Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '12

 
Kategori
Kitap
 

Pera Günlükleri: “Körler Ülkesi”

Pera Günlükleri: “Körler Ülkesi”
 

Hayal gücünün kuvvetli olmasının müthiş bir şey olduğunu düşünmemin yanı sıra o kuvveti kalemin ucundan kâğıda aktarabilmenin de (kıskanılacak!) bir başarı olduğuna inanan insanlardanım…

 

Bu nedenle tüm kalbimle bu kitabı önce size, sonra gözlerinde okuma aşkı olan büyük küçük herkese öneriyorum… 2013’ün ilk aylarında serinin 2’inci kitabı da çıkacak… Bu nedenle belki yılbaşı hediyesi olarak çocuklarına kitap arayışında olanlara da bir öneri sunmuş olacağım. İşte benim de heyecanla okuduğum ve arkadaşım Delal Arya imzalı Pera Günlükleri serisinin ilk kitabı “Körler Ülkesi” hakkında biraz bilgi…

 

Delal Arya’nın Pera Günlükleri adlı serisi gizemli denizciler, efsaneleriyle ünlü şehirler, tuhaf güçleri olan antika eşyalar, yüzyıllar öncesinden kalma ipuçları, yeraltında yaşayan esrarengiz halklar ve eski bir otelin odalarına şifrelenmiş ipuçlarının etrafında dönüp duran bir define avını konu alıyor.

Serinin ilk kitabı “Körler Ülkesi” Venedik’te başlıyor. Tuhaf fikirleri olan, kurnaz bakışlı ve keskin kulaklı, on iki yaşındaki Ran ve ikiz kardeşi Lusin’le tanışıyoruz.  Anne ve babaları arkeolojik kazılar yapmak için zamanlarını uzak ülkelerde geçirdikleri için Eltanin ikizleri, Venedik’te adı Dandolo Koleji olan yatılı bir okulda kalıyorlar. İkiz olabilirler fakat birbirlerinden siyahla beyaz kadar farklılar. Zira Ran, her fırsatta derslerden kaytarıp soluğu gondolcu çocukların yanında alır ve her geçen gün daha fazla hayduda dönüşürken; su perileri kadar güzel bir kız olan Lusin ünlü bir balerin olma hayalleri kuruyor. Temiz kıyafetleri, düzgünce taranmış saçları ve saygılı duruşuyla örnek bir kız gibi görünse de, aslında Lusin’in kimselere söylemediği büyük bir sırrı var.

Bir gün Ran okulun kütüphanesinde Marco Polo’nun kendi eliyle kaleme aldığı günlüğünü buluyor. Marco Polo bu günlükte kayıp bir şehirden bahsetmiş. Bu şehrin bulunduğu yeri bir papirüse yazmış ve Venedik’te bir kuleye saklamış. Ran büyük kaşifin bahsettiği kuleyi araştırmaya karar veriyor ve buranın dibinde saklı küçük, karanlık odayı buluyor. İçerisi Polo ailesinin Doğu’dan getirdiği harikalarla dolu. Fakat bir şey daha var: Büyük bir sandığın içinde… bir papirüs… bir piramit resmi… bir mumya… ve bir yer adı: Körler Ülkesi.

Ran ve ikiz kardeşi Lusin, Körler Ülkesi’nin neresi olduğunu bulmaya çalışıyorlar. Fakat tam bu sırada anne ve babalarının Yemen’in çöllerinde kayıplara karıştığını öğreniyorlar. Dandolo Koleji’nin müdürü hiç vakit kaybetmeden ikizleri Pera Palas Oteli’nin sahibi büyük amcalarının yanına, İstanbul’a gönderiyor. Pera Palas’ta yaşamaya başlayan ikizler, başlarda kendilerini batıl bir inancın pençesine düşmüş gibi hissediyorlar. Onların gözünde bu eski püskü otel, bir yüz yıldan fazla süredir gördükleri karşısında sıkılmış ve içine kapanmış ihtiyar bir hanımefendiyi andırıyor. Fakat zamanla onları bu otelde büyük bir maceranın beklediğini anlıyorlar. Onlara yardım edecek tek kişi ise büyük bir sırrın bekçiliğini yapan büyük amcaları Kaptan Barnekas.

Fakat gölgelerde saklanarak onları izleyen birileri var: Niyetlerinin ne olduğu belli olmayan düşmanlar bunlar. Acaba ikizler Pera Palas’ın odalarına yayılmış ipuçlarını takip edip, tarihin en büyük sırrını ortaya çıkarabilecekler mi? Yoksa bir gece gibi etraflarını sarmalayan karanlık sisin içinde kaybolup gidecekler mi?

 
Toplam blog
: 50
: 794
Kayıt tarihi
: 25.09.12
 
 

Gazeteci... Serbest olarak özel röportaj ve yazılar hazırlıyor. Pr. medya Danışmanı olarak çalışı..