Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Penceresi önünde karanfil saksı... oturmuş yazar yarim birine yazı...

Penceresi önünde karanfil saksı
Oturmuş yazar yarim birine yazı
Kimi sever bilinmez dumanlı başı
Zalim olma sevgilim taştan değilim
Batmam elin üstüne diken değilim
Zalim olma sevgilim taştan değilim
Kaldır başını bir bak haram değilim
Penceresi önünde üzümlü asma
Benden başka birini aklına takma
Benimkide yürek canım üstüne basma
Zalim olma sevgilim taştan değilim
Batmam elin üstüne diken değilim
Zalim olma sevgilim taştan değilim
Döndür başını bir bak haram değilim…

Sevgilisinin kendine dönük duygularının netliğinden duyulan şüpheyi ve sadece kendisine yönelik bir kalp çarpıntısı beklemeyi böylesine masumane ifade eden başka dizeler var mı acaba?..

‘’Beni farket’’, ‘’Beni sev’’ hatta ‘’Ben seni bu kadar severken n’olur sen de artık başkalarını aklına getirmekten vazgeç. Bak! Ben buradayım işte’’ diye yakaran dizeler bunlar. Çünkü severken sevilmek isteyen bir yüreğin yakarışları. Fark edilmek, fark edildiğinde de sevdiğinin gözünde başkalarından farklı bir yere konulmak isteyenin haykırışları. Kendisi bir çiçek olup açarken, kendisine diken muamelesi yapılmasını istemeyenlerin dilekleri! Ve böylesi beklentilerle çarpan bir yürek varken, bu yüreğe yapılacak en büyük zulmün, onu fark etmemek, hatta üstüne basıp ezmek, çiğneyip geçmek olduğunu özetleyen sözleri..

Kendisi sevgiliyi mutlu etmeye böylesine hazırken, böylesine çabalarken, başını başkalarından yana çeviren sevgiliyi, kendisinin tertemiz aşkına davet sözleri..

Ama her şeye rağmen, ilgisizliğin, umursamazlığın farkında’lığıyla, sevgiliyi ‘’merhametli ve dürüst’’ davranmaya davet sözleri..

Bazen gözler acı gerçekleri tüm gerçekliğiyle görmesine rağmen...

Bazen sevgilinin kafasında başka hayaller dolaştığının fark edilmesine rağmen…

Bazen sevgiliye uzatılan gülün güzelliği ve renginin canlılığının fark edilmesi yerine, eline (istemeden) batan dikenin detayına uzuuun uuzun takılınmasına rağmen...

Aksaklıklara inat...

Haksızlıklara inat...

Zülme inat...

İhanete hazır olan sevgiliye inat...

Sevgiliyi, fark etmemekte direndiği yürekte yaşatılan sevginin pırıl pırıl duygularının dingin sularında yıkanıp arınmaya davet sözleri bunlar. Kim bilir? O sevgili kendi bu sulara kulaç atmak yerine, içinde veda mesajı olan şişeyi salıverecek kıyıdan usulca belki de...

Bu türkünün devamı yok aslında... Volkan Konak’ın muhteşem yorumuyla dinlediklerim sadece bu iki kıta ile sınırlı... Ama yüzlerce, binlerce, hatta milyonlarca alternatif yazmak mümkün... Yeryüzünde milyonlarca yürekte, milyon çeşit sevgi yaşanmakta ve yaşatılmakta çünkü.

Herkesin hikayesinin devamı kendi yüreğinde saklı. Herkesin sevgisi farklı hazlar yaşatmakta... Ve biten veya bir şekilde bitmeye mahkum edilen sevgiler farklı farklı izler bırakmakta...

Şöylesi bir final geçti benim içimden... Ben onu yazıyorum. Kendi hikayenizin seyri ve finali size kalmak kaydıyla elbette...

Penceresi önünde has gül ağacı,

Bilmez yarim hazırlar bana darağacı.

İhaneti içimde onmaz bir acı,

Lokman gelse nafile, vermez ilacı.

Zalim olma demiştim, taştan değilim,

Sen görmedin sevdiğim, pişman değilim..

Penceresi önünde sarı zambaklar,

Yar kirletmiş sevgimi bilmem kim paklar,

Geçen zaman elbette bu derdi haklar,

Zalim olma demiştim, taştan değilim.

Batmam elin üstüne diken değilim.

Sabır taşın çatlattın, sen zulmü seçtin,

Başın dönmesen de olur, helalin değilim…

 
Toplam blog
: 117
: 2206
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1969 İstanbul'unda açmışım gözlerimi bu dünyaya... Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, şimd..