Onların şekil değişikliğinde bende değişmeliyim. Yok eğer karardıysa bulutlar, bir salıncak kurup sallana sallana savurmalıyım kendimi yere. Sonra beklemeliyim kara bulutların beyaz kar tanelerini bana uçurmalarını. Mutlaka uçuracaktır.. Düşünce kar taneleri yüzüme sevinçle gülümsemeliyim. Yada boşaltsın yağmur damlalarını üzerime , ben ağır adımlarla yürürken iliklerime kadar ıslanmalıyım.

Pencere kenarında olmalı yatağım. Sabah güneşinin yaramaz öpücükleriyle uyanmalıyım. Gerinmeliyim pencere kenarında, kollarımı yukarıya doğru aça aça.. Açmalıyım pencereleri sonuna kadar. İçeri dolan rüzgar saçlarımı da eteklerimi de savurmalı. İçim dışarıya karışmalı, dışarısı içime.

Pencere kenarında olmalı yatağım. Uzandım mı boylu boyunca, kollarım başımın altında yıldızları seyretmeliyim. Kayan yıldızları toplamalıyım yorganımın üstüne, yanıp sönenlere ise göz kırpmalıyım usulca keyifli bir gülümsemeyle. Bir müzik başlamalı içimde, sessizce pencereden dışarı taşmalı. Açık unutmalıyım mutlaka bir pencereyi. Bir kedi sızmalı içeri fark etmeden. Nice zaman sonra mırıltılarını duymalıyım, ayak ucumda. Onun mırıltılarıyla bende mırıl mırıl…

Pencerelerim olmalı…

Dışarının soğuğuyla içerinin sıcağından buğulanan. Kalpler çizmeliyim üstüne. İçinden ok geçen. Seni seviyorum yazmalıyım pencereye. Isılar eşitlenince yazıların camdan süzüldüğü pencereler…

Pencerelerim olmalı…

Pencerenin önünde saksı çiçeklerim olmalı. Açelyalar olmalı, soğuya ve sıcağa dayanıklı. Onları sulamayı unuttuğumda bana küsmeyen açelyalar , kırmızı. Sardunyalar olmalı rengarenk, coşkulu. Fesleğenler olmalı dokunduğumda kokuları ellerimde kalan. Ben bir sigara yakıp oturduğumda pencere kenarına konuşacağım çiçeklerim olmalı. Derdimi alan, ben dertlerine çare olan çiçekli pencerelerim olmalı.

Pencerelerim olmalı…

Dışarısı bir türlü dışarıya kabul etmediğinde beni, dışarıya kavuşturan pencereler. Ben dışarıyı içeriye kabul etmediğimde de hep dışarıyı gözüme batıran pencerelerim olmalı.

Pencerelerim olmalı…

Çiçekli, buğulu, hep bir kanadı açık unutulmuş pencerelerim olmalı…

 
Toplam blog
: 105
: 670
Kayıt tarihi
: 18.10.07
 
 

Karlı bir kış günü, yaşam denilen bu yola düşmüşüm. Yürümüş yürümüş de bir arpa boyu yol alamamış..