Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Penceresiz kaldım anne...

Penceresiz kaldım anne...
 

Ben Ankara’da üniversiteli bir çocuktum. En çok Mustafa Kemal koktuğu için severdim Ankara’yı. Fakirdi babalarımız, ayağımızda hep aynı bot , sırtımızda aynı palto. Ama aşkla seviyorduk vatanı, bağımsız bir Türkiye istiyorduk. Sigaramız filtresizdi, öğünümüz katıktı ama mutluyduk. Bir gece, bir sabah öldürüldük; gençtik yaşımız on dokuz, yirmi. Kimse neden öldüğümüzü bilemedi. Belki sorsanız, Amerika’da birileri biliyordur….

Ben İstanbul’da Anadolulu bir çocuktum. Ayaza vurunca kış, paltomun yakası fazla kalkmazdı. Üstümüzdeki maviliğe, bayrağımızdaki kırmızıya aşıktık. Bu ülkede üsler, Amerikalılar, İngilizler olsun istemiyorduk. İMF olmasın, İncirlik olmasın, bağımsız bir ülkemiz olsun istiyorduk. Bir gün Beyazıt meydanında vurdular beni. Güvercinler uçuyordu başımın üstünde ve başım dönüyordu en on delice. Kimse hatırlamaz şimdi kurşun yaramızı, duydum ki adım yaşarmış bir vapurun isminde.

Benim adım Nazım. Sizin için hapis yattım, gökyüzünü göremedim, sevdiğime sarılamadım yıllarca. Hiçbir ülkeye gelmeyen bir ozandım sizin aranıza geldim , anlamadınız. Ülkem için, bağımsız bir vatan için, ırgat Osman için yazdım da yazdım. Çürümüş, pas tutmuş demirler arasında, gurbette vatan hasretinden sızlaya sızlaya öldüm. Ne mezarımı getirebildiniz ülkeme, ne beni anlayabildiniz mısra mısra, doğru değil mi?

Benim adım Mehmet. Bir akşam vakti süzülürken akşam üstümüze bir otobüsün içindeydim. Cebimde filtresiz sigaram, sevdiklerimi düşünüyordum. Askerdim , askerliğim yeni bitmişti evime gidiyordum. Yüreğimde yaşama sevinci, içimde hayaller. Derken, otobüsü durdurdular, bizi kaçırdılar. Bu ülkenin ekmeğini yemiş hainler kast etti canımıza, öldürüldük, şehit düştük. Hiçbiriniz hesabını sormadınız bize yapılanların. Şimdi yukarıdan bakıyoruz da size. Ne çok maç seyrediyorsunuz, ne çok uyduruk işlerle uğraşıyorsunuz. Kim kime selam vermemiş, asker cumhur’a ne demiş. Bize yazık değil mi?

Benim adım Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, İpekçi, Gaffar Okan ; say say bitmeyiz. Bakıyoruz da bizim niye öldürüldüğümüzü unutmuş gibisiniz. Ve bu umarsız haliniz hiç değişmeyecek gibi. Hala güdük kaygılar içinde ve hala korkmuş bir sürü gibisiniz.

Benim adım Şehit levent, Osman, Niyazi, Ahmet. Biz de sizler gibiydik. Seven kalbimiz, sevilen bir yüreğimiz vardı. En çok tarhanayı ve bir de anamızın yaptığı yemekleri severdik. Vatan göreve çağırdı, emir telakki ettik, dağlara taşlara çıktık, vuruştuk şerefsiz düşmanla. Kader bu ya kahpe bir kurşun götürdü bizi Cennet diyarına. Ama yine de buradan bakınca insan ‘’biz öldük , geride kalanlar biliyor neden olduğunu’’ diyemiyor. Ne çok magazin seyrediyor ne çok boş işlerle uğraşıyorsunuz. Düşmana inat bir dakika bile durmadan çalışmalısınız, geçen zamana yazık değil mi?

Türküler söyledik vatan aşkından. Vatan nazlı yarimizdi kimseyle paylaşamadığımız. Ne gelecek kaygısı ne para, pul sevgisi. Bu toprağı, onun aşkını sevdik biz. Öldük, öldürüldük ; unutma bizi. Sen Türk evladı. Unutma bizi. Şimdi çocuklarınıza anaokullarında İngilizce öğretenler, liselerde tarikatların burs verdiği çocuklar varmış. Bozun bu oyunları ve uyanın bu gaflet uykusundan e mi?

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..