Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '06

 
Kategori
Danışmanlık
 

Performans Yönetimi

Hepimiz gelecekte olmak istediğimiz yerle ilgili arzulara sahibiz. Gerek kişisel, gerek kurumsal olarak gelecekte bugünden daha iyi bir konumda, daha iyi bir yapıda olmak hepimizin hayalidir. Bize mutluluk veren, motive eden bu gelecek resmi içimizde heyecan dalgaları oluşturur.

Ancak çoğu zaman “yarın sabah”, “gelecek Pazartesi”, “önümüzdeki ayın başında”, “yıl başında”, “bayramdan sonra” vb. gibi ifadelerle başlayıp, “...... yapacağım”, “........başlayacağım”, “.........bitireceğim” vb.gibi ifadelerle sona eren, azim ve kararlılık belirten ifadeler istenilen sonuçları doğurmaz. Bazen söylediğimiz zamanlarda başlar ama devamını getiremez, bazen de söylediğimiz zamanlarda başlamayıp bir sonraki başlangıç noktasına erteleriz.

Zaten sosyal birer sistem olan ve insan davranışlarından ayrı düşünülmesi imkansız olan şirketler de aynı davranışları gösterirler.

PEKİ, bizi heyecanlandıran bu gelecek resmine ulaşmada motivasyonumuzu azaltan, heyecanımızın kaybolmasına neden olan, çabalarımızın devamını getirmekten bizi alıkoyan nedir?

“RAHAT BÖLGESİ”. Daha sonra ise HEDEFSİZLİK yada DOĞRU HEDEF TANIMLAMAMA.

Çoğu zaman hedef olarak tanımladığımız şeyler,

? bizi kendimize ve başlarına karşı taahhüde sokmayan, dolayısıyla yapılmaması durumunda herhangi bir yere hesap vermek ihtiyacı hissetmediğimiz,

? genel ifadeler kullandığımız için kapsamı çok geniş ve dolayısıyla başarılması uzun zaman alabilecek,

? herhangi bir zaman kısıtı olmadığı için, kendimizi rahat ve baskı altında hissetmediğimiz,

? bazen, gerçekçi olmayabilen ve/veya bizim kapasitelerimizin dışında kalan

ifadelerdir. Böyle ifadeler kullandığımızda çoğu zaman “temenni ederim”, “ümit ederim ki”, “dilerim ki”, “inşallah” gibi sözcükler ya cümlelerin başında, ya da sonunda kullanılır.

Dilek ve temenniden öteye gitmeyen, ayakları yere basmayan bu ifadeler sanki hedeflerimiz gibi gözükür ancak onlara doğru hareket etmeye başladığımızda ya yok olurlar, ya da zaten var olmayan netliklerini hemen yitiriverirler. Bizlerde büyütmek istediğimiz ama gerçekleştiremediğimiz şirket, geliştirmek istediğimiz ama geliştiremediğimiz yabancı dil, almak istediğimiz ama alamadığımız eşya, vermek istediğimiz ama bir türlü veremediğimiz kilo hayalleri ile başbaşa kalırız.

Halbuki bu hayal kırıklıkları ve pes etmişlik duygusundan kurtulmak çok kolay görünmese de doğru araç kullanıldığında kolaylaşır....

Bu doğru araç ise DOĞRU HEDEF BELİRLEME......

DOĞRU HEDEF BELİRLEME ile ilgili EYLEM PLANI
1)
Hedef belirlerken ulaşmak istenilen hedef kapsamlı ve büyük bir hedef ise parçalara ayırmak.

Örneğin, yabancı bir dili ana dilimiz gibi konuşmak istiyorsak önce temel kuralları, sonra ileri düzeyi öğrenmemiz daha sonra da o ülkede bir süre yaşayarak güncel hale getirmeniz gerekebilir.

2) Daha sonra hedef olarak belirleyeceğimiz her şey sadece ve sadece bir konu ile ilgili olmalı.

Şirketi büyütmek bir hedef değil temennidir. Şirketi büyütmek yerine A malının satışlarını % 20 arttırmak, B malının satışlarını % 12.5 arttırmak gibi hedefler koyarsak, bu hedeflere tek tek ulaştığımızda şirketini büyütebiliriz.

3) Belirlediğimiz hedefi nasıl değerlendireceğimize dair mutlaka bir ölçü geliştirip ve bu ölçüyü nasıl kullanacağımıza karar vermek gerekir.

Ölçemediğimiz hiçbir şeyi geliştiremeyiz. Bu nedenle ister dil öğrenmek, ister kilo vermek, ister şirket büyütmek olsun, tüm hedeflerimiz için bir ölçü geliştirmemiz gerekir.

4) Belirlediğimiz hedefin güzel bir hayal mi, yoksa ulaşılması zor ama gerçekçi bir hedef mi olduğunu test etmeliyiz. Çevremizdeki insanlardan, mümkün olduğunca farklı bakış açılarına sahip insanlardan fikir almalıyız.

Yüz metreyi 10 saniyede koşmak artık gerçekçi bir hedeftir. Ancak ne kadar iyi olursanız olun, rekorların milisaniye ile geliştirildiği bir dönemde yüz metrenin 6 saniyede koşulamayacağı açıktır.

Böyle kamuoyu tarafından bilinen konularda hedef belirlerken hedefin gerçekçi olup olmadığını anlamak nispeten kolaydır. Ancak daha özel konularda, özellikle şirketimiz veya kendimiz için hedef belirlerken birden çok insandan, mümkünse farklı bakış açılarına sahip insanlardan fikir olmak büyük önem taşır. Çoğu zaman bu insanlar bizim görmediğimiz veya hedefe ulaşma heyecanı içinde görmek istemediğimiz konularda bize yeni bir bakış açısı kazandırabilirler.

5) Eğer hedefimizin gerçekçi olduğuna karar verdiysek, dönüp bir de kendi yetenek ve yeterliliklerimize bakmalıyız. Eğer kapasitelerimiz gerçekten ihtiyaç duyduğumuzdan çok az ise hedefimizin gerçekçiliğini bir daha test etmeliyiz. Eğer kapasitelerimiz ihtiyaç duyduğumuzdan az ama geliştirilmesi gerekiyorsa ara hedefler belirleme ihtiyacında olduğunuzu anlamalıyız.

6) Mutlaka ama mutlaka, hedeflerimiz için zaman sınırı koymalıyız. Bu zaman sınırlarını koyarken de kendimize avans vermekten veya iltimas geçmekten kaçınmalıyız.

Eğer bir hedefe 6 ay içinde ulaşacağımıza az çok eminsek, kendimizi garantiye almak için 9 ay veya 1 yıl dememeliyiz.

BELİRLİ ,
ÖLÇÜLEBİLİR,
GERÇEKÇİ,
ULAŞILABİLİR,
ZAMAN SINIRLI

 
Toplam blog
: 3
: 1028
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

1970 İstanbul doğumluyum.Yiyecek içecek sektöründe yöneticilik yapıyorum...