Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '16

 
Kategori
Anılar
 

Pensacola Beach'de şahane bir piknik.

Pensacola Beach'de şahane bir piknik.
 

Bugün dizi yazısı yazmayacağım. Oysa dün akşam dizi seyrederken yeni başlayan ve 10 dakika bile tahammül edemediğimiz Bodrum Masalı adlı diziyi yazmayı düşünüyordum. Ama gelen yorumlar artık dizi yazısı yazma der gibi. 

Bugün size dünkü öykümüzü anlatacağım. Cuma günleri Burcu'nun boş günü. Sanırım bu boş günü ilerki günleri düşünerek ayarlamış. Haftanın her günü iki okula ders vermeye giden yavrum şu dönemde cuma günleri boş. Şu dönemde diyorum. Zira kısa bir süre sonra Pensacola Senfoni Orkestrasının konserleri başlayacak. Her hafta cumartesi gerçekleşen bu konsererin provaları cuma günleri olduğundan cumayı boş bırakmakta Burcu haklı.

Evet dün boş günümüzde. Geçtiimiz haftalarda Margaritaville Otelin Beachne gittik ve restoranında  yemek yedik. Güzel bir geziydi ama bir kaç gün sonra yaptığımız bir gezideki izlenimlerim benim başka bir program düşünmemi sağladı. Bir kaç gün sonra Pertito Key diye Alabama sınırında bir sahile gittik. Orada sahilde milli park içinde harika dinlenme kısmını görünce ben de bir şimşek çaktı. Neden sahilde bir piknik yapmıyorduk. Evet lüks bir otelde denize girmek, yemek yemek çok zevkliydi ama deniz kıyısında bir piknikte harika olabilirdi.

Tek sorunumuz 3 aylık bebeğimizin konforu ve hijyeniydi.

Sabah buz çantamıza biralarımızı, suyumuzu, bebeğimizin mamasını, termosumuza sıcak suyumuzu koyup, piknik malzemelerimizi alıp yola çıktık.

Çok uzağa gitmek niyetinde değildik. Evimize en yakın sahile Pensacola Beach'e doğru sürdük arabayı. Beach çok yakın bize. Takriben 20 dakika sonra sahilin en ucunda yer alan ve yıllık 30 dolarlık bir kartla sınırsız girilebilen Milli Parktaydık. Bu ülkenin en güzel yanlarından biri de her yerde bu milli parklardan bolca olması. 

Parkta ilerledik, sahil boyunca şemsiyelerini açıp altında oturan ve denize giren kişileri gördükçe biz de bir an önce kendimizi sulara atmak için sabırsızlanıp durduk.

Neyse Milli Parkın içinde yer alan dinlenme tesislerinden birine ulaştık. Hemen otoparka arabamızı yerleştirip içindekileri boşaltık. Tesiste masalar, oturacak yerler olmasına rağmen biz şezlonglarımızı da yanımızda getirmiştik. Bebeğimizi de arabası ile masamızın yanına yerleştirdikten sonra sıra denize girmeye geldi.  Deniz dalgalı olduğundan ben girmeyip oturmayı tercih ettim. Bu arada tesisteki tuvaletlere gideyim dedim. Aman Allahım o da ne.Tesisteki tuvaletlerde engelli bölümü vardı. Tertemiz, yepyeni bu tuvaletlerde su, sabun ve tuvalet kağıdı da vardı. Saatlerce oturduk orada. Tuvaleti hiç kirli görmedim. Sanki görünmez bir el temizliyordu .

Sahilde cankurtaran kulesinde görevli elinde dürbün hep nöbetteydi. İnsanlar mutlu, korkusuz denize giriyor, eğeniyordu. Kimse kimseyi rahatsız, taciz etmiyordu. Tek başına genç hanımlar korkusuzca güneşleniyordu.

Burcu denizden çıkınca piknik masamızı kurduk. Gelirken Puplixden aldığımız tavuklarımızı yiyip, biralarımızı içtik.

Kimse gürültü etmiyordu. Çevredeki herkes birbirne sevgi ile selam veriyordu. Bizim bebeğimizi görüp sevmeye geldiler yanımıza.

Akşama kadar kah denize girerek, kah sohbet ederek çaylarımızı, kahvelerimizi içip harika bir gün geçirdik. Bu çok güzel gün için ektra bir ücret ödemedik. Bütün herşey bedavaydı. Deniz, güneş, tesis herşey bedava.

Şimdi anladınız mı bu ülkede neden herkes mutlu, huzurlu.

Akşam evimize dönerken arabada düşündüm.

Neden benim ülkemde böyle tesisler yok. Neden ben layık değilmiyim böyle bir yaşama?

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..